• DOLAR 34.582
  • EURO 36.232
  • ALTIN 2996.015
  • ...

Allah (C.C), “o gün yüzler vardır ağarır, yüzler vardır kararır” buyurur. Yüzün ağarması veya kararması netice itibariyle pek mühim bir hadisedir. Bu nedenle ilk olarak mevzubahis renklerin mahiyetinin ve manasının izahı gerekir.
Hadislerde Peygamberin (sav) çoğunlukla siyah ile beyaz renk elbiseler giymeyi tercih ettiği naklediliyor.
Beyaz renk; takvayı, temizliği, berraklığı, ışığı, aleniyeti, sevgiyi ama aynı zamanda riyayı ve zafiyeti temsil eder. Buna mukabil siyah renk; tevhidi, gaybı, karanlığı bunun yanında görünmezliği özgürlüğü, gücü, otoriteyi, ihlası, yerine göre küfrü temsil eder


Normalde beyaz giymek takvadır, aydınlıktır, ilim ve hikmettir. Çünkü beyaz hem ışığın rengidir hem de onu giyen kimsenin kirlenme korkusu vardır. Beyaz giyen kimse üzerine bir şey sıçrayacak ona bir şey bulaşacak korkusuyla teyakkuz halindedir. Çünkü beyazın aleni kılma ve dikkati çekme vasfı vardır. Bu da beyazın özgürlüğü kısıtlayan, insanı gönülden veya riya ile muttaki yapan bir özelliğe sahip olmasına sebep olur. Gerçekten beyaz giyen bir kimsenin kirlenmeye karşı özel bir refleksi vardır. Fakat beyazı giyen kimse sadece zahiri kirlere karşı takvalı davranıyor olabilir. Bu nedenle beyazın insanı riyakar kılma risk ve ihtimali vardır.


Özgürlüğün, görünmez olmanın, otoritenin rengi olduğu için siyah renk, idarenin ve onun teşkilatının rengidir. Bu nedenle efendiye esvetten(siyahtan) türeme bir isim olan “seyyit” ismi verilmiştir. Gerçekten otoritesi ve gücü olan kimse kendisini toplum içinde fark ettirir, varlığını ortaya koyar. Fakat görünmez kılmak, örtmek küfrün özelliği olduğu için siyah renk aynı zaman da küfrün binaenaleyh zulmün ve zulümatın rengi olma riskini de taşır. Eğer yönetici siyaha bürünmüşlüğünü, görünmezliğini kötüye kullanırsa o zaman zalim ve nankör olur.


Siyah giyen kimsenin beyazı, beyaz giyen kimsenin de siyahı ihmal etmemesi gerekir. Siyah giyen kimsenin ölçütü beyaz olmalıdır. Yani üzerinde beyaz varmış gibi hassas ve dikkatli olmalıdır. Üzerindeki kiri ve günahı kimse görmese de o, bunu fark etmeli ve derhal gereğini yapmalıdır. Siyah giydiği halde içini, üstünü, başını temiz tutan, siyaha büründüğü için görünmediği halde kendisini günahtan kötülükten koruyan kimse ihlasın zirvesindedir. Otoritenin ve gücün rengi olarak siyah, yerine göre adaletin veya zulmün aracı olabilmektedir.

Siyahı kuşanan kimse eğer halis ve adil olursa gücünü ve yetkisini kötüye kullanmazsa esved-siyah, onu seyyit yani efendi yapar. İhlası ve adaleti en nihayet o kimseyi izhar eder. Unutmamak gerekir ki siyah, karanlıkta görünmez ama ışıkta en bariz olan renktir. Buna göre siyahı büründüğü için görünmeyen lakin buna rağmen muttaki olan kimse muhakkak zahir olur. Varlığı ve etkisi mutlaka ortaya çıkar. Buna mukabil, siyahı karartma aracı olarak kullanan, sahip olduğu güç ve imkanı kendi nefsi ve hevası için kullanan kimse siyahın içinde kaybolur varlığını ortaya koyamaz.


Müslüman özellikle de Alim, beyaz giydiğinde muhakkak siyahı da kuşanacaktır. Siyah giydiğinde de içte beyazı giyecek ki kiri günahı fark edebilsin. Aksi takdirde siyahın karartıcı ve örtbas edici özelliği onu helake götürür. Gücü eline geçiren kimselerin zulme meyletmesi, otorite sahiplerinin müstekbirleşmesi siyahın karartıcı ve örtbas edici özelliğine kanmalarının bir sonucudur. Siyah giymek güç ve özgürlüktür ama aynı zamanda kire ve günaha karşı duyarsız olma riskini de beraberinde getirir. Bu nedenle siyahın sağlaması beyaz, beyazın muhafazası siyah elbise olmalıdır. Yani siyahı giyen kimse takva konusunda adeta üzerinde beyaz renk varmış refleksine sahip olmalıdır. Yine üzerinde beyaz renk olan kimse siyahın heybetine vakar ve gücüne sahip olmalıdır. Gerektiğinde ne pahasına olursa olsun hakkı söyleyecek bu durumda üzerine sıçratılacak pisliklerin üzerinde iz bırakamayacağına inanarak cesur ve kararlı olmalıdır. Kimseye değil kendi içindeki beyaz zemini dikkate almalıdır.


Bugün, beyazı ve siyahı hakkıyla kuşanan Müslüman alim ve mücahitlere idareci ve hükümdarlara ihtiyaç vardır. Böyle olduğu takdirde ihlas ve takva, heybet ve letafet, otorite ve adalet, hüküm ve hikmet beraber tahakkuk eder. Şayet Müslümanlar işlerin çok karıştığı vehmine kapılmışsa o zaman beyazın üzerine siyahı muhafız olarak, siyahın altına beyazı mihenk olarak alsınlar. O vakit görecekler ki her hal ve şartta adalet ve hakikatten şaşırmayacak, her daim vahdeti ve tevhidi müşahede edeceklerdir. Aksi takdirde bugün yüzü beyaz görünenlerin yüzü yarın siyah, bugün yüzü siyah görünenlerin yüzü yarın beyaz çıkabilir.
Siyah ile beyazı beraber kuşanan Müslümanlara selam olsun.