Evlilik akdinin meşru olabilmesi için Kuran, Sünnet ve ulemanın belirttiği rükün ve şartları eksiksiz bir şekilde yerine getirmek gerekir. Nikah akdine şahitlik edilmesi, belirtilen şartlardan biridir. Konuyla ilgili Efendimiz (aleyhissalatu vesselam)`dan rivayet edilen hadislere bakıldığında bu şartın (veya Şafilere göre rüknün) hemen hemen veli kadar önem arz ettiği görülecektir. İbn Abbas (radiyallahu anh) tarafından rivayet edilen bir hadiste sevgili peygamberimiz 'Nikah ancak beyyine (şahit) ile geçerlidir.' (Tirmizî) diye buyurmaktadır. Yine Hz Aişe validemiz, Efendimizin 'Nikah ancak veli ve adil olan iki şahitle vardır.' (Beyhakî) sözünü aktarmıştır. Aynı şekilde Ömer (radiyallahu anh)`a, nikah şahitliğini sadece bir erkek ile bir kadının yaptığı bir kişi getirildi. Müminlerin Emiri 'bu gizli nikahtır, bunu caiz görmem, daha önce de (ikinci bir defa) böyle bir fiil işlemiş olsaydın, seni recmederdim. dedi. (Muvatta)

Bu hadislerden bazılarının sıhhati ve senedindeki ravilerle ilgili farklı görüşler bildirilmiş olsa da bazıları, bazılarını kuvvetlendirmektedir. Sahabe, tabiin ve islam alimlerinin hemen hemen hepsi bu hususta ittifak etmiş sayılır.

Şafi uleması; iki erkek şahidi, veli gibi nikahın rükünleri arasında görür. Hanefi ve Hanbeliler ise şehadetin 'şart' sayıldığı görüşündedir. Yani Şafilere göre şahidin yer almadığı nikah baştan geçersizdir. Hanbeli ve Hanefilere göre ise ilk başta fasid olan nikah, şart yerine getirildiğinde geçerli sayılır.

Malikiler ise nikah şahitliğini ne şart ne de rükün olarak gördüklerinden gelin ile damadın halvet durumuna birilerinin şahitlik etmesini yeterli olarak görürler. (El Mevsûatü'l Fikhiyyetü'l Kuveytiyye c.41 s.295) Aslında Malikiler şahidin bulunması hususunda cumhurla aynı görüştedir. Sadece bunun, akit meclisinde bulunması gerekmediğini söylerler.

Bakara suresinde geçen borç akdine şahit getirmeyle ilgili 'eğer iki erkek bulamazsanız, iki bayan bir erkeği şahit tutun' (282) ayetine binaen Hanefi, Zahiri ve Zeydiler iki bayan ile bir erkeğin, nikaha şahitlik edebileceklerini söylerler. Hatta Zahiriler erkeği şart koşmaksızın dört kadını dahi yeterli bulurlar. (El Camî' Fî'l Fikhi'l İslamî (El Mufassal) Abdülkerim Zeydan Müessesetü'r Risale 2012 c.6 s.117) Cumhur ise akde en az iki erkeğin şahitlik etmesi gerektiği görüşündedir.

Nikah akdine şahitlik edilmesiyle ilgili bir başka mesele ise şahitlerin adil olup olmaması meselesidir. Adaletten maksat; evliliğe tanıklık eden kişinin zahiren de olsa büyük günahlardan kaçınması, küçük günahlarda ise ısrarcı olmamasıdır. Konuyla ilgili Hanefi mezhebinin görüşü; nikah şahidi için adalet şartının zorunlu olmamasıdır. Zira fasıkların kendi nikahı sahih olduğu gibi şahitlikleri de geçerlidir. Hanbeli ve Şafiler ise varid olan hadislere binaen adaletin şart olduğunu belirtirler ki sahih olan görüş de budur. (a.g.e c.6 s.120)

Gelin veya damadın yakınlarından birinin nikah şahidi olması meselesine gelince; eğer şahit kıza velilik yapan kişiyse yani hem veli hem de şahitlik edecekse, bu caiz değildir. (Ravdatü`t Talibîn, En Nevevî Mektebetü`ş Şamile c.7 s.46) Kardeşlerin ve geriye kalan diğer yakın ve uzak akrabaların nikah şahidi olmasında ise hiçbir sakınca yoktur.