ŞİŞMANLIK SORUNU-ŞİŞME MESELESİ
Şişmanlık bedenin kilolu olmasıdır.
İçi hava veya gazlarla dolarak gerilmeye şişmek denir. Şişmanlık da bir nevi şişmektir. Fakat şişmanlık daha çok bedeni, şişmek ise daha çok nefisidir.
Hak Teâlâ insana ruhundan üflemiştir. Bu ruh insanda bir şişkinlik yapmamıştır. Dolayısıyla onu şişman kılmamıştır. Çünkü bu üfleme –haşa- hava ve gaz değildir. Ruhtur, özdür. Fakat insan bu nefhanın şerefini, hazzını az görünce başka şeylerle kendini şişirmiştir. Mesela havalı olmaya çalışınca şişmiş ve kabarmıştır.
Mesela adam bedeni olarak şişman değildir; ama hava atmayı çok sevdiği için şişmiştir. Bu şişkinlik de ona bir tür şişmanlık olmuştur.
Adam vardır imkân sahibi olunca bütün hazlarını yeme ve içmede arıyor. Bu da onu şişiriyor şişmanlatıyor. Şişmanlatmasa bile şişiriyor. Çünkü sadece bedenini tıkıyor.
Kişi vardır mal ve para kazanıyor şişiyor. Çünkü infak etmiyor. Oysa infak tünel demektir. İnsanda bir kanal açarak şişkinliğini, şişmanlığını gideriyor. Ama insan bu kanalı tıkarsa kazandıkça şişiyor şiştikçe para obezi oluyor. Sonuç olarak kazandığından hiçbir haz almamaya başlıyor. Kazandığı ne ona en de başkasına hayır ve fayda veriyor.
Şahıs vardır siyasi ve idari imkân elde edince hava basıyor. İçi hava doluyor. Hantallaşıyor güç obezi oluyor. O imkândan kimseyi yararlandırmıyor.
Firavun güç obezi olunca bedeni şişti bu nedenle suyun üzerinde balon gibi yüzdü. Eğer içinde ruh olsaydı şişmezdi. Denizi yarıp geçerdi.
Ve insan Hakkın nefhasının onuruyla yetinmeyip kendince nefsi istediği kadar nefesi yettiğince üflemeler ihdas etti. Bu da içini gaz ve hava ile doldurdu. Hem bu gaz hareket enerjisine dönüşmüyor, içinde basınç yapıyor. Rahat nefes almasına, düşünmesine engel oluyor.
Bugün dünya obezite sorunuyla boğuşuyor. Tam olarak farkına da varmıyor. Farkına vardığı şey de şişmanlık oluyor. Bunun için incelmeye çalışıyor. Ama asıl mesele şişme meselesidir. Binaenaleyh incelmek tek başına çare değildir. Bunun yanında incelik nahiflik gerekiyor. Nahif ince duygulu kimse demektir.
İnsanların gaz ve hava sorunu var bu sorunu “Gaz alarak” da gidermek mümkün değildir. Zira alınan gazın yerini başka bir gaz dolduruyor. Onun yerini ruh almıyor.
“İstediğim kadını parayla satın alabilirim” türünden kaba ve fahiş laflar eden meşhur bir inşaatçı müteahhit vardı. Şimdi lüks araçlarını satılığa çıkarmış. Adam bunları alırken ihtiyaçtan almamış hava atmak için almış. Ve o hava içinde gaz yapmış. Şimdi araçlarını satarak rahatlayacağını, ekonomik psikolojik, biyolojik, ontolojik,S etik, epistemolojik darboğazdan kurtulacağını sanıyor. Fakat gazdan kurtulma çaresini yazık ki yanlış yerde arıyor. Çünkü havadan, gazdan kurtulmanın çaresi ruh sahibi olmaktır. Özünü bilmektir. İncelik sahibi olmaktır.
Türkiye’de insanların ¾ ‘ü kilo sorunu yaşıyor. En az yarısı da şişmandır. Ama inanın şişme oranı bundan çok daha fazladır. Toplumun incelik oranı çok düşmüş. Magandacılık almış başını gidiyor. Bu da şişme soncundan başka bir şey değildir. İnsanlar kendilerini böyle ispat etmeye çalışıyor.
Dünyadaki hâkim anlayışın kendisi de şişmedir. Sanat, teknoloji, üretim her şey bu mantalite üzerinde gidiyor. Cep telefonları, arabalar ihtiyaçtan ziyade hava atmaya, gaz yapmaya endeksli üretiliyor. İnsanlar da havaya kapılıp bunları alıyor. Mutluluğun, ontolojik-varoluşsal sorunun böyle çözüleceğini sanıyorlar. Ama iş böyle olmuyor.
Devletler, toplumlar, bireyle herkes bu hava meselesinin bedelini ödüyor ödeyecek. Ta ki özünü özleyip onunla özdeşleşinceye kadar da bu böyle devam edecek…