Siyonist terör rejiminin sözde meclisi Knesset, pazartesi akşamı yapılan oturumda Filistinli esirlerin idam edilmesine izin veren yasa tasarısını ilk oylamada kabul etti.
israil Yayın Kurumu’nun (KAN) bildirdiğine göre, 120 sandalyeli Knesset’te yapılan oylamada tasarı 39 “evet” oyuna karşı 16 “hayır” oyu ile onaylandı.
Oturum sırasında Arap Milletvekili Eymen Ude ile aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir arasında sert bir tartışma yaşandı.
Söz konusu yasa teklifi, Ben-Gvir’in liderliğini yaptığı aşırı sağcı “Otzma Yehudit” (Yahudi Gücü) Partisi tarafından sunulmuştu.
Knesset’in Ulusal Güvenlik Komisyonu, geçtiğimiz hafta bu yasa tasarısının genel kurula sevk edilmesine onay vermişti.
Oylamadan önce konuşan israilli Esir ve Kayıplar Koordinatörü Gal Hirsch, soykırımcı Başbakan Binyamin Netanyahu’nun tasarıyı desteklediğini söyledi. Hirsch, “Hamas’la mevcut durumda bu yasa, terörle mücadele ve rehinelerin kurtarılması için kullanılabilecek bir araçtır” ifadelerini kullandı.
Tasarıya göre, “kasıtlı olarak bir israillinin ölümüne neden olan ve bu eylemi ırkçı ya da israile zarar verme saikiyle işleyen” kişiler idam cezasıyla yargılanabilecek. Ayrıca, hakkında idam cezası verilmiş kişilerin cezalarının hafifletilmesi de yasaklanıyor.
Knesset’in oturumunun başlamasından iki hafta önce Ben-Gvir, “Eğer bu yasa üç hafta içinde oylamaya sunulmazsa partim hükümet koalisyonuna destek vermeyecek” tehdidinde bulunmuştu.
Oylama sonrası X hesabından açıklama yapan Ben-Gvir, “Otzma Yehudit tarih yazıyor. Söz verdik ve yerine getirdik. Teröristlere idam cezası yasası ilk okumada geçti” dedi.
Ben-Gvir uzun süredir, hapishanelerinde tutulan Filistinli esirlerin idam edilmesini sağlayacak bir yasanın çıkarılması için çağrıda bulunuyor. Göreve geldiğinden bu yana, Filistinli esirlerin cezaevi koşullarını daha da sertleştirmiş; haklarını kısıtlayan, kötü muameleyi artıran uygulamalara imza atmıştı.
HAMAS: İdam yasası, siyonist rejimin faşist ve ırkçı politikasının devamıdır
Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS, Knesset'in Filistinli esirlerin idam edilmesini öngören yasa tasarısını ilk okumada onaylamasına sert tepki gösterdi. Hareket, bu adımı "siyonist rejimin ırkçı ve suç dolu politikasının devamı" olarak değerlendirdi.
Açıklamada, "Knesset'in onayladığı bu faşist ve sadist yasa, işgal altındaki Filistin halkına karşı örgütlü toplu cinayeti yasallaştırma girişimidir" denildi.
HAMAS, söz konusu düzenlemenin uluslararası hukuk ve insan hakları ilkelerinin açık ihlali olduğunu vurguladı.
Hareket, uluslararası toplumu, Birleşmiş Milletleri ve insan hakları örgütlerini bu "tehlikeli ve ırkçı yasayı" kınamaya çağırdı.
Ayrıca, "siyonist rejime" karşı caydırıcı yaptırımlar uygulanmasını ve işgal zindanlarında sistematik işkenceye maruz bırakılan Filistinli esirlerin durumunu incelemek üzere uluslararası soruşturma komisyonlarının oluşturulmasını talep etti.
HAMAS, işgal rejiminin hapishanelerinde onlarca Filistinli esirin işkence ve kötü muamele sonucu şehit olduğunu hatırlatarak, "Dünya bu suçlara sessiz kalmamalıdır" ifadesini kullandı
İslami Cihad: İdam yasası yeni bir soykırım kararıdır
Filistin İslami Cihad Hareketi de siyonist rejimin sözde meclisi Knesset'te esirlere idam cezası öngören yasa tasarısının ilk okumada kabul edilmesine tepki gösterdi.
Hareket, bu adımı "Filistin halkına yönelik sistematik imha ve etnik temizlik politikalarının yeni bir aşaması" olarak nitelendirdi.
Yayımlanan bildiride, söz konusu yasanın siyonist rejimin gerçek yüzünü ortaya koyduğu ifade edildi. Açıklamada, "Bu yasa, rejimin ırkçılık, baskı ve zulüm üzerine kurulu yapısını bir kez daha kanıtlıyor" denildi.
İslami Cihad, Knesset, yargı organları ve güvenlik kurumlarının "işgalciliğin zorbalığını meşrulaştıran suç araçlarına" dönüştüğünü belirtti.
Hareket, yasa tasarısını destekleyen sözde bakanlar ve milletvekillerinin, uluslararası mahkemelerde "savaşa teşvik ve savaş suçu" gerekçesiyle yargılanması çağrısında bulundu.
Açıklamada ayrıca, "Esirler halkımızın emanetidir" vurgusu yapılarak, direnişin esirlerin özgürlüğü için tüm imkânlarını seferber edeceği belirtildi.
