• DOLAR 34.537
  • EURO 36.111
  • ALTIN 3002.9
  • ...

Dil manasına gelen “lügat” aslında “boş söz ve laf” anlamındadır. Bu nedenle Allah (c.c), lağv yemininden dolayı insanları sorumlu tutmamış, ancak akdedilen yeminlerden dolayı sorumlu tutmuştur.

İslam`da lağv, mun`akid ve gamus olmak üzere üç tür yemin vardır. Gamus, bilerek ve kasten yalan yere yapılan yemindir; mun`akid kalp ile onaylanan kalpte akdedilen yemindir. Lağv ise ağız alışkanlığıyla sürekli yapılan yemindir ve Allah (cc) bu sondaki yeminden bizi sorumlu tutmamıştır. Yani lağv yemini sadece lügatte dilde olan ve netice itibariyle mülga olan, hükümsüz olan bir yemindir.

Yemin dahi olsa kalple bağlantısı olmayan bir söz ve kelam lağv olarak isimlendirilmiş ve buna bir ciddiyet atfedilmemiştir. Ancak akdedilen kalp ile bağlantısı olan yeminin hükmü vardır. Bu konuda Allah (cc) şöyle buyurur: “Allah sizi, kasıtsız-lağv yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizde akdettiğiniz yeminlerden sorumlu tutar…”(Bakara:125)Bu da bize şu mesajı veriyor: Eğer dili kalpten kopararak kullanırsanız ne konuşursanız konuşun bu lağvdır, lügattir. Bunun hiçbir hükmü yoktur. Demek ki lügatin kalple mutlak bir bağlantı içinde olması gerekir ki hükmü ve ciddiyeti olsun. Manası ve mesajı olsun. Aksi takdirde o lügat, mülgadır. İlga hukukta yürürlükten kaldırılan hükümdür.
İptal edilen norm ve kaidedir.

Lağv ve lügat saçmalama potansiyeline sahiptir. Kalple bağını kopardığı an anlamını, ciddiyetini ve hükmünü yitirir. Bu nedenle kalpte akdedilen, karara bağlanan bir yeminin bozulmasının kefareti üç gün oruçtur. Kendini terbiye etmektir.

Ya da on fakiri doyurup veya giydirmektir. Yani bir pratiğinin olması söz konusudur. Böylece lügatin lağv olmaktan çıkarılması hedeflenmiştir.

Söz ağızdan değil kalpten gelmelidir ki hüküm ifade etsin. Kalbi, iman ilim ve hikmetle dolu olmayan kimsenin lügati lağv yemini gibidir ve mülgadır. Hükümsüzdür.

Orada bir kadeh tokuştururlar ki, onda ne bir lağv ne de bir günah vardır.” (Tur:23). Demek ki Müslümanlar arasında iletişimin tılsımı budur. Herkes kalbinden gelen güzelliği ve muhabbeti bir kâseye doldurarak karşıdakine sunar. Böylece lügat artık lezzetli ve temiz bir şaraba dönüşür.

Herkes birbirinin şarabını tadarak bunun keyif ve lezzetini alır. Eğer lügatin kalple, hikmetle bağı varsa o lügat kâselerdeki lezzetli bir içecek gibi içene keyif ve lezzet verir. Aksi takdirde o lağvdir, mülgadır dolayısıyla ondan uzak durmak gerekir. Çünkü Allah (c.c), “Onlar ki lağivden uzak dururlar” buyurur.

İslam ümmetinin toplulukları ve fertleri arasındaki iletişimin sırrı budur. Her kim ki sadece lügate dayalı bir dava yürütürse onun davası mülgadır. Onun davası lağvdır. Hiçbir zaman itibar ve kıymet kazanamaz. Buna mukabil eğer o dil iman, ilim ve hikmet dolu bir kalple bağlantılıysa o dil Allah`ın bir ayetidir. Onun her bir kelimesinin ayrı bir lezzeti, ayrı bir keyfi vardır.

Ümmet arasında bu anlayış ve bilinç hâkim olduğu takdirde kim hangi dili konuşursa konuşsun hangi dile dayalı bir devlet kurulursa kurulsun o dil bizim dilimiz, o devlet bizim devletimizdir. Aksi takdirde bütün ulusal milliyetçi devletlerin mülga olması gibi o da mülgadır, itibarsız ve hükümsüzdür. Nitekim İslam âleminde bulunan bunca devletin sözünün kıymetsiz olması neyin ifadesidir? Çünkü onlar lağv devletleridir. Boş yeminin devletleridir.

Kalbi derinlik ve manadan mahrum devletlerdir. Dolayısıyla hukuken ve fiilen hükümsüzdürler. Onların dili vardır ama sözleri yoktur. Çünkü onların dili lağv olduğu için söz olarak ahit olarak kabul edilmez ve buna hiçbir netice bina edilmez. Hâsılı Lağv üzere kurulan, sadece lügat üzere kurulan devletlerin sözüne itibar edilmez.

Sözlerinin kefareti bile yoktur. Çünkü kalp derinliğinden mahrumdurlar. Onların siyaseti politikadır. Demagojidir.

Irak`ta Kürdistan`ın bağımsızlığını ilan edecek olması bu açıdan değerlendirilmelidir. Eğer bu devlet Kürtleri kalbe bağlı bir dilin sahibi yapacak, itibarlı bir söz ve düşünceye sahip kılacaksa inşallah onun kurulması hayırlı olacaktır.

Ümmete keyif ve lezzet verecektir. Yok, eğer lağv devleti olacaksa sadece lügati esas alacaksa bilinsin ki bu bir lağv devletidir. Sözüne de yeminine de itibar edilmez.

Varlığı ile yokluğu arasında pek bir fark olmayacaktır.
Söz sahibi Müslümanlara selam olsun.