Gazze’de, spor tesisleri bombalanıp, Filistinli futbolcular hedef alınırken FIFA’nın herhangi bir yaptırım uygulamamakla kalmayıp, bu yıkımın siyasi ve mali destekçilerinden biri olan ABD Başkanı Donald Trump’ı “Barış Ödülü” ile onurlandırması, küresel spor düzeninin tarafsızlık iddiasını tamamen çökerterek FIFA, UEFA ve Eurovision gibi kuruluşların yıllardır Siyonistleri aklayan, ekonomik ve siyasi çıkar ağlarıyla beslenen bir mekanizmaya dönüştüğünü bir kez daha ortaya koydu. Rusya’yı işgal nedeniyle günler içinde men eden bu kurumların, uluslararası raporların “soykırım” olarak tanımladığı saldırıların finansörü Trump’ı ödüllendirirken siyonistlere dokunmaması, spor ve kültür dünyasında bilinçli bir tercihin hüküm sürdüğünü kanıtlıyor.

2026 Dünya Kupası kura çekimi için Washington’daki Kennedy Center’da düzenlenen törende FIFA Başkanı Gianni Infantino, “FIFA Barış Ödülü”nü ilk kez Gazze’deki saldırıları finanse eden ABD Başkanı Donald Trump’a verdi.

Infantino, Trump’ın “görev süresinin ilk yılında bazı çatışmaların sonlandırılmasında kilit rol oynadığını” savunarak ödülün “dünya barışına katkıları” nedeniyle verildiğini öne sürdü.

Trump ise Kongo Demokratik Cumhuriyeti–Ruanda savaşı ve Hindistan–Pakistan gerilimine atıf yaparak, “Milyonlarca hayatın kurtulmasını sağladık. Bu ödül büyük bir onur.” dedi.

Söz konusu şov, Gazze’de devam eden ağır insani felaket ve Trump’ın son günlerde göçmenleri aşağılayan söylemleri ve Müslüman çoğunluklu ülkelere yönelik giriş yasakları gibi politikaları nedeniyle, “gerçeklikten kopuk siyasi propaganda” şeklinde sert eleştiriler aldı.

FIFA ve UEFA’nın Siyonistlere Sessizliği: “Sporun Değil Siyonistlerin Temsilcisiler”

FIFA ve UEFA, uluslararası kurumlar tarafından yayımlanan soykırım raporlarına rağmen siyonist terör rejimini müsabakalardan ihraç etmeyerek ciddi tepki çekmişti.

Rusya ve Belarus, Ukrayna işgali nedeniyle tüm turnuvalardan uzaklaştırılırken; Gazze’de binlerce sivilin öldürüldüğü, altyapının sistematik biçimde yok edildiği saldırılar sürmesine rağmen Siyonistlere hiçbir yaptırım uygulanmadı.

Uluslararası spor hukukçularının aktardığına göre siyonist terör rejimi sporcularının önemli bir kısmı ordunun aktif personeli. Bazı sözde sporcular Gazze’nin “yıkılması” çağrısı yapıyor, kulüpler ve federasyonlar işgal güçlerine açık destek veriyor,

İşgal altındaki Filistin toprakları, siyonist terör rejimi kulüpleri tarafından kendi sahası gibi kullanılıyor, Filistinlilerin zorla sürgün edildiği yerlerde yasadışı yerleşimlerde spor tesisleri çalıştırılıyor.

Bu uygulamalar uluslararası hukuk açısından açık ihlaller niteliğinde. Uzmanlar, işgal altındaki yerleşimlerde faaliyet gösteren kulüplerde oynayan yerleşimci sporcuların varlığını dahi “savaş suçu kapsamına girebilir” diye değerlendiriyor.

Gazze’de futbol sahaları, spor tesisleri ve kulüp binaları hava saldırılarıyla tamamen yıkılmış durumda.

Filistinli Futbolcular Öldürüldü, UEFA Faili Anmadı

Eylül ayında Filistinli futbolcu Muhammed es-Satri, insani yardım beklerken siyonist terör rejiminin güçlerinin açtığı ateşle şehit edildi. “Filistinli Pele” olarak bilinen eski milli futbolcu Süleyman Al-Obaid de saldırılarda şehit edildi.

UEFA, yayımladığı taziye mesajında saldırıyı gerçekleştiren siyonist terör rejiminin adını anmadan yalnızca, “En karanlık zamanlarda bile sayısız çocuğa umut veren bir yetenekti” ifadelerini kullandı.

