Onlar can verirken, ‘cep’ derdinde olanlar...!
Gazze’de adeta kan gövdeyi götürüyor. Çocukların, kadınların, masumların ekranlara yansıyan dehşet dolu anları vicdan sahibi herkesi kahrediyor. Siyonist seferler, haçlı zihniyeti elebaşlarının desteğiyle devam ediyor.
Bu vahşeti bizzat sergileyenler de destek çıkanlar da işgalciler ve işgal ruhlulardır. Burada ABD, İngiltere, Fransa’nın soykırıma arka çıkmaları kimilerini hayretler içerisinde bırakıyor olabilir, ama bunların tarihlerinde hep bu vardır zaten.
Şu an ki ABD’nin kendisi dahi bulunduğu kıtada bir işgalcidir. İngiliz ve Fransızların geçmişte mazlum coğrafyada estirdikleri vahşetin görüntüleri, bugün bile izlendiğinde tüyleri diken diken ediyor.
Onların Filistin’deki, Gazze’deki çocuk ve kadın ölümlerine sessiz kalmaları, hatta destek çıkmaları, öyle pek de yabancısı oldukları vahşetler değildir.
Filistin’deki işgal de 1947’de başlamadı. Ta 1882-1903 yıllarında başta Rus Çarlığı olmak üzere Doğu Avrupa kökenli 35 bin kadar Yahudi, Filistin topraklarına yerleşmişti.
1919-1923’lerde ise şu an Siyonistlerin desteğini aldıkları Avrupalıların, Yahudileri değişik sebeplerle baskılamaları sonucu, İngilizlerin desteğiyle Filistin topraklarının işgali daha da hızlandı. Nazilerin 1933’te Almanya’da iktidar olmasıyla büsbütün Filistin’e akınlar arttı. Böylece siyonizmin işgal programı daha hızlı işliyordu.
Demem o ki Filistinli Müslümanlar yıllardır bu kahır ve cefayı çekiyorlar. Evlerinden yurtlarından sürülüyorlar. Şu an Filistinlilerin neredeyse yarısı muhacir veya göçmen yaşamak durumundadır. Onlar kendi toprakları ve Müslümanların mukaddesatları için hiçbir zaman bedel ödemekten geri durmadılar.
Filistinliler bugün de bu bedeli bütün ailelerini kurban vermek suretiyle ödüyorlar. Ekranlara yansıyan kararlılıkları da tarihe şanlı direnişin örneği olarak geçecektir.
Şimdi, onlar bütün değerler uğruna can verirlerken, onlara katkı sunabilecek vicdan ehli herkesin hala adeta ceplerini düşünüyor olması ve siyonistlerle ticaretlerini sürdürüyor olmaları, kabul edilebilir değildir.
Domates, sebze- meyve ticaretinden ne çıkar demeyin! Allah Resulü’nün, Mescid-i Aksa’ya imkanlar ölçüsünde kandillerinde yakılmak üzere gaz gönderin diye buyuruyor olması, belki de bizim bugünkü bu yaklaşımımızın mahkumiyeti içindi.
Böylece Filistin’e, Gazze’ye, Mescid-i Aksa’ya gönderilecek en ufak desteğe dahi kıymet biçilmişken, Siyonist işgal güçlerine ‘ticari teamüller’ veya ‘ticari endişeler’ mazeretiyle destek çıkmak, akideye zarar verecek türden bir yaklaşımdır. Uyanın ve kendinize gelin!
Unutmayın Filistinli Müslümanlar, ümmetin mukaddesatlarını düşünürlerken, ümmetin diğer parçaları kendi ticaretlerini, saltanat ve şatafatlarını düşünüyorlarsa, daha birçok Filistin ve Gazze’yi yaşarız demektir.
Onun için, acilen siyonistlere faydası olacak tüm kanallar kapatılmalı; mazlum Filistinlilere nasıl bir destek sağlanabilir onun hesabı yapılmalıdır.