Siyonist rejimin İran’a saldırması ile de patlak veren savaş en çok konuşulan gündem olsa da Gazze’de yaşanan dramlar artarak devam ediyor
Tüm haber portalları israil-İran savaşına odaklanmış durumda. Gazze’de olup bitenler artık kalın bir sis perdesinin ardından ancak görülebiliyor.
Eğer İran’la giriştiği savaşa odaklanan Siyonist rejimin Gazze’deki soykırıma ara verdiğini düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Çünkü daha bugün, yardım için gönderilen un çuvallarının üzerinde şehit edilen Gazzeli sivillerin görüntülerini izledik.
Tam da bundan daha acısını göremeyiz dediğimiz anda, çok daha acı bir manzara ile karşılaştık:
Gazze’de açlıktan ölmek üzere olan çocuklara yardım götürmek için yola çıkan bir grup Batılı aktivist, Mısır topraklarında baltalı bir grubun saldırısına uğruyor.
Düşünebiliyor musunuz?
Bütün hayatları boyunca İslam ve Müslümanlar onlara öcü gibi gösterildi. Kur’an-ı ve Sünneti bilmiyorlar. Ve bu insanlar tüm ön yargılarını yıkarak, sırtlarında un çuvalları, ellerinde bebek mamalarıyla, soykırıma uğrayan Müslüman bebeklerin yardımına koşuyor... Karşılarına çıkan şey ise: yardımın Müslüman bebelere ulaşmasına engel olmaya çalışan azgın ve vahşi Müslüman (!) bir güruh. Ve bu güruhun asıl hedefi, Gazze’ye ulaşmaya çalışan merhamet ve dayanışma duygusunun bizzat kendisi.
Cümleleri toparlamaya çalışıyorum, ancak yaşanan bu trajik komik olayı ifade etmekte bir türlü başarılı olamıyorum.
Bu saldırılar rastgele bir grubun kontrolsüz tepkisi değildir; bunlar, otoritenin gözetiminde, belki de onayıyla gerçekleşen organize bir müdahaledir.
Trajik olan şu:
Gazzeli bebeler bir kez daha yardıma ulaşmaktan mahrum kalacak, analar aç yavrularının inlemelerini izlerken kahrolmaya devam edecek.
Komik olan şu:
Yardım için koşanlar Hristiyan, engelleyenler ise nüfus kâğıdında “Müslüman” yazan baltacılar…
Hangi İslami değer, aç bir çocuğa bir bardak su verilmesini engellemeyi meşru kılar? Hangi vicdan, Gazze’deki soykırıma dikkat çekenleri hedef almayı "ulusal çıkar" sayar? Vicdanlı Hristiyanların bile sessiz kalamadığı bir zulme, hangi vicdan destek olmaya kalkar.
Aç Çocuklardan Korkan Bir Devlet
Uyuşturucu bağımlısı zalim ve vahşi olduğu bilinen bu saldırganlar, İslam'ın rahmet, adalet, mazluma el uzatma ilkelerini çiğnemekten coşkun bir zevk alıyorlar. Ama asıl sorumluluk, tabi ki bu baltacı tiyatrosunu sahneye koyan Mısır rejimindedir. Çünkü bu saldırılar, devletin bilgisi dışında değildir. Dahası, sessizlik bir onaydır. Bu onay, Müslümanları Batı’ya rezil eden bir eylemin fitilini ateşliyor.
Tabi ki Gazze için utanan ve hayıflanan asıl kitle yine Müslüman halklar arasındadır. Müslümanların Sevad-ul Azam dediğimiz ezici kitlesi Gazze için üzülür, yardım elini ulaştırmanın çarelerini arar. Her ne kadar Müslüman ülkelerin yöneticileri Gazze’deki mezalime karşı sessiz kalsa da, halk nezdinde durum böyledir.
İslam ümmeti, başkalarının yardımlarına bile düşmanlık eden bir zihniyetle temsil edilemez. Bu saldırı, sadece vicdana değil; İslam’ın özüne, değerlerine, onuruna ve Batı’daki İslam algısına da indirilmiş bir darbedir.
Gazze'ye giden yolları kesenler, aslında kendi insanlıklarını kaybetmiş zavallı mahluklardır. Mısır devleti, bu ayıbın altında ezilecektir. Çünkü tarih, aç bir çocuğun elinden ekmeğini alan baltacıları değil, o çocuk için yüreği yana yana ağlayan ve bu uğurda yollara dökülenleri yazacaktır.
Baltacılar için söyleyeceğimiz son cümlemiz şudur: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” (Hadis-i şerif)
Mesut Tunce