Ukrayna’ya saldırının hatırlattıkları…
Dünya, ‘süper güç’ diye nitelendirilen hoyratların oyuncağı gibi. Onların, kendi çıkarları için dünyayı ateşe vermekten çekinmedikleri, tarih boyunca bütün insanlığın şahit olduğu bir durum.
Dün Suriye, ondan önce Irak ve Afganistan, Libya, Yemen ve daha başka yerler… Bugün de iki saldırgan güç ABD ve Rusya’nın yeni bir oyun ve taktik alanı, yeni bir katliam veya insanlık kıyımı sahası Ukrayna.
Savaşların oluşturduğu tahribatın bedelini halk ödüyor. Kargaşanın siyasi rantını, savaşta galip gelen saldırgan taraf alıyor. Tabi bir müddetliğine… Çünkü gün geliyor dengeler değişiyor ve o gün galip gelenler, ertesi gün mağlup olup tarihin sayfalarında veya derekelerinde yerlerini almış oluyor.
Her savaşın mutlaka dünya üzerinde büyük olumsuz etkileri oluyor şüphesiz. Özellikle savaşın ekonomik yansımaları herkesi bir şekilde etkiliyor. Bugün Ukrayna’ya yapılan saldırının Türkiye dâhil birçok ülkenin ekonomik durumunu olumsuz etkilediğini gördüğümüz gibi. Rusya Enerji Bakanlığı’nın Türkiye’ye verdikleri gaz ile ilgili ‘büyük fiyat artışı olabilir’ şeklindeki beyanı, savaşın etkileşimini ortaya koyması açısından önemlidir. İşin bu boyutu böyle…
Savaşların sebepleri ve tarafları da önem arz ediyor. Bugün Ukrayna’ya yönelik yapılan saldırının sebebi, malumunuz Rusya, Ukrayna’nın NATO ile kurduğu yakınlığı kabullenmedi ve bunun üzerine saldırı başlattı. Tabi daha önce o ülkeye karşı düzenli olarak istikrarsızlaştırma, bölme ve ilhak programı başlatmıştı, şimdi de gerçekleştirdiği saldırı ile ülkeye girdi.
Rusya’nın pervasızlığı daha önce yaptığı saldırılar ve ilhaklar karşısındaki dünyanın sessizliğinden kaynaklanıyor. Daha önce Çeçenistan, Güney Osetya, Kırım ile ilgili Rusya’nın ilhak ve işgal politikası ve dünyanın tüm bunlar karşısındaki sessizliği, bugün Ukrayna’nın düştüğü sonucu doğurdu.
Savaşın bir tarafı Rusya iken diğer tarafı aslında Ukrayna’nın yanında ABD ve diğer Batı devletleridir. İşin can alıcı noktası Rusya, Ukrayna’ya yönelik takvimini işletirken başta ABD olmak üzere Avrupa ve Batı, yaptıkları kışkırtmalar oranınca Ukrayna’ya gereken desteği vermemişlerdir. Tırmandırdıkları gerginlik oranınca hareket etmemişlerdir. Batı bu! ABD bu! Ona güvenenlere, onlara sırtlarını dayayanlara özellikle bu hususu buradan bir kez daha hatırlatmış olalım.
ABD’nin bir halka veya millete yönelik saldırıyı önleme gibi bir stratejisi zaten hiçbir zaman olmamıştır. Hiç yoktan bahaneler çıkararak hep saldıran taraf olmuştur. Batı ve ABD, geçmişte ‘Irak’ta kimyasal silah var, çevresine zarar verebilir’ diye uydurdukları yalanla –ki kendileri de bunun yalan olduğunu sonradan itiraf etti- ülkeyi baştanbaşa işgal ederken, Rusya’nın Suriye’de yaptığı katliamlara da sesini etmemiştir. Batı, bugün de Ukrayna’da gerçekleştirdiği saldırı veya işgale sözüm ona yaptırımlarla karşılık veriyormuşçasına aslında sessiz kalmıştır.
ABD saldırı başlamadan önce tırmandırdığı gerginlik paralelinde hareket etmemiştir. ABD Başkanı Biden’in, ‘Ukrayna’ya asker göndermeyeceğiz… Ukrayna’da savaşmayacağız…’ şeklindeki açıklamaları, Rusya ve Putin’in iştahını kabartmıştır. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin, “Ülkenin savunulmasında yalnız bırakıldık, Batı sadece destek açıklaması yaptı” şeklindeki sözleri de Batı’nın hem bu savaşa yönelik tutumunu hem de sair zamanlardaki güvensizliğini ortaya koyması açısından çok önemlidir.
Evet, Rusya dün bu satırlar yazıldığı vakitte Ukrayna’nın başkenti Kiev’e girmişti. Büyük ihtimal Rusya Kiev’i ele geçirerek yönetimi devralacak. Ondan sonra Rusya’nın ne yapacağı şimdilik bilinmiyor. Acaba tüm ülkeyi mi işgal edecek, yoksa yönetimi kendi taraftarlarına bırakarak, Donetsk ve Luhansk bölgelerini de ayırarak mı ayrılacak? Onu hep birlikte göreceğiz.
Şunu da ifade etmede yarar var. Saldırıya uğrayan yerin bir Müslüman devlet olmaması Batılı ortakların daha ciddi tepkisini de celbedebilir. Çünkü Rusya’nın yayılmacılık ve işgal eğilimi, onların yani Batılıların sınırlarına dayanacağı endişesi de söz konusu. Şimdiden önlem almak adına daha sert tepkilere de başvurabilirler. Bekleyip göreceğiz.
Buradan çıkarılacak sonuç; Rusya’nın veya ABD’nin saldırgan ve işgalci tutumu geçmişte olduğu gibi bugün de, gelecekte de hep var olacaktır. Bunlara güvenip onlara sırtını dayayanların en sıkıntılı ve dar günlerinde yalnız kalacakları akıldan ırak tutulmamalıdır. Bir şey daha unutulmamalı: İslam Ümmetinin bu şer güçlerin saldırgan ve işgalci emelleri karşısında birlikte ve beraber caydırıcı bir güç haline gelmeleri ertelenemez bir gerekliliktir. Aksi takdirde bunların yeniden birleşerek İslam Ümmetine yönelmelerini düşünmek bile istemiyorum.
Selam ve dua ile.