• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

İlginçtir harp ile mihrap aynı kökten gelir. Mihrap, hem savaşı bilen adam hem de imamın mescitteki makamı anlamına gelir.

Cami ve mescitlerde Kâbe yönünü gösteren imama ayrılmış olan oyuk veya girintili yere “mihrap” adı verilir. Ayrıca evin en güzel odasına, insanın kendini onardığı, yeniden derleyip topladığı odaya  “mihrap” denilmiştir.

Kuranı kerimde dört kişinin mihrabından söz edilmektedir;

-Hz. Davud`un mihrabı

-Hz. Süleyman`ın mihrabı

-Hz. Zekeriya`nın mihrabı

-Hz. Meryem`in mihrabı

“Bir de davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan aşarak mihraba ulaşmışlardı…”(Sad: 21) ayette Hz. Davud`un mihrabı zikrediliyor. Hz. Davud`un mihrabı adaletle hükmetmek için kendini muhasebe ettiği özel bir yerdi. Hz. Davud, hem peygamber hem de güç ve iktidar sahibidir. Calut`u öldürerek harp kabiliyetini daha en başta ortaya koydu. Fakat yine de Hz. Davud`un mihrabı vardı. Harp gücünü, iktidar fitnesini özel mihrabına çekilerek dengeliyordu. Çünkü Hz. Davud biliyordu ki ruh ve mananın devşirildiği, insanın kendini yeniden toparladığı ve yinelediği mihraplar olmadan harp kazanılmaz. Kazanılsa bile bu harp istenen ve beklenen sonuçları vermez.

“Onlar, Süleyman`a mihraplar yaparlardı.” (Sebe:13) buyrulur. Ayette Hz. Süleyman`ın mihrabı zikrediliyor. Hz Süleyman da hem peygamber, hem de büyük bir mülkün sahibiydi. O da özellikle mihraplar yaptırırdı. Çünkü harp sanatı karıncanın ve hüthütün dilinden anlamaz. Kuş mantığından anlamaz. Süleyman, sadece harp ile selametin gerçekleşemeyeceğini çok iyi biliyor, bu nedenle mihraplar yaptırıyordu.

“…Zekeriya mihrapta namaz kılarken…”(Âli imran:37) Hz. Yahya`nın müjdesini aldı. Ayette Hz. Zekeriya`nın mihrabı zikrediliyor.  Hz. Zekeriya harp adamı değildir. Ama mihrap sahibidir. Onun mihrap sahibi olması ona Yahya`yı verdi. Yahya hayattır. Diriliştir. Varistir. İşte bu şekilde her kim ki vicdanın, ilmin ve marifetin olduğu bir mihraba sahip olursa o zaman Allah (cc) ona Yahya`yı müjdeler. Bir Yahya çıkar dünyaya efendiliği öğretir.  Dünyaya efendiler yetiştirir.

“Zekeriya ne zaman Meryem`in bulunduğu mihraba girse, onun yanında yeni bir yiyecek bulurdu.”(Âli imran:37) bu da Hz. Meryem`in mihrabıdır. Bu, her zaman lezzetli ve farklı meyvelerin, lezzetlerin alındığı bir yerdi. Mesih`in nefhası burada verildi. Bu mihrap insanı kirden toz ve topraktan arındırarak meshetti. Haz ve lezzetiyle insanları mest etti.

Müslümanlar bu gün hiç olmadığı kadar muharip olmuş ama buna karşı mihrabın onarıcı ve kurucu tılsımından mahrum durumdadır. Bu da onları olabildiğince politikleştirmiştir. Elbette Müslümanlar siyasi ve sosyal projelere sahip olmalıdır. Elbette Müslümanların harp gücü olacaktır. Ama bunların hiç birisi mihrabın rol ve önemine zerrece zar vermez.  Dahası harp sahasındaki başarı, zerre miktarınca mihrabın önemini olumsuz etkilemez. Bilakis harpteki başarı da başarısızlık da ancak mihrabın önemini artırır.

 Belki de bu satırları okuyan bazı okurlarımız “şimdi bu kadar sorun içinde hoca böyle şeylerle uğraşıyor” diye içlerinden geçirebilirler. Evet, ama gerçekten şu anda hiç olmadığı kadar bu vasıflardaki mihraba ihtiyaç vardır. Siyasetçisi, lideri, ferdi herkes bu mihrabın ruhaniyetine, serinlik ve selametine, hikmet ve marifetine muhtaçtır. Yoksa harp ateşinin bu denli alevlenmesini, Müslümanların bu denli politikleşmesini başka türlü nasıl izah edebiliriz?

Müslümanlar harp ve mihrap dengesine sahip olmak zorundadır. Hem dert ve sorumluluk sahibi olacaklar, mücadele sahibi olacaklar hem de ruh ve serinlik sahibi olacaklardır.

Örneğin, Avrupa`da bulunup da Avrupalıların bu vasıftaki mihraplara ihtiyaçlarını gören ve bunu yapmak için gayret eden kaç Müslüman vardır?

Müslümanların Yemen`de ve diğer yerlerde karşı karşıya bulunduğu durum mihrap zaafından başka bir şey değildir. Mihraplar; herkesin nefes almakta zorlandığı, ne yapacağını bilmediği zamanlarda güvenli yaşam ve hayat odalarıdır. Bu mihraplardan birinin Yemen`in diğer ismi olan Sebe sûresinde geçmesi tesadüf müdür? Haşa! O halde harp sahaları kadar, mihraplarımızın da olduğunu hatırlayalım.

Unutmamak gerekir ki harbı ancak mihrabı olanlar kazanacak…