• DOLAR 34.537
  • EURO 36.111
  • ALTIN 3002.9
  • ...

Muhakkak ki epter olan, sana buğzedendir.”(Kevseri: 3).  Kevser suresi, Peygamber (sav)`in soyunun kesik olduğunu söyleyen cahillere karşı inmiştir.

Erkek evlat toplumda bir güç ve itibar aracı olarak kabul edilir. Erkek çocuk etrafıyla ünsiyet ve ülfet kurmayan, kuramayan kimseler için önemli bir kozdur. Ancak böyle düşünenlerin unuttukları çok hayati bir nokta var: Normal şartlarda erkek çocuk sadece biyolojik soy bağının devamlılığını sağlar. Bunun genel bir anlam ifade edebilmesi için insanın arkasında bir değer ve erdemlik bırakması ve bunun birileri üzerinde somut olarak yaşamaya devam etmesi gerekir.

Cahiller, Peygamber (sav)`i sadece biyolojik bir varlık olarak algıladılar. Biyolojik algının sonu “ceset” olmaktır. Allah (c.c) Peygamberlerin ceset olmadıklarını(Enbiya:8)buyurur. Çünkü ceset, bedenin ruhsuz ve cansız halidir. İşte buradaki “erkek evlat” yaklaşımı, bunun sonucudur. Yani hiçbir erdemliği, ahlakı ve ideali olmayan kimse kendisini “ceset” konumuna düşürmüştür. Bu nedenle biyolojik devamlılığa olağanüstü bir önem atfetmektedir. Ona göre ancak erkek çocuğu varsa ceset olma durumundan kurtulur. Hakikatte böylelerinin erkek çocuğu olsun olmasın onlar cesettir. Erkek çocukları onlara hiçbir fayda sağlamayacaktır. Çünkü onlar, erdemlikten ve değerden mahrumdur. Biyolojik soy bağının süresi de en fazla bir asırdır. Ondan sonra soy bağındaki kimse unutulmaya mahkum olur.

İnsan nesli göğüsten inen suyla devam eder(Tarık:7). Namazda ellerin göğüs hizasına kaldırılıp indirilmesine de “nahr” denilmiştir. Kevser suresinde “namaz kıl ve nahr et” buyrulur. İntihar ile nahr de aynı köktendir. Sazın tellerinin ses çıkarması için yapılan harekete de “nahr” denilmiştir. Demek ki bir insanın hedefi ve idealleri onun geleceğini tayin eder. Kimi soy sop sahibi olduğunu zannederken aslında intihar etmiş, kendi kendisinin soyunu kesmiştir.

Namazda tekbirde en az bir defa ellerin göğüs hizasına kaldırılması gerekir. Allah bilir ya bunun anlamı şudur: “Ben nahr ile gönlümün bir nağme, bir mana sahibi olmasını istiyorum. İnsanlara hikmet ve marifet veren bir kalp sahibi olmak istiyorum. Ben nahr ile bir musiki sahibi oluyorum. Böylece kalbimin sesini duyuyor ve duyuruyorum.”

Göğsünden gelen suyla neslini devam ettirerek ses ve itibar sahibi olacağını düşünen ve bunu yeterli gören dahası başkalarına karşı bununla büyüklük taslayan kimse bilsin ki intihar ederek bir ceset haline gelmiştir.

Tohumun kısır olmasına “epter” denilmiştir. Devamlılığı olmayan, soyu devam etmeyen, yeşermeyen, bir seferde tüketilen tohuma “epter” adı verilmiştir. Peygambere (sav) “epter” diyenler onun erkek çocuk sahibi olmamasını ifade ediyorlardı. Haşa onu bir cesede indirerek vefatından sonra soyunun yok olacağını hesap ediyorlardı. Fakat kendileri epter oldu. Erkek çocukları olsa da kendi tohumları yok oldu. Onların insanlığa bıraktıkları hiçbir değerleri söz konusu olmadı.

Mübarek şahsı aramızda görünmese de hala Rasulallah`ın haşa epter olmasını temenni edenler vardır. O zaman Rasulullah`ın soyca epter olacağını ümit edenler, bugün onun dininin haşa epter olmasını temenni ediyor. Fakat bugün bunun tam tersi ortaya çıkmıştır. Onun haşa epter olmasını ümit edenler, bugün onun mübarek şahsından medet umar hale gelmiştir.

Kutlu Doğum mevlitleri Kevser suresinin somut bir tecellisidir. Rasulullah`ın epter olmasını temenni edenlerin ne kadar büyük bir yanılgı ve hayal kırıklığı içinde olduklarını, aksine ona epter diyenlerin epter olduğunu ortaya koymuştur. Milyonların Peygamber aşkı sadece peygamberin davasının epter olmadığını ispat etmekla kalmıyor, aynı zamanda onun soyunun da devam ettiğini ortaya koyuyor. Çünkü Onun sevdası için meydanlarda coşanlar Onun yolundadır. Onun haşa epter olmadığının ispatıdır. Dahası bu, ona buğzedenlerin epter olduğunun açık göstergesidir.

Kutlu Doğum ve bu bağlamda ortaya konan aşk ve muhabbet Kevser sure-i celilesinin ispatı ve sonucudur. Nereye bu muhabbet tohumu atılmışsa orada yeşermiş, yayılmış, ayakları üzerinde durmuş ve hesapsızca ürün vermiştir.

İstanbul, Diyarbakır, Batman, Adana, Mardin, Van, Konya, Trabzon… ve bu sevdanın gösterildiği her yer artık Kevser`dir. Diyarbakır`ın Hevsel`i vardı, şimdi artık Kevser`i de vardır. Artık bu sevdanın şehirleri Kevser`dir. Oralar hayır ve bereket diyarıdır. Tohumun hemen ekilmesinin ardından yağan yağmurun önemini mahir çiftçiler çok iyi bilir.

Peygamberle ve Peygamber için Kevser olmaya çalışanlara selam olsun.