İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi doğrultusunda İstanbul nöbetçi sulh ceza hakimliği, siyonist terör rejiminin sözde Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun da aralarında bulunduğu 37 şüpheli hakkında, Gazze'de sistematik şekilde gerçekleştirdikleri eylemler ile Küresel Sumud Filosu'na yönelik eylemleri nedeniyle "insanlığa karşı suçlar" ve "soykırım" suçlarından tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, siyonist terör rejiminin bugüne kadar Gazze'de sistematik bir şekilde gerçekleştirdiği soykırım ve insanlığa karşı suçlar neticesinde, aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu binlerce insanın hayatını kaybettiği, yine binlerce insanın yaralandığı ve yerleşim yerlerinin kullanılamaz hale geldiği belirtildi.

Hind Receb adlı 6 yaşındaki kız çocuğunun 29 Ocak 2024'te siyonist terör rejimi askerleri tarafından 335 kurşunla katledildiği anımsatılan açıklamada, "7 Ekim 2023 tarihinden bugüne dek belirtilen eylemlerin her geçen gün artarak devam ettiği, 17 Ekim 2023'te el-Ehli Baptist Hastanesi'ne yapılan saldırı sonucunda hastanede bulunan 500 kişinin hayatını kaybettiği, 29 Şubat 2024 günü israil askerleri tarafından tıbbi ekipmanların bilinçli olarak tahrip edildiği, 21 Mart 2025 tarihinde Türk Filistin Dostluk Hastanesi'nin bombalandığı, yine benzer şekilde birçok sağlık kuruluşuna saldırı gerçekleştirildiği, ayrıca Gazze'nin abluka altına alındığı ve mağdurların insani yardıma erişiminin engellendiği" aktarıldı.

Açıklamada, bu durumun dünya kamuoyunda geniş çaplı yer bulduğu ve bölgeye insani yardım ulaştırmak amacıyla Küresel Sumud Filosu'nda yer alan aktivistlerin deniz ulaşım araçlarıyla Gazze'ye doğru yol aldıkları ancak bu filoya da siyonist terör rejimi donanması tarafından uluslararası sularda saldırı gerçekleştirildiği hatırlatıldı. Bu saldırı neticesinde alıkonan mağdurlarla ilgili Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ndeki düzenlemeler, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 15. maddesindeki yetki kuralları ve Türk Ceza Kanunu'nun 12. ve 13. maddelerindeki görev kuralları çerçevesinde "eziyet", "nitelikli yağma", "mala zarar verme", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması" suçları kapsamında resen soruşturma başlatıldığı anımsatıldı.

Siyonist terör rejimi tarafından alıkonulan mağdurların 4, 7, 9 ve 10 Ekim tarihlerinde hava yoluyla Türkiye'ye gönderildiği belirtilen açıklamada, mağdurların İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nda adli ve psikolojik muayeneden geçirildiği ve adli muayene raporlarının Başsavcılığa gönderildiği bildirildi.

Açıklamada, "Cumhuriyet Başsavcılığımızca şahısların mağdur ve müşteki sıfatıyla beyanlarına başvurulmuş, yürütülen soruşturma işlemleri sırasında maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve olayda cezai sorumluluğu bulunan şahısların tespiti amacıyla İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığına müzekkereler yazılmıştır." ifadelerine yer verildi.

Soruşturma sürecinde Küresel Sumud Filosu mağdurlarının vekilleri aracılığıyla yaşanan süreçle alakalı Başsavcılığa dilekçeler ibraz ettikleri, İstanbul 2 No'lu Barosu Başkanlığının da bugün Başsavcılığa ihbar mahiyetinde suç duyurusu dilekçesi sunduğu bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Elde edilen deliller ışığında, israil Devleti yetkililerinin Gazze'de sistematik bir şekilde gerçekleştirilen 'insanlığa karşı suçlar' ve 'soykırım' eylemleri yönünden ve Küresel Sumud Filosu'na yönelik gerçekleştirilen eylemler yönünden cezai sorumluluklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Şüphelilerin halihazırda ülkemizde bulunmamaları sebebiyle yakalanamadıklarının tespit edilmesi, 7 Kasım 2025'te Cumhuriyet Başsavcılığımızın talebi üzerine İstanbul nöbetçi sulh ceza hakimliğince aralarında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ve İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanı David Saar Salama'nın da aralarında bulunduğu 37 şüpheli hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 77. maddesinde düzenlenen 'insanlığa karşı suçlar' ve Türk Ceza Kanunu'nun 76. maddesinde düzenlenen 'soykırım' suçlarından tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlenmiştir. Soruşturma titizlikle ve çok yönlü olarak devam etmektedir."

