Ancak vasat olanlar vasıta olur
Allah (CC) Ümmet-i Muhammedi vasat kılmıştır(Bakara: 143). Vasat kavramını benzer kavramlardan ayırmadan hakiki olarak bunun manasını ve mesajını anlamak mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle vasatı benzer kavramlardan ayırmak gerekir.
Vasat, orta olarak anlaşılmıştır ki bu, fevkalade yanlıştır. Çünkü orta, iyi ile kötünün arası olarak kabul edilir. Oysa burada vasat; en iyi, en ideal, en mükemmel olan manasındadır.
Vasat, vasatî-ortalama bir durum olarak algılanmıştır. Bu da doğru değildir. Çünkü vasat, farklı ve zıt verilerin bileşeni ve böleni değildir. Aksine o bizatihi salt ve mutlak bir değerdir. Toplama ve değerleme unsurların eşit oranda bölünmesiyle ortaya çıkan bir sonuç da değildir. Çünkü vasat, bölünmez ama herkese nasibini ve payını verir. Dağılmaz, ama pay eder.
Vasat biraz bundan, biraz şundan alan sentez bir yapı değildir. Aksine o özdür, kaynaktır. Herkes tezini ondan alıp onunla tezini ispat etmeye ve kıymetlendirmeye çalışır.
Vasat öndedir ama geriden kopuk değildir. Gerilerle beraberdir ama gerici değildir. Öndekilerle beraberdir ama ileri giden değildir. Vasat halefin(geride kalanların) imamı(öncüsü), önde gidenlerin halefi ve halifesidir. Arkadakileri sürükler, öndekileri de kontrol eder. Vasat; gelenlerin imamı, gidenlerin halifesidir. Gelenlere yol gösterirken gidenlere sahip çıkar.
Vasat; harfin, etrafın ve cenahların zıddıdır. Vasat, merkezdir. Cenah, kanat demektir. Günah da aslında cenahtan gelir. Günaha günah denilmesinin sebebi, onun merkezi olandan, ideal ve güzel olandan uzaklaşıp cenahlara kaymasıdır. Buna göre her türlü aşırılık, insanı cenahlara sürükler ve günahtır. Günahlardan korunmak ancak cenahlardan uzaklaşarak merkeze gelmekle mümkündür. Merkez cenahlara kaydığında kuş irtifa kaybeder. Cenahların dengeli ve düzenli bir şekilde çarpması için ağırlığın merkezde olması gerekir. Demek ki vasat olmak cenahlardan dolayısıyla günahlardan uzak durmaktır. Gerçekten insan cenahlara kaydığında farklı şeylere meyletmeye başlar. Eğilimleri değişir. Ölçüsünü ve dengesini kaybeder.
Vasat, harfin zıddıdır. “İnsanlardan öyleleri vardır ki Allah`a bir harf üzere ibadet eder”(Hacc:11). buyrulur. Dikkat edilirse burada Allah`a ibadet etmekten söz edilmektedir. Fakat bu, ideal bir ibadet değildir. Kınanan bir ibadet olarak zikredilmiştir. Çünkü harf, uç manasındadır ve işi tahrifata götürür. Belli bir harf yani düşünce, şekil, uç nokta üzerinde olduğu için mananın uçta yorumlanmasına tahrif adı verilmiştir. İşte vasat aynı zamanda tahrifin zıddıdır.
Vasat, uçlarda meydana gelen bir birleşme ve derleme değil, uçları köklerde kontrol eden mekanizmadır. Vasat, merkezden çıkan unsurları uçlarda-ferlerde değil usulde(köklerde) kontrol eder ve birleştirir.
Vasıta vasattan gelir. Vasıta, hem taraflar arasında arabuluculuk yapan hem de hedefe ve amaca ulaştıran araç manasındadır. Gerçekten vasat konumunda olan bir birey, cemaat, devlet; bulunduğu muhitte arabulucudur; hedefe ulaşmak isteyenlere vasıtadır, araçtır.
Vasat olan bir fert, etrafında merkezi bir konumda olur. İnsanlar arasındaki ihtilaflarda arabulucu, onları hedeflerine ulaştırmada vasıta olur. Ona gelen kimse cenahlardan binaenaleyh günahlardan ve tahriften emin olur. Böylesi bir fert arkadakilerin imamı(öncüsü), öndekilerin halefi ve halifesidir. O, ilmi bir merci, bir otorite ve sultandır.
Vasat olan bir cemaat, yapı, vs. etrafında merkez bir kuvvet olur. İnsanların rahatça gidip geldikleri emin bir yer olur. Her türlü toplumsal ihtilafta, fikri meselelerde başarılı bir şekilde arabulucu rolünü ifa eder. Meselelerinin çözümü için insanlar onu vasıta olarak tayin eder, vasıta olarak ona biner. Böyle bir cemaat arkadakilerin imamı, öndekilerin halefi ve halifesidir. Onların vekilidir.
Vasat olan bir devlet, coğrafyasında merkezi bir güç olur. Sorunların çözümünde taraflar arasında arabulucu(vasıta), haklı bir hedefe ulaşmak isteyenlere vasıta olur, araç olur. Onları alıp emin, sağlam ve hızlı bir şekilde hedefe ulaştırır. İslam`da imamet sadece Müslümanlar için değil bütün insanlar içindir(Bakara: 124). Böyleyken uca, cenaha, tahrife meyleden bir devlet, ismi ve hüviyeti ne olursa olsun asla imam olamaz. İmamet, sadece Müslümanların değil, bütün insanların vasıtasıdır. Halifelik de bütün insanlığın hakkına ve mirasına sahip çıkmaktır.
Fert olarak, cemaat olarak Müslümanlar ancak vasat olduklarında vasıta olurlar. Herkes onlara gelir, herkes onları vasıta olarak görür. Her türlü sorunun çözümünde başrolü oynarlar. Unutmamak gerekir ki vasat olanlara en büyük sıkıntıyı kendi içlerinden çıkıp büyüyen uçlar çıkarır. Ama ne olursa olsun vasat yapı, uçları terbiye etmeyi de bilir. Kimse vasat bir yapının vasıtasına ve vasıtalığına halel getiremez. Yeter ki kendisi vasat olmaya devam etsin.
Vasat Ümmete selam olsun!