Bu tepki çekici tutuma karşı Müslüman futbolcu Mohamed Salah da, “Bize nasıl, nerede ve neden öldüğünü anlatabilir misiniz?” diyerek UEFA’ya tepki gösterdi.

Rusya’yı 4 Günde Men Eden FIFA, Siyonist Rejime ‘Üç Maymun’ Oynuyor

Sporun çatı kurumlarının çifte standardı, Ukrayna işgali sonrası sergiledikleri hızla daha da görünür oldu. UEFA, Rusya’nın saldırısının ikinci gününde Moskova’yı sert ifadelerle kınadı.

FIFA, aynı gün Rusya bayrağı ve marşını yasakladı. Dördüncü günde Rus kulüpleri ve milli takımlar tamamen men edildi.

O tarihten bu yana Ruslar hiçbir uluslararası maça çıkamıyor. Ancak aynı kuruluşlar

Gazze’de binlerce sivilin öldürülmesine, Filistinli sporcuların hedef alınmasına, spor altyapısının yok edilmesine, yerleşimci kulüplerin yasa dışı faaliyetlerine rağmen siyonist terör rejimi konusunda hiçbir adım atmadı.

Filistin Futbol Federasyonu’nun “israilin turnuvalardan men edilmesi” başvurusuna FIFA’nın aylarca cevap bile vermemesi, tepkileri daha da büyüttü. Spor hukukçularına göre bu tutum açık bir ikiyüzlülük ve çifte standart örneği.

Eurovision, FIFA ve UEFA Neden Siyonistleri Men Etmiyor?

Rusya, Ukrayna işgali nedeniyle hem Eurovision’dan hem FIFA ve UEFA organizasyonlarından hızla ihraç edilirken; Gazze’de sivillerin sistematik biçimde öldürüldüğü, altyapı ve kültürel yapının yok edildiği saldırılar karşısında siyonist terör rejimine hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Uzmanlara göre bunun nedeni yalnızca siyasi baskı değil. Spor ve kültür dünyasının ekonomi ağları, sponsor yapıları ve kurumsal çıkar mekanizmaları Siyonistlerle ile derin bağlara sahip.

Örneğin Avrupa Yayın Birliği (EBU), Rusya’yı Ukrayna işgalinden 24 saat içinde Eurovision’dan ihraç etmişti. Karar, “Avrupa sanatı savaş suçlarına ortak olamaz” söylemiyle duyurulmuştu. Ancak diğer ülkelerin ’israili men etmezseniz çekiliriz’ tehdidine rağmen Siyonistlere karşı adım atmadı.

Çünkü birçok Avrupa devlet televizyonunun yatırımcıları ve EBU’yu fonlayan kurumlar arasında

ABD ve siyonist terör rejiminin savunma şirketleriyle iş birliği olan holdingler, teknoloji devlerine yatırım yapan fonlar, NATO ülkeleriyle bağlantılı medya grupları bulunuyor. Eurosong ekonomisi yıllık yüz milyonlarca dolarlık bir endüstri; siyasal çıkarlar burada doğrudan etkili.

FIFA’da da durum benzer. Ana sponsorları ve finansman ortakları arasında Coca-Cola, Adidas

McDonald’s, Visa, Hyundai, Budweiser GİBİ çeşitli ABD merkezli finans fonları bulunuyor.

Bu şirketlerin yatırımcı tabanı incelendiğinde ABD savunma sanayisine yatırım yapan kurumsal fonlar, siyonist terör rejimine teknoloji ve mühimmat sağlayan çok uluslu şirketlerle ortaklıklar, büyük bankalar üzerinden Tel Aviv borsasına akış yapan sermaye yapıları öne çıkıyor.

Hem Eurovision hem UEFA hem FIFA’nın en büyük ekonomik paydaşları ABD merkezli fonlar,İngiltere, Almanya, Fransa finans grupları, silah ve teknoloji devlerine yatırım yapan sermaye blokları olarak öne çıkıyor.

Bu nedenle uzmanlar “Spor ve kültür dünyası, ekonomik olarak israil ve ABD’nin etki alanında. Bu kuruluşlar siyasi tarafsızlık değil, ekonomik bağımlılık üzerinden karar veriyor.” diye yorumluyor.

Muhabir: Yakup Yüksek