Aman ha dikkat!
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrası dünya yeni bir krizin içerisine savruldu. Kovid 19 ile dünyada değişen standartlar ve yaşanan ekonomik krizler, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile yeni bir aşamaya evrildi.
Batı’nın ve özellikle ABD ile İngiltere gibi ülkelerin Rusya’ya uyguladıkları ambargolar, Rusya ile Ukrayna’dan batıya iletilen doğalgaz ve diğer gıda sektöründeki aksaklıklar, herkesi derinden etkiledi.
Taraflar arasında az düzeyde müzakereler devam ederken, düşük seviyede de olsa savaş ve işgalin her geçen gün daha büyük sıkıntılara sebebiyet vereceği muhakkaktır.
Bugünlerde özellikle Türkiye’de petrol fiyatlarının fahiş derecede artış göstermesi, dikkatlerden kaçmıyor. Hükümetin ciddi şekilde bunun üzerine kafa yorması icap ediyor. Düşünün 131,64 dolara kadar yükselen Brent petrolün varil fiyatı, 108,14 dolar seviyesine indiği halde bizdeki mazot ve benzinde -indirim yerine- zamların günlük ‘mutat’ seyrinde devam ediyor olması çok ilginç değil mi?!
2008’de petrolün varil fiyatı 140 doların üzerine çıktığı halde böylesi zamlarla karşılaşılmamıştı, çünkü o zaman doların Türk lirası karşısındaki üstünlüğü bu denli yüksek değildi.
Savaşın Türkiye’ye ekonomik etkileri bu denli fazla iken Türkiye’nin savaşanlardan birine taraf olması halinde karşılaşacağı sıkıntılar, fazlasıyla artacaktır.
ABD Başkanı Joe Biden’in Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşmesinin hemen sonrası NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Türkiye’ye geldi. Kamuoyuna açıklananların dışında mutlaka kapalı kapılar arkasında açıklanmayan konular da vardır. Hatta asıl süreci belirleyen o açıklanmayan konuşmalardır.
Batı böyle… İşleri düşünce yağ ve yakınlık, düşmeyince somurtkanlık ve uzaklık, hatta düşmanlık… O durumlarda lehteki bir sözü bile fazla görürler. Joe Biden Başkanlığa seçildikten sonra Sayın Cumhurbaşkanı’nın Biden ile telefonla görüşme talebinin kaç gün sonra cevap bulduğunu hatırlayınız. Cumhurbaşkanının ona yönelik tebrik mektubu bile yanıtsız bırakılmıştı. Bunlar böyle. Bunlardaki nezaket ve zarafet bu kadar! Bunların ipiyle hiçbir kuyuya inilmez. Bunlara kesinlikle güven olmaz! Onun için öyle işleri düşünce gösterdikleri sıra dışı ilgi ve yakınlığa sakın ha kanmayın!
Tüm bunlardan yola çıkarak diyorum ki; bunların işi hiç belli olmaz. Bunlar Türkiye’yi savaşa sokmayı dahi düşlüyorlardır. Rusya’ya ambargoyu talep edenlerin öncelikle Türkiye’ye yönelik ambargoları kaldırmaları gerekmez mi?! ABD hala birçok konuda Türkiye’ye ambargo uyguluyor. Halk Bankası meselesi daha bitmiş değil.
Rusya tabi ki sütten çıkmış ak kaşık değil. Afganistan’da, Çeçenistan’da ve en son olarak Suriye’de mazlum halka yağdırdığı bombaların hesabını mutlaka bir şekilde verecektir. Savaşın başladığı günden bu yana Ukrayna gibi silah ve askeri güç yönüyle onunla mukayese edilemeyecek düzeydeki bir ülkeye karşı kaybettiği asker sayısı ve karşı karşıya kaldığı savaş ekonomisi, dahası kendisine yönelik yapılan ambargolarla içine düştüğü ekonomik hüsran, daha ödenmesi gereken bedelin başlangıcı olsa gerek.
‘Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste’ sözünden hareketle bu mustazafların ahının mutlaka tutacağına inanıyoruz. Zalimler mutlaka yapıp ettiklerinin hesabını bir şekilde vereceklerdir. Rusya’nın Suriye’de hava yoluyla işlediği cürmün hesabı yanına kâr kalmayacaktır. Doğulu veya Batılı fark etmez kesinlikle zalimlere yaklaşmamak lazım, aksi takdirde ateş yakın durana da dokunacaktır.
Bunca ekonomik sıkıntının yanında Türkiye’yi daha başka oyunların içerisine çekmek isteyenlere karşı uyanık olmak elzemdir. Aksi takdirde –Allah korusun- savaş ve kargaşanın etkisi çok yakıcı ve yıkıcı olacaktır. Aklıselim ile hareket etmek en doğru olanı olacaktır.
Selam ve dua ile.