ZEVKTEN KAÇ KÖŞE OLMALI?
“Zevkten dört köşe olmak” diye bir tabir vardır. Ve bu, zevkin çok iyi hissedildiğini ifade eder. Zevk ise bir şeyin tadını almaktır.
Dört köşe, dört zevk maddi âlemin yönleridir.
Oysa hakikatte zevkler de köşeler de bundan daha fazladır. Lakin maddeci anlayış insanları dört köşeye dört tada sıkıştırmış ve onları zevkten dört köşe yapmış. Ama bu, insanları gaflete ve cehalete düşürüyor. Aslında zevksiz, tatsız, tuzsuz hale getiriyor ama farkında değiller. Neden? Çünkü insanın ana yönleri kadar ana tatlar vardır. İnsanın ana yönleri altı olduğuna göre tatlar da altıdır.
Şöyle ki,
Ana yönler:
Alt-üst, sağ-sol, ön-arka
Ana tatlar:
Tatlı: Baklava, şeker gibi
Acı: Acıbiber gibi
Tuzlu: Bu herkesin malumudur
Kekre: Lahana, patates gibi
Ekşi: Limon gibi
Keskin: Soğan, sarımsak, turp gibi
Ve insan hayatta her tadı ayrı ayrı anlamlandırmadan hayatın anlamını, sırrını idrak edemez. Gerçek lezzetini alamaz.
“Her nefis ölümü tadacak” buyrulduğuna göre ölümün de tadı var ve acaba ölümün tadı bunlardan hangisidir? Bunun cevabını geçelim. Ancak şunu ifade etmek gerekir ki insanlar sadece belli tatlar isterler. Yiyeceklerde her tadı denerler. Rokayı yerler. Soğanı, acıbiberi yiyerek haz alırlar. Ama hayatta imtihanı acı görürler. Birçok şeyin tadı onlara kötü gelir.
Oysa nasıl ki yiyeceklerde tüm ana tatlar varsa ve insanlar bunları zevkle alıyorsa hayatta da her halin bir tadı vardır ve hakikati idrak eden kimseler buna göre o tadı alır. Çünkü hepsini Allah takdir etmiştir.
Hayatta insana takdir edilen her şeyin bir tadı vardır ve farkında olduğunda onunla gıdasını alır, neticede zevk alarak zevkten dört köşe değil altı köşe olur.
Mesela tuzun Arabi ismi melihtir. Melih tuz-lu demektir. Ama aynı zamanda Melih iyilik yapan demektir. Çünkü iyilik tat verir. Nasıl ki tuz yemeye tat veriyorsa aynı şekilde iyilik güzellik hayata öyle tat verir. “Tadı tuzu yok derler” bu da buna örnektir.
Ama günümüzün maddeci anlayışı tatları da yönleri de sınırlandırarak insanları cahilliğin en kesif katmanlarından birine itmiştir. Çünkü bir hakikat bir vakıa olan bu durumdan gafildirler.
Artık insanlar zevkten dört köşe de olamıyor. Çünkü sunulan tatlar zıtlarıyla verilmiyor. Her şey tatlı gösteriliyor, tatlının zıddı olan acı ve kekre tatlar saklanıyor. Bu da bir süre sonra tatlının anlamını yitirmesine sebep oluyor.
İnsanlar yemekte iştahları açılsın diye acı, kekre ve keskin tatları tercih ediyorlar. Acıbiber, soğan yiyorlar. Ama hayatta bu tatlar olsun istemiyorlar. Bu nedenle ailede, toplumda en ufak tatsızlıklar hemen sorun oluyor. Öfke patlamaları yaşanıyor. Buna acıbiber, soğan, roka hükmü verilmiyor. Çünkü zevkten dört köşe olmak esas olmuş. Artık ötesi yok. Ve iş böyle olunca zevkten dört köşe, dört köşeli soruna dönüşüyor.
Dünyanın gidişatı şimdi böyledir. Fakat Hak Teâlâ, insanlar altı tadı, altı yönü unuttuklarında onlara acı ve keskin tatları tattırır. Çünkü acı tat insanları hemen üst yöne altıncı yöne yöneltir. Hemen ellerini semaya açmaya başlarlar. “Allah bir şehri misal olarak verdi: Bu şehir güvenli, huzurlu idi. Oraya her yerden rızık bol bol geliyordu. Ne var ki onlar Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıkları işler yüzünden açlık ve korku elbisesini tattırdı.” (Nahl:112) Çünkü zevkten dört köşeydiler, diğer tatları unutmuşlardı.