Farklı olma fetişizmi
İnsan, toplumda hatta kendi gözünde nasıl kabul göreceği konusuna çok önem verir. Çoğu zaman bu konu kendisini bunaltır. Bulduğu çözümlerin hiç birisi de yaşadığı farkındalık sorununu çözmeye çare olmaz.
Evet, insan farkındalık sorunu yaşıyor. Fark edilmedikçe adeta var olmadığını düşünür. Bu manada insanlar ikiye ayrılır diyebiliriz,
Kendilerini fark ettirenler,
Kendilerini fark ettiremeyenler..
Kendilerini fark ettiremeyenler adeta yokturlar. Ne sözleri işitilir ne de onlardan söz edilir.
Bazı insanlar her şeyi farkındalık oluştursun diye kullanırlar. Siyasi, ekonomik, toplumsal güçlerini de bunun için seferber ederler.
Telefon kullanılacaksa daha kullanışlı daha sağlam olanı değil toplumda dikkat çekeni kullanırlar.
Elbise giyilecekse daha estetik daha sağlam daha şık olanı değil marka olanı seçerler.
Yemek yenilecekse altın tozuna bulanmış meşhur bir et lokantasını tercih ederler. Burada amaç lezzet ve doymak değil kendini farklı görme fetişizmidir.
Araba alınacaksa bunun rahat konforlu bir vasıta olanı seçmekle yetinmezler bir de gösterişli olmasına dikkat ederler.
Bu şekilde olumlu fark ortaya koyan kadına da “farika”(Mürselat:4) denir. Markanın bir ismi de “alamet-i farikadır.” Demek ki markada da asıl olan farklı olmaktır. İnsana kendini farklı olduğunu hissettirmektir.
Bazı âlimler bile ilginç bir şeyler söyleyerek farklı olmaya çalışır. Oysa Furkan sahibi olmak zaten farklı olmaktır.
Tarih boyunca durum böyle olmuştur. İnsan farklı olmayı, fark edilmeyi sever. Ama günümüzde ve vasat bir toplumda bu çok daha ileri bir boyuta varmıştır.
Evet, insan fark edilmeyi sever ve bu, son derece doğaldır, fıtri bir durumdur. Ama bunun neyle ve ne şekilde olacağı önemlidir. İşte bunun için ve bu nedenle Kur`an`ın bir ismi Furkan`dır. Kuran`da Furkan suresi vardır. Muttakilere “Furkan” verilir (Enfal:29). Zira Kur`an, “Fark eder” ve “fark ettirir.” İnsan Kur`an`ın nuruyla, ruhuyla fark eder, fark edilir. O zaman iş hakiki olur. Şık olur.
Bugün Müslümanların bir kısmı farkındalığı “fırka” anlayışıyla yapıyor. Çünkü farklılık eğer aşırıya giderse, gösterişle, ayrımcılıkla yapılırsa bu sefer toplumda fırkalar oluşur. Sınıflar, gruplar oluşur. Bu da toplumda hem kaliteyi düşürür, hem de bazılarını “ne oldum delisi” yapar. Görgüsüz yapar. Evet, muhafazakâr toplumda “kendimi fark ettireyim” derken görgüsüzlük yapanlar vardır.
Fark oluşturma tefrik etmek amacıyla değil güzel bir fark ortaya koymaya yönelik olmalıdır. Bugün iş bu noktayı geçmiştir. Toplum niye fırkalara bölünür bazıları kendilerini ucuz yollarla fark ettirme imkânına sahip olur bazıları da tüm imkânlardan mahrumdur.
Ucuz yollarla kendini fark ettirmenin maliyeti çok yüksektir. Ahlaki boyut bir tarafa ekonomik ve sosyal sorunlara yol açar. Erdemli farkındalığa, “Furkan sahibi” olmaya paha biçilemez. Üstelik bunun maliyeti yoktur. Ama ucuz yollarla kendilerini fark ettirenler pahalı araç kullanır bunun için milyonları heba eder. Bir kebapçıda olmayan ağız tatlarını kaçıracak paralar harcarlar. Makam sahibi lüks araç kullanır toplumda kendini ayrı bir fırka olarak ortaya koyar. Toplumdan kopar.
Ucuz yollarla “Fark edilme” maliyetini en başta onun sahipleri öder. Bu işler haddi aştığında adına ekonomik kriz derler şu derler bu derler ama düzeltme hareketi kaçınılmaz olur. Hak, “onu düzetti” (Şems:14) buyurur. Bu, bazılarını düz eder. Bu yolla fark oluşturmaya çalışanların imkânları gider toplumda düz, sıradan kimseler oluverirler. Öte taraftan mahrum, mazlum ve mustazaflar için bu bir düzeltme hareketidir. İlahi adalet böyle tecelli eder, bizden söylemesi…