Firar ve tekrar
Medine halkı, Çok kalabalık Bizans ordusuna karşı fırsatını bulan ve Mute harbinden geri çekilerek Medine`ye dönen İslam ordusunu kınadı. Onlara “firariler” deyip ayıpladı. Bunun üzerine Peygamber (sav): “hayır; onlar firariler değil, inşallah tekrar edenlerdir” buyurdu. Yani bunlar firar etmedi. Çünkü tekrar dönmek için geri çekildiler. Eğer çekilme, tekrar niyetiyle olursa firar olarak nitelendirilmez. Bu nedenle Kuran-ı Kerim; imkân ve fırsatın yeniden elde edilmesine tekrardan türeme “kerre” adını verir(İsra:6).
Kuran-ı kerim; “Allaha firar edin”(Zariyet:50) buyurur. İşte bu; kerrar olmanın, tekrar ve muhteşem bir şekilde dönmenin sırrıdır. Demek ki ferd olsun, toplum olsun Müslümanlar bazen geri çekilebilir. Görünürdeki bu firar eğer Allah`a olursa insana kendini rehabilite etmenin surecini açar ve neticede bu firar tekrar dönme manasına gelir. Allah`a firar etmek, O`nun kitabına, O`nun Salih ve veli kullarına dönmektir. Onlara müracaat edip onlara iltihak etmektir. Ferd olarak kendini o ellere teslim edip kemal yolunda ilerlemektir. Allaha olduğu sürece İslam`da firar yoktur. Bilakis muhteşem dönüşler vardır. Yeter ki Müslümanlar bunun farkında olsun ve süreci iyi değerlendirsin.
Tarih felsefesinde “Tarih tekerrürden ibarettir” diye bir düşünce vardır. Biz burada tekerrürü “dönüş” manasında anlamalıyız. Hakikaten tarih, Ümmet için muhteşem dönüşlere, tekrar sahneye çımalara şahit olmuştur. Zaman zaman Ümmet geri çekilme durumları yaşamıştır. Fakat mutlaka tekrar geri dönmüştür. Ona nispetle muhakkak tarih tekerrür etmiştir. Nitekim Mute`den geri çekilen ordu, çok değil, sadece beş yıl sonra Bizans ordusunu Yermük`te darmadağın etmiştir. Bu da hadisin en güzel ispatı olmuştur. Çünkü geri çekilen ordu Allaha firar etmiştir. Ona sığınmış, Onun Resulünün mektebinde ruh toplayıp tekrar dönebilmiştir.
Ferd olarak da Müslüman`ın bazen geri çekildiği haller olabilir. Bu durumda Müslüman`ın Allahın izniyle kendini rehabilite etmesi, hayırlı ellerin himmetiyle tekrar ruh ve güç toplaması gerekir. Böyle yaptığı takdirde merak etmesin, hem dünya hem de Ahiret açısından dönüşü muhteşem olacaktır. Allah(c.c); “bana kaçın” buyurur. Yani bir şeyden korktuğunuzda, kendinizi aciz, zayıf ve çaresiz hissettiğinizde gelin bana kaçın. Ben size ruh veririm. Can veririm. Güç ve hikmet veririm. Siz de tekrar muhteşem bir dönüş yaparsınız.
Firar-tekrar meselesi, hem ferd hem de toplum için geçerli bir yasadır. Bu, med-cezir yani gel-git olayına benzer. Med-cezir; suların kabarıp sonra tekrar inmesiyle alakalı bir durumdur. Bu şekilde med-cezir hareketinden büyük bir enerji ortaya çıkar. Geri çekilen su, bir süre sonra mutlaka geri gelir. Med, maddeden gelir. Eşyanın ruhuna “medet” somut yönüne “madde” adı verilir. Medet, yani eşyanın ruhu ve ismi bizdedir. Eşyanın maddi yönü(üstünlük) bazen elimizden gidiyor olabilir. Fakat bu, geçici bir durumdur. Örneğin şimdi maddenin şekli Avrupa`da görünüyor olabilir. Fakat son zamanlarda bunun onların ellerinden çıkmaya başladığına şahit oluyoruz. Onun için şimdi imdat çekiyorlar. Fakat imdatları yine maddi yöndedir. Medet değildir. Oysa Ümmet zor durumda kaldığında “ya medet” der. Ama onlar sadece “imdat” der. Oysa “Ya medet” maddi manevi yardımı, “imdat” ise sadece maddi yardımı ifade eder. Allaha sığınarak, Ona kaçarak “ya medet” diyen bir ferdin, bir toplumun, bir ümmetin elbette dönüşü muhteşem olacaktır.
israil oğullarının tekrar tarih sahnesine çıkışı, onlar için bir dönüş olmamıştır. Çünkü onlar firar ettikleri süre içinde Allaha kaçmadılar. Ya medet demediler. Hatalarından ders almadılar. Sadece imdat çekip maddi olarak güçlenmeye çalıştılar. Bu nedenle onların hakiki manada “kerrar olma” “tekrar dönüş yapma” şansları yoktur. Şu anki mevcut durumları da sadece “imdat çekmenin” sonucu olarak, maddenin zahiri gücüne bağlı bir durumdur. Oysa Ümmet hep “ya medet” demiş ve demeye devam etmektedir. Bu nedenle israile oranla maddi olarak çok zayıf olan Filistinli Müslümanlar, Gazze`de onlara karşı direniyor. Çünkü Müslümanlar sahnede görünmediklerinde “ya medet” diyor. Maddi gücü medet ile yani ilim ve iman ile istiyor. Bunun sonucu olarak ellerindeki silahlar israili korkutuyor. Onlara hayatı zehir ediyor. Elhasıl ümmet, firar etmedi. Allaha kaçtı, Ona sığındı. Onun hükmü için Onun hükmüne iltica etti. Hal böyle olunca Ümmet-i Muhammed kerrar oldu. Şimdi Onun tekrar muhteşem dönüşünün ayak sesleri duyuluyor.
Ümmetin zaferiyle Tarihin tekerrür etmesi için çalışan Müslümanlara selam olsun.