Kızılay’daki meşhur tabelaya asılarak fotoğraf çektirme furyası, Sivas gibi Anadolu kentlerine de yayıldı.. Sosyal medyada paylaşılan görüntüler kimlik, değer ve aidiyet tartışmalarını yeniden gündeme getiriyor.

Yıllarca Türkiye’de seküler çevreler, muhafazakâr gençliği bilimsel ilerlemenin ve kültürel gelişimin önünde bir engel gibi sundu. Ancak bugün tabelalara tırmanarak görünür olmaya çalışan gençlerin çoğu, sözde “modern” kentlerde yetişmiş, sosyal medya çağının çocukları.

Seküler çevreler, bu kez kendi mahreçlerinden çıkan kuşağa ne diyecek?

İddia edilen “çağdaş nesil”, algoritmaların esiri olmuş; kültür üretmeyen, tüketen ve yalnızca “görünmek” isteyen bir zihin yapısıyla karşımızda duruyor.

Bu noktada ortaya çıkan ironi, aslında toplumsal bir boşluğa işaret ediyor. Her yapı gençliğin özünü bir nevi ıskaladı. Değer, ahlak, disiplin, üretim ve entelektüel çaba yerine, kolay beğeni, hızlı şöhret ve anlık haz ön plana çıktı.

Z kuşağının büyük bir bölümü artık bilimsel başarı ya da kültürel üretimle değil, sosyal medya görünürlüğüyle tanımlanmak istiyor.

Sosyal medya, görünürlüğü değerle eşitleyen yeni bir kültürel norm oluşturdu. Bu norm, bireyin içsel değerinden çok, dışsal etkileşimini önceleyen bir kimlik anlayışını besliyor.

Öte yandan, eğitim sisteminin niteliksel çöküşü, gençlerin anlamlı başarı deneyimlerinden uzaklaşmasına neden oluyor. Okullar rekabetçi ama anlamdan yoksun; öğretim var, ilham yok. Kültürel alanlar ise büyük ölçüde ya ticarileşmiş ya da politik kamplaşmalarla daralmış durumda...

Bu ortamda sosyal medya, hem kaçış hem de kimlik inşa alanı haline geliyor. Algoritmalar, ilgi çekici olanı ödüllendiriyor; bu da “tabela akımı” gibi davranışları tetikliyor.

Bugün gençlerin tabelalara tırmanarak görünür olmaya çalışması; , sistemsel bir arızanın tezahürü olarak değerlendiriliyor. Kimliksizliğin, amaçsızlığın, inançsızlığın ve aidiyetsizliğin dijital bir maskeyle normalleştirildiği bu düzende, “eğlence” diye tanımlanan şeyin aslında varoluşsal bir çırpınış olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Muhabir: Mehmet Yaman