Feyiz ehli-tebliğ ehli
Cehennemdekiler, cennettekilere: “Bize sudan Feyiz verin...” diye seslenirler. (Araf:50). Feyiz, suyun çoğalarak taşmasıdır. Buna ilaveten feyiz, sahip olduğu hayır ve bereketin insanın dışına taşmasıdır.
Cehennemdekiler feyze muhtaçtır. Çünkü içlerindeki harareti serinletecek soğuk bir suyu şiddetle arzulamaktadırlar.
Cennettekiler sahip oldukları bu feyizle coşkulu ve mutludur.
Dünya hayatında bazı insanlar kendi içlerindeki hararetle cehennemi yaşıyor. Feyiz ehli olan insanlar ise içlerinde cennetin coşkusunu yaşıyor. Etraflarına huzur ve mutluluk veriyor.
Feyiz vermek, sadece ahirete has değildir. Çünkü dünya hayatında da bazı insanlar bir tür cehennemde bazıları da cennetedir.
İçinde günahın ve şerrin harareti olan herkes feyize muhtaçtır. İçinde Hakkın ruhu olan herkes cennet ehli gibi feyiz sahibidir.
Bir ürünün ihraç edilmesine de feyiz denir. Buna göre Feyiz ehli, yanında ihtiyacından fazla ruh ve enerji olan kimsedir.
Yüksek ihracat, Ülkelerin ekonomilerinin, üretim güçlerinin iyi olduğunun göstergesidir. Müslümanlar içinde birilerinin feyiz sahibi olması gerekir ki toplumda huzur ve mutluluk oranı dengelensin.
Müslümanlar toplum içine feyiz ehli ve feyiz kaynağıdır. İnsanlar onlara baktığında bu feyzi, bu üretimi, bu verimi görsün ve bunları ithal etme konusunda ihtiyaç duysun.
Dünyada birileri cennette gibidir. Bazıları da cehennem gibi bir hayat sürüyor. Bunun standardı sadece ekonomik ve sosyal seviyeyle belirlenemez. Günahlar, haramlar insana hayatı cehennem yapıyor.
Feyiz ruh ve mananın ihracıdır. Birileri feyiz alır, birileri bu feyzi talep eder. insanlar ancak nefs cehenneminde olduklarında feyize ihtiyaç duyar. Bu nedenle Cehennemdekiler, cennettekilere: “Bize size verilen sudan Feyiz verin...” diye seslenirler. (Araf:50).
Müslümanlar genel olarak topluma tebliğde bulunuyor ama gerektiği gibi feyizde bulunmuyor. Tebliğ, mesajı ulaştırmak feyiz ise bunu ihraç etmektir. Tebliğden istifade etmek isteğe bağlıdır ama içleri haramların ateşiyle yananlar bu feyzi şiddetle arzuluyor. Çünkü feyiz insanın içini serinleten bir sudur.
Feyiz ehli olan kimse itfaiyedir. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu itfa etmiştir. (Maide:64) buyrulur. ayette geçen “itfa” söndürmek demektir. Nitekim İtfaiye de buradan geliyor. Demek ki Müslümanlar itfaiye meziyetiyle insanların içindeki cehennemi söndürmek için seferber olur.
Başlangıçta haramlar insanın içinde bu ateşin tahribatını hissettirmeyebilir. Fakat fesat yayıldığında bunun acısı dayanılmaz bir hal alıyor. Bu durumda insanlar cehenneme düştüklerini fark ederek feyiz için yalvarmaya başlıyor. Böyle bir durumda Müslümanların da hazır bir itfaiye gibi bekleyip yananlara feyiz vermeleri gerekir.
“Huzur İslam`dadır” şiarının herkes tarafından görülmesi için Müslümanların sadece tebliğ ehli değil aynı zamanda feyiz ehli olmalarına bağlıdır. İslami gayret ve dert adına Müslümanların daha çok agresif bir tavır ortaya koymaları, böyle ihtiyaç duyulan bir zamanda feyiz ehli olmalarına engel oluyor.
Müslümanlar feyiz ehli olmadan, içleri serin ve selam olmadan gerçek manada huzur ehli olamazlar. Müslümanların siyasi düşünceleri, dertleri bu konuda onları olumsuz yönde etkilememelidir.