Dünya genelinde doğurganlık hızla düşerken, en dramatik tabloyu yaşayan ülke Güney Kore oldu. Nüfus artışı tamamen duran ve “doğurganlığını kaybetmek üzere olan ilk ülke” olarak tanımlanan Güney Kore, kendi uzmanlarının ifadesiyle “yok oluş sürecine” doğru ilerliyor. Ancak Türkiye’deki tablo da Güney Kore’den çok farklı değil; hatta bazı göstergelerde daha hızlı bir gerileme dikkat çekiyor.
Son 25 yılda her yıl ortalama 1 milyon 350 bin bebeğin dünyaya geldiği Türkiye’de doğum sayıları son iki yıldır 950 bin seviyesine kadar düştü. Bu sert kırılma, demografi uzmanlarına göre “görmezden gelinemeyecek bir çöküşün” işaretçisi. Hesaplamalara göre bu düşüş devam ederse Türkiye’nin nüfusu 2050’ye gelindiğinde 54 milyona kadar gerileyebilir. Bu yalnızca bir azalma değil, aynı zamanda ülkenin sosyal ve ekonomik yapısının baştan sona değişmesi anlamına geliyor.
Türkiye hızla yaşlanıyor. Doğurganlık azalırken yaşlı nüfus yükseliyor; uzmanlar, mevcut eğilim devam ederse 2050’de ortalama yaşın 54’e çıkacağını ve nüfus piramidinin tamamen tersine döneceğini belirtiyor. Bu dönüşüm gençlerin omuzlarındaki ekonomik yükü “taşınamaz bir seviyeye” yükseltecek.
Nüfus Azaldıkça İlk Yok Olacak Meslekler
1. Öğretmenlik
Bir zamanlar ilkokullarda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 50 iken bugün 30’a kadar gerilemiş durumda. Uzmanlar 10 yıl içinde bu sayının 18’e düşmesini bekliyor. Azalan çocuk nüfusu, eğitim sektörünün yeniden şekillenmesine yol açacak.
2. Ebelik ve Doğum Hemşireliği
Doğum oranındaki düşüş doğumevlerini küçültüyor. Güney Kore’de birçok hastane doğum servisini kapattı. Türkiye’de de benzer bir risk giderek büyüyor; doğum personelinin iş hacmi yarı yarıya düşebilir.
3. Çocuk Gelişim Uzmanları ve Okul Öncesi Eğitimcileri
Kreşler kapanıyor, anaokulları küçülüyor, özel sektör birleşmelere gidiyor. Mezun sayısı artarken çocuk sayısı hızla azaldığı için bu alanda “fazlalık” oluşması bekleniyor.





