Georgetown Üniversitesi’nin Güvenlik ve Yeni Teknoloji Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Çin’de yapay zekâ ile ilgili savunma ihalelerini kazananların %85’inden fazlası geleneksel askeri kurumlar değil, sivil üniversiteler ve özel teknoloji şirketleri. Üstelik bunların çoğu görece yeni kurulmuş ve ABD yaptırımlarına tabi olmayan kuruluşlar. Verilere göre Çin ordusu, son yıllarda devletin sahip olduğu savunma müteahhitleri ve bağlı araştırma enstitüleri ağının ötesine geçerek, yüzlerce özel şirket ve sivil üniversiteden yararlanıyor. Bu çaba, yapay zekânın operasyonlara ve silah sistemlerine entegre edilmesini hızlandırmayı amaçlıyor.
En dikkat çekici örneklerden biri, 2023’ten bu yana çok sayıda savunma sözleşmesi kazanan Şanghay Jiaotong Üniversitesi. Projeler arasında uyarlanabilir silah sistemleri, su altı dronları ve hızlı hareket eden hedefleri takip eden yapay zekâ sistemleri bulunuyor.
Başlıca katkı sağlayanlardan biri, ses tabanlı yapay zekâda uzmanlaşmış iFlytek Digital; bir diğeri ise insansız hava araçları üreten Sichuan Tengden Sci-Tech Innovation şirketi.
Bu sivil ve askeri yetkinliklerin bütünleşmesi, Çin’e, özel sektör ile savunma kurumları arasındaki işbirliğinin daha sınırlı olduğu ABD’ye kıyasla stratejik bir avantaj sağlıyor.
Skynews'in haberine göre Çin’in bu yaklaşımı, ABD’li politika yapıcılar için ciddi sorular doğuruyor; özellikle yaptırımların genişletilip genişletilmemesi veya teknoloji rekabetini korurken işbirliğinin mümkün olup olmadığı konusunda.
Çin’in Avantajı, ABD’nin Sınırlılıkları
Hem ABD hem de Çin orduları üniversitelerin ve özel sektörün bilgi birikiminden yararlanmak istese de veriler, Çin’in bu konuda çok daha sistematik davrandığını gösteriyor.
Güvenlik analistleri, bunun Çin’e yapay zekâyı ulusal savunmaya entegre etme konusunda potansiyel bir üstünlük sağladığını düşünüyor. Bu durum, ABD’nin Çin’in ordusuna üstünlük sağlayabilecek teknolojiler geliştirmesini engelleme çabalarını da zorlaştırıyor.
Georgetown’daki Güvenlik ve Yeni Teknoloji Merkezi’nde kıdemli araştırmacı Cole McFaul, “Bu verilerden sadece bir kısmına bakıldığında bile Çin’in girişimlerinin büyüklüğü dikkat çekici. Bu kadar geniş çaplı teknoloji, bizim Çin’in askeri modernleşmesini engelleme kapasitemizin sınırlı olduğunu gösteriyor,” dedi.
Çin Ordusunun Yapay Zekâ Hevesi
Çin ordusu, dün Pekin’de düzenlenen askeri geçitte yapay zekâya verdiği önemi gösterdi. Geçitte bilgi savaşı birimleri ve insansız savaş sistemleri sergilendi. Rusya lideri Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un da izleyiciler arasındaydı.
Gösteride saldırı dronları, insansız deniz araçları ve robot köpekler yer aldı. Araştırmacılara göre bunlar, yapay zekâ ile yürütülen gelecekteki savaşlarda kritik öneme sahip olacak araçlar.
Sivil-asker entegrasyonunu güçlendirmek için Çin, savunma ihalelerinin bir kısmını kamuya açık hale getiriyor. Bu, ABD ve birçok diğer ülkenin gizli tuttuğu hassas sistemleri dahi kapsıyor.
Özel Şirketler ve Üniversiteler
Çin ordusunun 2023 ve 2024 yıllarında yayımladığı yaklaşık 3.000 yapay zekâyla ilgili ihale ilanını inceleyen CSET, birden fazla sözleşme kazanan 300’den fazla şirket belirledi.
