Doğallaşmak mı normalleşmek mi?
Kâinatta “doğal standartlar” ve bir de “normal standartlar” vardır.
Hani buna “fıtrat” demek de mümkündür; ama “doğal olan” daha geniştir.
Fıtrat insanın yaratılış standardıdır.
Doğal olan ise hakkın yaratmasında, keşfedilen her sır ve güzelliktir.
Mesela kabil kardeşini gömmeyi bir kargadan öğrendi(Maide/31). Ve bu, doğadan çıkan yasadır. Ancak fıtrat daha özel bir durumdur, daha çok insanın yaratılışına atfedilen bir olgudur(Rum/30).
Dünyada bir normalleşme tartışmasıdır almış başını gidiyor. Oysa “Normalleşmeden” “doğal ve fıtri” olan kast edilmiyor. İnsanların alıştıkları ve kendilerini kaptırdıkları her şey kendilerince normal olabilir ama bu, yapılanın doğal veya fıtri olduğunu göstermez. Bunlar yapay, boş ve fantastik şeyler de olabilir. Bu nedenle “normal” kavramı her zaman ideal olanı ifade etmez.
Mesela yüksek sesle bir barda müzik dinlemek normal ama doğal değildir.
Bu nedenle “normalleşme” yerine “doğallaşma” demeyi tercih etmeliyiz.
Normalleşme seküler; fıtrat da dini oluyorsa o zaman biz ortak bir kavram olarak doğallaşmayı esas alalım.
Doğal-tabii olan nedir?
Hak Teâlâ, esasen dinî yasalarla değil, doğal-tabiî yasalarla inkârcıları, nankörleri ve cahilleri aciz bırakır.
“İşte onlar Allah'ın, kalplerine tabii-doğal olanı yazdığı kimselerdir. Onlar ise sadece kendi heva ve heveslerine uyarlar.”(Muhammed/16)
Burada heva ve heves ile tabiî durum arasındaki çelişki açığa çıkıyor. Yani bunların kalpleri tabiî olanı kabul eder fakat yine de heva ve heveslerine uyarlar. Bunu da normal görürler. Normalleştirirler.
Günümüzde “normal” olarak öne çıkan birçok şey sadece fıtrata, dine aykırı olmakla kalmıyor doğal olana, tabii olana da aykırıdır.
Rab, insanları fıtrata geri getirir. Ancak daha geniş bir daire esas olmalıdır ki bu da doğal olandır. Elbette “dini ve doğal olan” birbiriyle örtüşür ancak “dini olmak” ölçüsü bazılarına tatmin edici gelemeyebilir; ama doğal yasalara karşı gelmek kâinatta kabul edilemez. Bu nedenle normalleşme, tabii-doğal olan üzerinde sağlanmalıdır.
Bu usul ve esas üzere yapılacak olan kısa bir karşılaştırma doğal ile normal arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koyar.
-Spor müsabakaları doğal - Bunun rant ve kumar aracı yapmak normal.
-Zengin ve fakirin olması doğal - Zenginin para gücünü kendi hırsına ve nefsine göre kullanması ve fakirin asgari ücretli olması normal.
-Anaparanın olması doğal - Paranın ana olması normal.
-Tedbir almak doğal - Garantici olmak normal.
-Borç alıp vermek doğal - Kredi kullanmak normal.
-İlke sahibi olmak doğal - Amaç için her şeyİ mubah kılma normal.
-Merhamet ve sevgi doğal - İdare etmek normal.
-Küme, aile veya koloni olmak doğal - Komünizm normal.
-Dayanışma, ortaklık doğal - Tekelleşme, rant normal.
-İdare etmek doğal - Yönetmek yön vermek normal.
-Özel teşebbüs doğal - Teşebbüsün tekelleşmesi normal.
-Cinsellik doğal - Cinsellik sapmaları normal!
-Güçlü ile zayıfın olması doğal - Zayıfın ezilmesi normal.
-Keyif doğal - Her türlü eğlence normal.
-Terbiye doğal - Eğmeye çalışmak normal.
-Konuşmak doğal - Her türlü laf etmek normal.
-Azim ve gayret doğal - Hırs normal.
-Faydalanmak doğal - Sömürü normal.
-Geçim doğal - Geçimsizlik normal.
-Yemek, beslenmek doğal - Besili olmak normal.
-Korunmak doğal - Adrenalin ve tehlike normal.
-Savaş, mücadele doğal - Soykırım, katliam normal.
-Nakit para doğal - Karşılığı olmayan banknot normal.
-Müzik, nağme doğal – Ses ve gürültüsü normal.
-Doğada her şey titrer, raks doğal - Tepişmek normal.
İşte bu örnekleri artırabiliriz. Aslında insanların normal diye gördüğü birçok şey doğal olmanın tam zıddıdır.
Ve bu tür olağanüstü hallerde normalleşme değil doğallaşma ön plana çıkmalıdır.
Haydi diyelim ki dini olana alerjisi olanlar var o zaman doğal-tabii olana gelelim.
Hâsılı kelam NORMALLEŞME çare değil DOĞALLAŞMA esas olmalıdır.