Hareket, Filistin halkını da işgale karşı her türlü direniş biçimini artırmaya çağırdı.
Bildiri, uluslararası toplum ve kurumlara bu "vahşi adımı" kınama ve siyonist rejimin suçlarını durdurmak için somut adımlar atma çağrısı ile sona erdi.
Filistin Esirler Komisyonu: Eşi Görülmemiş Bir Vahşet
Filistin Esirler Komisyonu ve Filistin Esirler Derneği (PPS) de yaptıkları ortak açıklamada yasayı “benzeri görülmemiş bir vahşet eylemi” olarak tanımladı.
Açıklamada, bu yasanın “zaten devam eden infazları yasallaştırma girişimi” olduğu belirtildi:
“İşgal yönetimi, soykırım savaşının başlamasından bu yana onlarca esiri öldürmekle yetinmedi; şimdi bu cinayetleri kalıcı hale getirmek için özel bir yasa çıkarmaya çalışıyor.”
PPS Direktörü Abdullah el-Zağari, tasarının “açık bir savaş suçu” olduğunu söyledi.
Kuruluş ayrıca, siyonist terör rejiminin yargısız infazlara, tutuklama sırasında öldürmelere, işkencelere ve tıbbi ihmal sonucu ölümlere uzun süredir devam ettiğini hatırlattı.
Siyonistlerin Ceza Sistemi Umutsuzluk Üzerine Kurulu
Siyonist terör rejiminin askeri mahkemelerinde “ömür boyu hapis” cezası, kelimenin tam anlamıyla ölene dek hapiste kalmak anlamına geliyor. Hiçbir af, indirim veya iyi hal uygulaması yok.
Bazı Filistinli esirlere birden fazla müebbet hapis cezası veriliyor. Örneğin Filistinli esir Abdullah el-Berguti, 67 kez müebbetle cezalandırıldı. Bu ceza Filistin direniş tarihinde bir rekoru işaret ediyor.
Siyonist terör rejimi “idari tutukluluk" adını verdiği uygulamayla Filistinlileri 1 aydan 6 aya kadar alıkoyabiliyor. Askeri mahkemeler, "israilin güvenliği için tehlike teşkil ettiğine" karar vererek tutukluya hangi suçla itham edildiğini açıklamadan tutukluluk süresini 5 yıla kadar uzatabiliyor.
Bu esirlerin tek umudu, direniş hareketlerinin gerçekleştirdiği esir takas anlaşmaları oluyor.
Nitekim Hamas’ın Gazze’deki esirleri serbest bırakmasının ardından siyonist terör rejimi yaklaşık 2.000 Filistinliyi serbest bırakmıştı.
İşkence, Organ Hırsızlığı ve Toplu Mezarlar
Filistinli esir grupları, 1967’den bu yana 89 Filistinlinin naaşının siyonist terör rejimi tarafından tutulduğunu, bunlardan 78’inin Gazze soykırımının ardından şehit olduğunu açıkladı.
Gazze Bilgi Ofisi’ne göre, son haftalarda teslim edilen 270 Filistinli bedeninde açık işkence izleri tespit edildi.
Bunlar arasında, ‘’boyunlarda halat izleri, yakın mesafeden ateş edilmiş kurşun yaraları, ellerin ve ayakların plastik kelepçelerle bağlanması, gözlerin bağlanması, tankla ezilme izleri, yanıklar, kırıklar ve derin kesikler’’ yer alıyor.
Ofis, “bağımsız uluslararası bir soruşturma komisyonu kurulması” çağrısı yaptı.
Gazze Hükümet Medya Ofisi Direktörü Dr. İsmail es-Sevbete, teslim edilen bazı bedenlerde iç organların, uzuvların ve gözlerin eksik olduğunu açıkladı:
“Vücutların büyük bölümleri yoktu; bazıları yarım bedendi, bazıları başsız, kol ve bacakları kopmuş, iç organları alınmıştı.”
Gazze Sağlık Bakanlığı Hastaneler Genel Müdürü Muhammed Zakkut, cenazelerin “korkunç işkence izleri taşıdığını” belirtti:
“Boynunda hâlâ ip olan, elleri bağlı, gözleri kapalı cesetler geldi. Bu insanlar asılarak öldürülmüş ve olduğu gibi bize teslim edilmiş.”
Esirlerin Tanıklıkları: “Hapishane Değil, Mezbaha”
Serbest bırakılan Filistinli esirler, siyonist terör rejimi hapishanelerini “mezbaha” olarak tanımlıyor. Gazze’li esir Abdullah Ebu Rafe, serbest kalışını şöyle anlattı:
“Biz hapishanede değil, Ofer adlı bir mezbahadaydık. Yatak yoktu, yiyecek yoktu. İnsanlık yoktu.”
Gazeteci esir Şadi Ebu Seyyid, 2 yıllık esareti boyunca yaşadıklarını şöyle aktardı:
“Bizi aç bıraktılar, soyup dövdüler. Günlerce çıplak haldeydik. Uyumamıza bile izin vermediler. Çocuklarımızı öldürdüklerini söylediler. Gazze’nin yok edildiğini söylediler. Döndüğümde her şeyin gerçekten yok olduğunu gördüm.”




