Hanefi Mezhebine Göre Hüküm
Hanefi mezhebine göre, vakit namazının farzı ile sünneti arasında ihtiyaç olmaksızın konuşmamak daha uygundur. Fıkıh alimlerinden İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr adlı eserinde (II, 19), bu durumun namazın huşusuna ve devamlılığına uygun olduğunu belirtir. Hanefilere göre, farz ile sünnet arasında konuşmak, namazın manevi atmosferini bozabilir ve gereksiz ise kaçınılması tercih edilir. Ancak, bir ihtiyaç ya da zorunluluk durumunda (örneğin, birine önemli bir bilgi iletmek veya acil bir durum) konuşmanın namazı bozmayacağı ifade edilir.
Şafiî Mezhebine Göre Hüküm
Şafiî mezhebine göre ise, vakit namazının farzı ile sünneti arasında konuşmak caizdir ve hatta sünnettir. Şafiî alimlerinden Remlî, Nihâyetü’l-Muhtâc adlı eserinde (I, 551-552), farz namazdan sonra secde yerini değiştirmenin veya yer değiştirilmediği takdirde farz ile sünnet arasına konuşma ile bir ayrım koymanın sünnet olduğunu belirtir. Bu görüş, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) farz ile sünnet arasında konuşmayı tavsiye ettiği hadislerine dayanır. Şafiî mezhebine göre, bu konuşma, namazın bölümlerini birbirinden ayırmak için bir fasıla (ara) oluşturur ve sünnetin bağımsızlığını vurgular.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Uygulaması
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) vakit namazının farzı ile sünneti arasında konuşmayı tavsiye etmesi, Şafiî mezhebinin bu konudaki görüşünü destekler. Hadis kaynaklarında, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) namaz sonrası sahabelerle kısa konuşmalar yaptığı ve bu sırada sünnet namazına geçmeden önce bir ayrım oluşturduğu rivayet edilir. Bu uygulama, Şafiî mezhebinin farz ile sünnet arasında konuşmayı sünnet saymasının temel dayanağıdır.





