1980’lerin başında Ürdün Nehri’nin kısmen yönünün değiştirilmesiyle tatlı su girişi azaldı, buharlaşma baskın hale geldi ve üst tabakadaki tuzluluk alt tabakaya yaklaştı. Katmanlar karışmaya başladı ve göl holomiktik (yıllık olarak tamamen karışan) bir yapıya dönüştü.

Bugün gölde yine katmanlaşma oluyor, ancak sadece yaklaşık sekiz ay boyunca, sıcak dönemde.

2019’da Meiburg ve ekibi, yaz aylarında olağan dışı bir süreç gözlemledi: Halit kristallerinin (“tuz karı”) çökelmesi.

Halit (kaya tuzu), tuzluluk suyun çözebileceğinden fazla olduğunda, genellikle kışın derin, soğuk tabakalarda çökelir. Ancak yazın, buharlaşma üst tabakadaki tuzluluğu artırırken, sıcak su tuzu çözmeye devam etti.

Bu, çifte difüzyon adı verilen bir durumu yarattı: Yüzeye yakın daha sıcak ve tuzlu su parçaları soğuyup batarken, derindeki daha soğuk su kütleleri ısınıp yükseldi. Yoğun üst tabaka daha fazla soğuduğunda tuz kristalleri çökmeye başladı ve “tuz karı” görüldü.

Buharlaşma, sıcaklık dalgalanmaları, yoğunluk değişimleri, iç akıntılar ve yüzey dalgaları birlikte çalışarak farklı şekillerde tuz oluşumlarına yol açıyor. Araştırmacılar, Lut Gölü’nde bu süreçlerin kış aylarında en yoğun olduğunu belirtiyor.

Bu yıl boyu süren “tuz karı” süreci, Akdeniz’de 5,96 – 5,33 milyon yıl önce yaşanan Messiniyen Tuzluluk Krizi sırasında oluşan tuz devlerinin kökenini açıklamaya da yardımcı olabilir.

O dönemde Cebelitarık Boğazı kapanmış, Atlantik’ten su girişi kesilmiş ve Akdeniz’in seviyesi 2–3 mil (3–5 km) düşmüş, Lut Gölü’ndekine benzer koşullar oluşmuştu. Daha sonra boğaz yeniden açıldığında deniz Atlantik sularıyla dolmuştu.

Araştırmacılar, deniz tabanındaki kaynakların ve tuzluluk akışlarının da tuz kubbeleri ve tuz bacaları gibi ilginç oluşumlara katkıda bulunduğunu söylüyor.

Muhabir: Hamza Durmaz