Hudut, Namustur Ama Namus da Huduttur.
Allah`ın(c.c) insanlar için belirlediği hükümlere hudut, bunun ihlal edilmesi durumunda vazettiği müeyyidelere de had adı verilir. Yani hudut, otorite ve mahremiyet nişanıdır. Hudut, namustur.
Aslında insan, hududu sevmez. Sınırlandırılmaktan ve kısıtlanmaktan hoşlanmaz. Bu nedenle önüne konulan özelden genele, toplumdan devlete her türlü hudut, ancak hadit yani demir ile korunur. Hadit yani demir, güç ve otoritenin sembolüdür ve had-hudut ile aynı köktendir.
Hudut, namustur. Hudut, özgürlükle; namus da aşkla alakalıdır. Aşk ve özgürlük, tamamıyla birbirinin zıddıdır ve insan için ikisi de asla vazgeçilmezdir. İnsan, hem özgürlüğü hem de aşkı ister. Ama bu ikisi birbirini iter. Böyleyken insan bu ikisini nasıl birlikte idare edebilir. Eşine, ailesine bağlanan kimse, bunların dairesine mahkum olur. Bu da onun özgürlüğünü kısıtlar. Özgürlüğü elde eden erkek bu sefer dairesine dahil olacağı bir aşk arar. Müslüman ile inkârcı cahilin farkı en çok bu noktada tezahür eder. Cahil ya özgürlüğü için aşkını ya da aşkı için özgürlüğünü feda eder. Yani aynı anda hem âşık hem de özgür olamaz. Özgürlük duygusunun olmadığı aşk, hududu öyle bir daraltır ki insanı adeta köleleştirir. Aşksız özgürlük de insanı cahil ve başıboş yapar. Bu nedenle aşk ve özgürlük aynı anda var olmalıdır.
İnsanlar bu dengeyi sağlayamadığı için mutsuzdur. Dünyada bu dengeyi ancak ve sadece İslam nizamı tesis edebilmiştir. İnsanı özgürleştirmekten bahseden bütün sistemler,unutulmamalıdır ki insanı aşksız bırakmıştır. Hadsiz ve dairesiz bırakmıştır. Bu da insana özgürlüğü değil, sorumsuzluğu ve cehaleti getirmiştir. Bu nedenle cahil insan hiddetlidir. Hırçındır. Hiddet de had ile aynı köktendir.
Hudut, namustur. Fakat unutmamak gerekir ki, namus da huduttur. Bu, aşk ve özgürlük dengesinin başka bir izahıdır. Çünkü namusu olmayan için hududun ne anlamı var. Namus, insanın aşkıdır. Yani aşkı varsa hudut onun için namustur. İnsanın namusu varsa hududu koruma güç ve iradesine sahip olur. Hudut, özgürlüğü kısıtlar ama namusu korur. Dolayısıyla aşkı getirir. Eğer namus olmazsa, aşk olmazsa hudut çekilir mi? Hududa tahammül edilir mi?
Hadiste buyrulduğu üzere Namus-u Ekber Cibril(a.s)dır. Çünkü Cibril(a.s) Allahın kelamını getiriyordu. İnsan evvela namusunu tanır. Onun kıymetini bilir. İnsanlar, namus olmadan had ve hudut koymaya çalışır, bu hudutları kutsarlar. Bu, haddini bilmemektir. Sadece namus-u ekber(Kur`an ve Peygamber) hudut olabilir. Sadece onun için hadide yani demire başvurulur.
Ehli dünya hem hududu sevmez hem de cehalet ve inatla, suni hudutlarla insanları kısıtlamaya çalışır. Unutmamak gerekir ki bizim hududumuzun sınırı namusumuzdur. Namusumuzun etrafında da aşılmaz ve tartışılmaz bir hudut vardır. Kimse; namusu dikkate alarak çizilmeyen, koruma işlevi olmayan hudutları Müslümanların namus bilmesini bekleyemez.
Evet, hudut namustur. Ama namus da huduttur. Müslüman bir ülke, hududunu belirlerken namusu ekberi esas almalıdır. Müslümanları ırka, mezhebe, kavme ayıran hiçbir hudut namus değildir. Çünkü Müslümanlar birbirlerinin namusudur. Türkiye ile Suriye arasında hudut ihlali yoktur, had ihlali vardır. Müslümanlar arasında hudut yok ki hudut ihlali oluşsun. Ama Müslümanları birbirine düşürerek, Müslümanların kanını akıtarak haddini aşanlar vardır. 34 Masum köylünün katledildiği Roboski olayında klasik manada hudut ihlali yoktur ama had ihlali vardır. Suriye rejiminin katliamları sözde kendi sınırları içinde olunca hudut ihlali olmuyor da bunun dışında olunca mı hudut ihlali oluyor? Hayır, hepsi had ihlalidir, hudut ihlalidir. Yapay hudutlar, Müslümanlar arasında bu kadar farklı duygular oluşturamaz.
Suriye`de yaşananlar beklenilenin aksine hudutların kalkmasına yol açacaktır. Ümmetin asli unsuru olan Arap, Türk ve Kürd halklarının birlik ve bütünlüğünü sağlayacaktır. Ümmet arasında hudutlar kalkınca Ümmetin had bildirme gücü artar. Ümmet arasında hudut olduğu sürece ümmetin had bildirme, Namusu Ekbere sahip çıkma gücü söz konusu olmaz. Tarihte Ümmete yönelen en büyük iki tehdit olan Haçlı ve Moğol saldırılarını Türk, Kürd ve Arap vahdeti bertaraf etmiştir. Şuan Ümmete yönelen saldırıları da hiç kimsenin şüphesi olmasın yine bu ittifak bertaraf edecektir. Çünkü söz konusu olan Namusu Ekberdir ve böyle olduğunda Ümmetin evlatları, hududu korumak ve had bildirmek için ayağa kalkar. Bu vahdetin alametleri ehli olan için artık gün gibi ortadadır.
Namusu ekber için hudut belirleyen, had bildiren Müslümanlara selam olsun.