HÜDA PAR’lı Mahmut Şahin: “Çifte vatandaşlık yasası da bir an önce Meclis’ten geçmelidir”

Konuya ilişkin Gazetemize değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi ve İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkan Yardımcısı Mahmut Şahin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmayı “hukuk ve insanlık adına tarihi bir adım” olarak nitelendirdi.

Şahin yaptığı açıklamada, soruşturmanın sonuç verebilmesi için titizlikle ve çok yönlü yürütülmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu adımı hukuk ve insanlık adına tarihi bir adımdır. Bu adımın sonuca ulaşması açısından soruşturmanın titizlikle yürütülmesi ve çok yönlü olarak bu soruşturmanın devam etmesi gerekmektedir. HÜDA PAR Hukuk İşleri Başkanlığı olarak biz bu soruşturmayı titizlikle yakından takip edeceğiz, özellikle bahsedilen suçlardan dolayı toplam 37 kişinin yargılanması noktasında bu soruşturmanın takipçisi olacağız.”

Mahmut Şahin, açıklamasında ayrıca HÜDA PAR’ın 2023 yılı Aralık ayında Meclis’e sunduğu “çifte vatandaşlar yasası” teklifini hatırlatarak, kamuoyunun bu konuda ciddi bir beklenti içinde olduğunu vurguladı.

Şahin, “Bu önemli adımla birlikte Türkiye kamuoyunun beklentisi, HÜDA PAR’ın 2023 aralık ayında Meclis’e sunmuş olduğu, ‘çifte vatandaşlar yasası’ olarak bilinen hem Türkiye hem de israil vatandaşı olan ve israile gidip soykırım suçuna karışmış olan vatandaşların tespit edilmesi, cezalandırılması ve vatandaşlıktan çıkarılması ile mal varlıklarının tasfiyesi ve Aile ve Gençlik Fonu’na devredilmesi yönündeki tasarının bir an önce yasalaşmasıdır. Kamuoyunun bu yönde ciddi bir beklentisi var.” İfadelerini kullandı.

“Türkiye insanlık ve hukuk adına çok önemli bir adım atmış olacak”

Şahin, Başsavcılığın adımı ile Meclis’in yasayı kabul etmesi halinde Türkiye’nin tarihi bir sürece imza atacağını ifade ederek:

“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının atmış olduğu adımla birlikte eğer Meclis de bu çifte vatandaşlar yasasını çıkarırsa hakikaten Türkiye insanlık ve hukuk adına çok önemli bir adım atmış olacak. Hem Netanyahu ve şürekâsı rahat hareket edemeyecek hem de Türkiye içinde israil adına lobicilik yapan veya Türkiye vatandaşı olup israile gidip askerlik yapanların rahat hareket edemeyeceği, yaptıkları eylemlerin cezasız kalmayacağı anlamını taşıyacaktır.” dedi.

“Kamuoyu yasalaşmayı bekliyor”

Şahin, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“Dolayısıyla kamuoyu HÜDA PAR’ın Meclis’e sunmuş olduğu çifte vatandaşlık yasasının bir an önce Meclis gündemine gelerek yasalaşmasını beklemektedir.”

HAMAS: Türkiye’nin kararını takdir ediyoruz, diğer ülkeler de adım atmalı

Kararın ardından Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS’tan yapılan açıklamada, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi doğrultusunda işgalci israil hükümetinin savaş suçlusu Başbakanı Netanyahu'nun yanı sıra eski ve mevcut terörist savaş bakanları Yoav Gallant ve Yisrael Katz'ın da aralarında bulunduğu 36 siyonist yetkili hakkında tutuklama emri çıkarmasını takdir ediyoruz." ifadesi kullanıldı.

Bu adımın, Türkiye halkının ve liderliğinin adalet ve insan hakları konusundaki tutumunu yansıttığı belirtilen açıklamada, aynı zamanda siyonist terör rejimi tarafından soykırıma maruz kalan Filistin halkıyla dayanışmasını teyit ettiği aktarıldı.

Diğer ülkelere de soykırımcı liderler hakkında yakalama kararı çıkarma ve onların insanlığa karşı işledikleri suçlardan dolayı hesap vermeleri için çalışma çağrısı yapıldı.

Muhabir: AHMET URAL