• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

İnsanın; düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, muhakeme ve sonuç çıkarma yeteneğine “zekâ” denilir. Fakat bunun yanında kor ateşin parlamasına, keskin kokuya da “zekâ” adı verilmiştir. Burada ateşin tutuşması insanın içindeki şevk ve heyecanın faaliyete geçmesini ifade eder. Zekânın keskin koku manasına gelmesi de insanın ruh ve marifet ehli olması hikmetine dayanıyor.

Buna göre zekânın belli başlı manaları şunlardır:

-Muhakeme

-Ateş ve hararet

-Keskin koku

 İnsan, her açıdan hayatta keskin bir zekâya muhtaçtır. Fakat unutmamak gerekir ki zekâyı keskin hale getiren şeyler olduğu gibi onu körelten hususlar da vardır.

İnsanın içinde şevk ve arzunun olmaması, özlem duygusunun kaybolması, tutkunun sönmesi zekâyı köreltir. Bu nedenle insanın içinde muhakkak surette bir hararetin ve buna bağlı bir enerjinin olması gerekir. Yani zekâ, insanın içinde daima bir hararetin ve buna bağlı bir enerjinin olmasını ifade eder. Zira insan, ancak bu şekilde harekete geçme enerjisine, tutku ve sezgiye sahip olur. Fakat bu ateşin kesinlikle alevli bir hale gelmemesi gerekir. O zaman da insan Ebu Leheb (alevin babası) olur ki hiçbir değer ve vicdan tanımadan herkese haset eder. Kin ve düşmanlık besler.

Hak Teâlâ Hz. İbrahim için ateşe “serin ve selametli ol” buyurdu. Ateşe “sön” demedi. İşte insana lazım olan ve zekâyı keskinleştiren budur. Çünkü ateş sönecek olursa şevk ve arzu, dolaysıyla zekâ söner. Eğer bu ateş çok alevli olursa Nemrud`un ateşi olur. O zaman da her şeyi yakıp kül eder.

Allah (cc) insanları farklı kabile ve halklara ayırmıştır. “…Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık” buyurur. Bir toplumun içindeki ateş çok alevli olduğunda zekâsı yok olur. Artık o ateş zekâ ateşi değil, cahiliye taassubunun ateşidir. Bu da şevk ve tutku yerine kin ve düşmanlık üretir.

Öte yandan bir toplumun içinde ateşin sönmesi de zekâyı köreltir. O toplumda özgüven duygusunun ve üretici yeteneklerin kaybolmasına yol açar. Bu nedenle dikkat etmek gerekir, bireyin ve toplumun içinde taassub ateşi alevli bir hal aldığında o ateş zekâyı körelttiği gibi bu ateşin tamamen sönmesi de zekayı köreltir.

Zekâ, kelime olarak “kor ateşin” parlamasıdır. Bu ateşin alevlenmesi insanı cahil yapar. Bunun tamamen sönmesi de zekâ körlüğüne yol açar. Bu nedenle iki halden de kaçınmak gerekir. Kimse Nemrud`un ateşinin zekâ ürünü olduğunu söyleyemez. Bilakis bu ateş zekâ ürünü değil, taassub ürünüdür. Bu nedenle Hak Teâlâ “serin ve selametli ol” emriyle o ateşi zeki bir hale getirmiştir.

Kelime olarak zekâ, “keksin koku” anlamına da gelir. Nitekim “…Ve tanışmanız- birbirinizin kokusunu almanız için sizi kavim ve kabilelere ayırdık” ayetinde geçen “te`arefu” lafzı da aynı zamanda koku alma manasındadır. Demek ki başka kavim ve toplulukların kokusunu almak zekâyı geliştir, keskinleştirir. Tam tersi bundan mahrum olmak da zekâyı köreltir. Buna göre, cahiliye taassubu, ulusalcılık zekâyı köreltir. Çünkü bunlar araya öyle sınırlar koyuyor ki, kimse kimsenin kokusunu alamaz hale geliyor. Bu da tabiatıyla zekâyı köreltiyor. Ulusalcılık hastalığına maruz kalmış olan Türkiye`de kimse, zeka seviyesinin yüksek olduğunu söyleyemez. Aynı şey ulusalcılık ve kavmiyetçilik belasına maruz kalmış Arap toplumu için de söz konusudur. Adamlar Arapçılık yapmalarına rağmen zeka sorunu yaşıyor. Arapçaya çok büyük önem vermelerine rağmen Arapça olan Kur`an`ın hikmetlerine nüfûz edemiyorlar. Çünkü zekâ sorunu yaşıyorlar. Bu böyledir, kesin olarak milliyetçilik, ulusalcılık, her türlü taassub zekâ körlüğüne ve zekâ geriliğine yol açıyor. Dışarıdan güzel koku alamayan kimse zekâ sorunu yaşar. Bu nedenle Hak Teâlâ “…Ve tanışmanız- birbirinizin kokusunu almanız için sizi kavim ve kabilelere ayırdık” buyurur. Demek ki ma`rifet ehli olabilmek için insanların birbirileriyle tanışması bir tercih değil, bir mecburiyettir.

Bu hafta sonu Diyarbakır`da yapılacak olan “İslami Kürt Çalıştayı” bu manada çok önemli bir adımdır. Aslında bu çalıştay bir zekâ ürünüdür. Bu nedenle burada taassub değil, zekâ ortaya konulacak. Alevli bir ateş değil, bir şevk ve tutku tedavülde olacak. İnsanlar birbirlerinin ma`rifeti ve de kokusuyla zekâ sahibi olacak. Zekâdan zarar gelmez. Çünkü taassub aracı olarak kullanılan sorunlar ancak keskin bir zekâyla çözülür. Niyeti halis, amacı ıslah ve zekâ seviyesi iyi olan çalıştaydan zekice sonuçlar çıkması temennisiyle…