Bu şirketlerin %85’inden fazlası, geleneksel olarak Çin’in savunma sanayisinin parçası sayılmayan özel şirketler ve sivil üniversitelerden oluşuyor. Üstelik bunların çoğu ABD yaptırımlarına tabi değil.
Özel şirketlerin çoğu 2010’dan sonra kurulmuş genç firmalar. Bunlardan en büyüğü, yapay zekâ tabanlı ses tanıma şirketi iFlytek’in bir kolu olan iFlytek Digital. ABD, ana şirketi 2019’da dini azınlıkların gözetiminde devletle işbirliği yaptığı gerekçesiyle kara listeye almıştı. Ancak iFlytek Digital ayrı bir tüzel kişilik olduğu için yaptırımların dışında kalıyor. Bu şirketin son dönemde imzaladığı 20’ye yakın sözleşmenin çoğu veri işleme ve analizine yönelikti.
Çin ordusu hâlâ insansız hava araçlarının geliştirilmesinde devlete ait savunma devlerine bağımlı olsa da, sözleşme verileri özel şirketlerin bu alanda hızla ilerlediğini gösteriyor.
“Denizcilik Ölüm Ağı” Projesi
Bu konsepti, Çin’in orta kesimindeki Wuhan kentinde bulunan bir ulusal laboratuvar ve devlet savunma enstitüsündeki mühendislerle birlikte Jiaotong Üniversitesi Elektronik Bilgi ve Elektrik Mühendisliği Fakültesi araştırmacıları geliştirdi ve test etti.
Araştırmacılar, yayımladıkları makalede, fikrin ABD tarafından geliştirilen “karar merkezli savaş” teorisine dayandığını belirtti. Bu teori, düşmanı sürekli dengesiz tutmak için hızlı ve etkili kararlar almayı amaçlıyor.
Araştırmacılar, radar, sonar ve diğer bilgi kaynaklarından elde edilen verilerle bir deniz muharebe alanı modeli oluşturmak için uyarlanabilir algoritmalar kullanmayı, ardından bu modeli füze sistemleri ve insansız hava araçları (İHA) gibi askeri unsurları koordine etmek için kullanmayı tarif etti. Bu koordinasyon, muharebe sahasındaki değişikliklere göre sürekli güncelleniyor.
Fikirlerini test etmek için, araştırmacılar düşman füze saldırısını simüle etti. “Yüksek yoğunluklu” bir senaryoda, yani 31 düşman hedefi olduğunda, sistem ortalama 2,26 saniye içinde onlarca drondan oluşan ölüm ağları oluşturdu.
Sistem, komutanlara birden fazla seçenek sunabiliyor; ancak aynı zamanda en uygun seçeneği otomatik olarak uygulayacak şekilde de yapılandırılabiliyor.
Bu sistemi hayata geçirmek için Çin ordusuyla sözleşme imzalamasından bir hafta sonra, Şanghay Jiaotong Üniversitesi destekleyici bir veri tabanı geliştirmek üzere ikinci bir ihale daha kazandı. Bu, üniversitenin 2023 başından beri imzaladığı yedinci yapay zekâ bağlantılı savunma sözleşmesi oldu. Üniversitenin 2024 sonuna kadar yedi yeni sözleşme daha alması bekleniyor.
Denizcilik Ölüm Ağı projesinin yanı sıra üniversite, ordunun hızlı hareket eden hedefleri çok katmanlı yapay zekâ modelleriyle izlemesine, su altı dronlarını hızlıca tasarlamasına ve drone sürülerinin radyo frekanslarındaki değişikliklere daha duyarlı hale getirilmesine de yardımcı olmakla görevlendirildi.
CSET araştırmacısı Sam Bresnick’e göre, Çin ordusunun Jiaotong gibi tedarikçilerden yararlanması, ABD hükümetini zorlu tercihlerle karşı karşıya bırakıyor.
Bresnick, Washington’un rekabet gücünü korumak için gerekli yatırımları belirlemesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, çok daha fazla Çinli kurum ve şirkete yaptırım uygulama ya da işbirliğini mümkün olduğunca sürdürme arasında bir karar vermesi gerektiğini ekledi.





