• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Kronik ve zor sorunlara “ukde” sağlam antlaşmalara “akit” adı verilir ki ikisi de aynı köktendir. Akit de ukde de düğüm manasındadır. Öyle ya bir sorun kördüğüm haline geldiğinde bunun halledilmesi gerekir. Aynı şekilde bir anlaşmanın sağlam, ciddi ve samimi olduğunun bir göstergesi olarak akit yapılır. Yani mesele o noktada düğümlenip sonuca bağlanır. Düğüm, burada noktayı ve altına imza koymayı sembolize eder. 

“Ey iman edenler! Akitleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymamanız şartıyla, çeşitli hayvanlar size helal kılındı.” (Maide:1) Ayette hayvanlar “behaim” lafzıyla geçmektedir ki bu da müphem lafzından türemedir. Demek ki müphem bir meselenin hallolması için bunun düğüm yerinin, ukdesinin bilinmesi gerekir. Ancak bu durumda o düğüm helal bir şekilde hallolur. Aksi takdirde ya haram olarak çözülür ya da öyle kalakalır.  Dikkat edilirse İslam fıkhında hayvanın başı ukdenin olduğu yerden kesilir. Hayvanın eti ancak bu şekilde helal olur. Çünkü bu, o ukdenin hallidir. Eğer müphemlik ukdenin bulunduğu noktadan giderilmezse sorun çözülmüş olmaz. Dolayısıyla bunun eti haramdır yenilmez.

Ukde halletme ve akit yapma kabiliyeti olan kimselerde bulunması gereken iki temel vasıf vardır ki bunlar da el ve nefesle ilgilidir. Bunun için,

El titrek olmayacak,

Nefes de üfürük olmayacak,

Bir elin ukde halletmesi ve aynı zamanda akit yapabilmesi için titrek olmaması gerekir. Çünkü titreyen el düğüm çözemediği gibi düğüm de bağlayamaz, dolayısıyla akit yapamaz. Yani bir elin ukde halletmesi ya da akit yapabilmesi için kesinlikle titrek olmaması gerekir. Çünkü; 

-Titreyen el; maddi ve manevi zayıflığı, tereddüdü, güvensizliği ve korkuyu ifade eder.

- Titreyen el, sahibinin öfkeli ve sinirli olduğunu ifade eder.

-Titreyen el; sahibinin iç kayıtlarının olduğunu, kendisine ait olmayan hesapları dikkate aldığını, bağımsız ve özgür bir karar mekanizmasına sahip olmadığını ifade eder.

-Titreyen el; sahibinin korkak, ürkek, güven vermeyen biri olduğunu ortaya çıkarır.

-Titrek el; sahibinin bağımsız ve müstakil olmadığını, arka planda ve içte bunun sahibini kontrol eden yönlendiren birilerinin olduğunu deşifre eder.

Bağımsızlığına ve istiklaline güvenmeyen titrek el sahipleri asla ukde çözemez, akit yapamaz. Sürekli üçüncü bir gözden, üçüncü bir taraftan medet umar. Oysa üçüncü göz, insanın elinin titrek olmamasıdır. İnsanın samimiyet, dürüstlük ve özgür irade sahibi olmasıdır.

Titreyen el, müphem olan meselelerde ukdenin yerini tespit edemez. Dolaysıyla onun kestiği yenilmez. Çünkü bu el bir meseleyi halletmeye çalışırken onu haram eder. Kuranı kerim bunlara “Mürcif-titrek” adını verir(Ahzab:60)

Ukdenin halli için önemli bir şart da nefesin üfürük olmamasıdır. Öyle ya bazen düğümlere üfürenlerin(Felak:4) amacı düğümü kördüğüm haline getirmektir. Unutmamak gerekir ki üflemek ayrı üfürmek ayrıdır.

-Üfürük, ağızdan; üflemek ciğerdendir.

-Üfürük kuru, üflemek ise rutubetlidir.

-Üfürük düğümler, üflemek halleder.

-Üfürük kesik kesik, üflemek ise istikrarlıdır.

Düğümü çözecek kimselerin nefesinin gönülden olması, serin ve selam olması, nefsin hararetiyle yakıcı olmaması gerekir. Üfleme; sıcağı serin, soğuğu sıcak yaparken üfürük ise ateşi daha da tutuşturur. Arada soğuk rüzgârlar estirir. Bu nedenle ukde çözecek kimsenin nefesinin ruhtan gelmesi; asabiyetten, kibirden, ırkçılıktan uzak olması gerekir. Asabiyetin nefesi çok ateşlidir, kimsenin gönlüne su serpmez. Böyleyken asabiyetin nefesi nasıl ukdeyi çözsün, nasıl akit yapabilsin?

Türkiye`de Kürt sorunun ve diğer sorunların çözümü için ellerin titrek olmaması gerekir. Ülkenin bağımsızlığı, tarafların özgür vicdanları her türlü ukdeyi halleder. Her türlü müphemliği çözer. Onun da çözdüğü ukdenin mahsulü helaldir.

Eğer ülke bağımsız hareket edemez, taraflar kendi iradelerini ortaya koyamazlarsa bunların eli titrek olur. Bu durumda bunlar ne ukde çözebilir ne de akit yapabilir. Titreyen el kukladır, başkasının adına ve hesabına tokalaştığı için soğuk ve cansızdır.

Bu ülkenin ruhtan, kalpten, imandan gelen nefesi her türlü sorunun üstesinden gelebilecek güçtedir. Bu üfürük değil çok uzun soluklu bir nefestir. Tarihiyle medeniyetiyle ilim ve irfanıyla bu topraklar her türlü ukdeyi çözebilecek, insanlarını nikâh akdiyle birleştirebilecek temiz ve güzel ele, o uzun soluklu nefese fazlasıyla sahiptir. Yeter ki o el ellerinki olmasın, o nefes üfürük olmasın…

Umarım Hüda-par genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile Başbakan yardımcısı Bülent Arınc`ın tokalaşması bu kabilden bir tokalaşmadır.