Bunların ki siyaset değil, saldırganlık ve tedhişe çağrıdır
Seçimlere az bir süre kala partilerin seçim çalışmaları hızlandı. Bunu ifade ederken tabi ki seçim çalışmalarını yapan siyasi partilerin seçim çalışmalarını kast ediyorum.
Başkalarına tahakküm etme ve hayat hakkı tanımama zihniyetinde olanların, gayet doğal olarak siyasi bir seçim çalışmaları olmaz.
Onlar tehdit, tedhiş ve şantajla başkalarına galebe çalmaya yeltenirler. Onlar kesinlikle siyaseti şiddetten ayrı düşünmezler.
Onun için dikkat ederseniz bütün her yerde yaptıkları sözde miting ve etkinliklerde tehditli konuşurlar.
Dersim’de de, Diyarbekir’de de, Van’da da, Tatvan’da da yaptıkları açıklamalarda ‘Yol vermeyiz!’ ‘Kabul etmeyiz!’ ‘İzin vermeyiz!’ diye yırtınırlar. Siyasi partilerin saha çalışmalarını ‘Harıl harıl çalışıyorlar!’ diyerek hedef gösterirler.
Normal şartlarda siyaset yapanlar siyasi vaatlerini söylerler, rakiplerine üstün gelmek için rakiplerinin düşüncelerine düşünceyle karşılık vererek doğru olanın kendi düşünceleri olduğunu deklare ederler.
Ama PKK’nın eş örgütü DEM’in siyasi bir parti gibi davrandığı yok gerçekten. CHP’nin yaptığı gibi sanki tek muhalefet partisi HÜDA PAR’mış gibi veya iktidardaki parti HÜDA PAR’mış gibi saldırdıkça saldırıyor.
HÜDA PAR Genel Başkanı Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu’nun; gerek DEM gerek CHP ve gerekse de diğer bütün HÜDA PAR’a saldırı oklarını yöneltenlere karşılık sert bir cevabı oldu.
Genel Başkan katıldığı bir basın toplantısında; “Şu son süreçte millete düşmanlık edenler, kendi siyasi çıkarları için, kendi ikballeri için milletin evlatlarını birbirine karşı kışkırtıp, ayrıştırıp, bölüştürüp birbirine kırdırmak, birbiriyle dövüştürmek isteyen millet düşmanlarının okları, üzerimize yönelmiş” dedikten sonra “Irkçı faşistlerin hedefinde HÜDA PAR var. MİT projesi partinin paraşütle inen kontenjan eş başkanının hedefinde HÜDA PAR var. Cinsi sapıkların hedefinde HÜDA PAR var. Laikçi Bizantinist Kemalistlerin hedefinde HÜDA PAR var. Din düşmanlığından başka hiçbir marifeti olmayan marjinal solcuların ve bir de itperestlerin hedefinde HÜDA PAR var!” sözlerine yer verdi. Ardından da; bütün bunların küresel siyonist emperyalizmin farklı renklerdeki aparatları olduğunu belirtti.
Dün de DEM’li Tülay Hatimoğulları Tatvan’da yine HÜDA PAR’ı hedef göstererek, 6-7 Ekim 2014’te Kobani bahanesiyle çetelerin Diyarbekir başta olmak üzere ülkenin birçok yerinde estirdiği vahşet ile ilgili açılan davada yargılananları savundu, onlar onurumuzdur, dedi.
Malum olduğu üzere 6-7 Ekim olaylarında IŞİD’in Kobani’ye saldırısı bahane edilerek DEM’in onun uzantısı olduğu HDP, yandaşlarını sokağa çağırmış, alan tutmaya davet etmişti. Çetelerin saldırısıyla Yasin Börü ve arkadaşları çok vahşi bir cinayet yöntemiyle şehit oldular.
Yetkililere göre 35 il ve 96 ilçede yaşanan olaylarda 37 (kimi raporlara göre de 46) kişi can verdi, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi de yaralandı.
Kobani olaylarında 197 okulun yakıldığı, 269 kamu binasının tahrip edildiği, 1731 ev ve işyerinin yağmalandığı ve 1230 aracın da zarar gördüğü belirtildi.
Sokağa salınan çeteler, özellikle İslami hassasiyetli olduklarını gördükleri insanlara saldırdı. HÜDA PAR’a ait birçok teşkilat binası tahrip edildi.
O gün yaşanan bu vandallığı, bugünkü DEM’in başındaki kişi yine savunmak suretiyle adeta bir daha gözdağı veriyor.
Onun için bunların yaptığı gerçekten siyaset değil; bu gayet açık ve nettir! Bunlar yaşattıkları vahşetlerin özlemiyle yaşıyorlar.
Hele halkın ‘Bu Sefer HÜDA PAR’ diyeceğini de sezdikleri için daha bir saldırganlaşıyorlar.
Ama ne yapsalar boş, inşaAllah bu kirli anlayışın mahkûm edildiğini hep birlikte göreceğiz.