Barbarca saldırılar sürdükçe gündemimiz Gazze olacaktır!
Siyasetteki tartışmalar, mahalli seçimler yaklaştıkça artıyor. Partiler arasındaki pazarlıklar, kavgalar, Millet İttifakı eski bileşenlerinden İYİ Parti’deki istifalar gündemin önemli başlıkları. Ancak işgalci terör rejimi israilin Gazze’ye yönelik saldırıları devam ettikçe, insanın bunun dışında başka konuyu yazması içten gelmiyor. Barbarca saldırılar sürdükçe gündemimiz Gazze olacaktır!
Gazze’de soykırım ve katliam devam ediyor. İsrail dün ve önceki gün Filistinlilerin üzerine tonluk füzelerle saldırdı.
Soykırımın 11. cumasında da manzara yine değişmedi ve Mescid-i Aksa'da cuma namazı kılan Müslümanların üzerine gaz bombası atıldı; namaza gelen Filistinlilerin üzerine lağım suyu sıkıldı.
BM’deki Gazze oylaması katliam ve soykırım ortağı ABD’nin engeliyle karşılaşıyor. ABD, israilin onayını beklediği için, “ateşkes” önerileri yerine sadece “insani yardım” kaydına olumlu yaklaşıyor.
Dünya kamuoyunun etkin tepkiden yoksun olmasını fırsat bilen işgalciler de saldırdıkça saldırıyor, katliam üstüne katliam yapıyor.
İsrail bu vahşeti sergilerken kesinlikle savaşı kazanmadığının da farkında, onun için de savaşı nasıl sonlandıracağının şaşkınlığıyla/hıncıyla sersemleşiyor ve saldırganlaşıyor.
HAMAS’ın geçici ateşkese yanaşmaması üzerine işgal rejiminin daha uzun bir ateşkesi yeğlediği konuşuluyor; ancak bunun ona yenilgi diye aksetmemesinin de hesabını yaparak hareket etmeye çalıştığı değerlendiriliyor.
Ateşkes görüşmeleri devam ederken dün itibariyle Gazze’deki şehit sayısı maalesef 20 bini aştı ve bu sayıyla şu an yaşanan katliam, son 40 yıldaki katliamların en büyüğü oldu.
Dün itibariyle şehit sayısı 20 bin 57'ye yükseldi. Buna enkaz altında kalan şehitler dahil değil tabi. Filistinli yaralı sayısı da 53 bini geçti ve her geçen gün maalesef bu sayı yükseliyor.
Herkes bu konudaki etkin çözümün israile karşı güç kullanımının olduğunu biliyor. Herkes ‘israil güçten anlıyor’ diye de olması gereken çözümü ortaya koyuyor, fakat ne yazık ki kimse de bunun uygulanması konusunda öne atılmıyor.
Bu konuda ülkelerin ürkek davranmalarının bir ve belki asıl sebebi de; geçmişte israile karşı savaşan ülkelerin birlikteliklerini sürdürememeleri ve birbirlerini yarı yolda bırakmalarıdır. Dikkat ederseniz, 6 gün savaşlarında israille savaşan ülkelerin israille şartsız ateşkes anlaşmaları imzalamalarının tarihleri farklıdır. Her biri savaştaki ortağına hıyanet ederek, israil ile anlaşmaya gidiyor. Durum gerçekten çok vahim.
Onun için bugün, ‘Tek başıma da kalsam, israile gereken cevabı vermek için cesurca davranacağım’ diyecek liderlere ihtiyaç var. Onun için bugün, israile hak edeceği cevabı vereceklerine dair kararlı tutum sergileyecek önderlere ihtiyaç var.
İsrail bu gücü görmedikçe de duracağı yoktur. Daha doğrusu bu gücü görmedikçe onun duracağı yeri kestirmek mümkün olmayacaktır.
Bu gücü gösterecek günlerin yakın olması dileğiyle…