Laubalilik Heladan başlar
Laubali “Hiçbir şeyi takmayan, rahat kimse” yanı sıra “Davranışları ölçüsüz, ciddiyetsiz ve teklifsiz kimse” demektir. Fakat ilginçtir laubalinin aslı bevl yani affedersiniz idrardır. Bevletme ile laubalilik arasında nasıl bir ilişki olabilir?
“Allah onları doğru yola iletecek ve laubaliliklerini düzeltecektir.”(Muhammed: 5) buyurur.
Laubali iki yönlüdür. Kimisinin laubaliliği tevekkülünden, rahatlığından, rahatlamış olmasından kimisinin laubaliliği sorumsuzluğundan edepsizliğindendir. Bütün bunlar da kişinin boşaltım sistemiyle alakalıdır. Bazıları ilahi ahkâmın cahili ve laubalisi olduğu için hep bevlini içinde taşır. Bu da onu kişiliksiz ve sorumsuz yapar.
Peygamber (sav) helaya girerken sol ayağıyla girer, sağ ayağıyla çıkardı. Çünkü sağ güç ve kuvvettir. Yemindir. Güçlü sözdür. Habis olan şeyden kurtulmak için solla girmek gerekir. İnsan helada sadece maddi olarak hacet giderdiğini zannetmesin. Helada bu şekilde kendini arındıran insan helaya zayıf girer güçlü çıkar. İçindeki habislerden kurtularak arındığı için neye, nasıl, neden laubali olacağını ya da olmayacağını bilmiş olur.
Hz. Peygamber (sav) “Bütün gece sabaha kadar uyuyan bir adam için kulaklarına şeytan bevletmiştir” buyurdu. Çünkü o kimse sorumsuzdur. Gaflet içindedir. Bütün gece gafil olmuştur.
Peygamber (sav) helaya girerken “Allah`ım habis ve habislerden sana sığınırım” buyururdu. Habis; çirkin, sıkıntı veren, tiksindirici ve itici şey demektir. Kir ve pas demektir. Kötü düşünceler, evham takıntılar insanın zihninde ve gönlünde habis bir tabaka oluşturur. İnsan helada sadece maddi hacetini giderirken aynı zamanda bunlardan kurtulmayı da hesaba katmalıdır.
Peygamber (sav) def-i hacetle aynı zamanda insanın içinde her türlü habis, itici, sıkıcı ve kirli düşüncelerin, takıntıların izale edilmesini ifade buyuruyordu. Buna göre insanın içindeki habis şeyler, baskı oluşturan duygular, takıntılar, kötü düşünceler, tiksindirici hisler habis sınıfına dâhildir ve gaita ile birlikte bunların izale edilmesi gerekir. Peygamber (sav) bu duayı özellikle helada yapıyordu ki, bu habis şeylerin ne olduğu, nasıl tiksindirici ve sıkıcı olduğu somut olarak anlaşılsın.
İslâm fıkhı, def-i hacete özel bir bap ayırmıştır. Bazıları bunun çok abartıldığını söyler. Ama hakikat öyle değildir. Çünkü İslâm, def-i haceti sadece biyolojik bir iş olarak görmez. Aynı zamanda bunun insanın habislerden, takıntı ve vesveselerden kurtulmasını ifade eder. Bu nedenle İslâm fıkhı temizlenme işlemine “isticmar-taşlanma” adı verilir. Bu şekilde gaita ile birlikte şeytanın vesveselerinin, takıntılarının taşlanmasını ifade eder. Bu nedenle İslâm fıkhı bu hadiseye özel bir bap ayırmıştır.
Müslüman, kendini kötülükten ve necasetten koruyarak beraat edeceğine inanır, kerim olacağını bilir. İslam Fıkhı, bu hakikate binaen helada necis bir damlanın insan üzerine sıçramaması için azami gayret gösterilmesi gerektiğini kayıt altına almıştır. Bu bağlamda İslam Fıkhı, necis bir damlanın içerde kalmaması, insanın üzerine sıçramaması için gösterilen gayrete "istibra" adını vermiştir.
Bugün insanların çoğu sorumsuzluk ve ciddiyetsizlik anlamında laubalidir. Çünkü helaya tamamen habislikten kurtulmak için değil sadece hacet gidermek için uğrarlar. Helada istibra etmedikleri gibi hayatta da beraat etmezler. Hep zan ve şüpheyle yaşarlar. Bu da onları laubali yapar. Şimdi İslam`ın herhangi bir hükmüne laubali davranan kimse, bilinsin ki, hela ihtiyacını gidermiş değildir. Bu nedenle bugün insanlık habis ile güzeli ayıramamaktadır. Güzelliğe karşı sorumsuz; çirkinliğe, habis olana karşı meyillidir. Çünkü her şey birbirini çeker.
İnsanlık İslam`ın hela adabını dahi anlasa habisten kurtulma alışkanlığı elde edecektir. Sadece bu bile insanlığa büyük bir kazanım olacaktır. Varın gerisini düşünün…