Yerel seçimler yaklaştıkça ortam da gerginleşmeye ondan da öte maskeler düşmeye devam ediyor. Kılıçdaroğlu’nun ıskartaya çıkarılmasından sonra dağılan Millet İttifakı’nın yerini biraz mahcup, biraz takiyyeli, biraz da aşikâr olmak üzere Kandil-Çankaya ittifakı aldı.
Bu ittifak, aslında taşların yerine oturması anlamına geliyor. Sekülerlik ortak paydasında buluşan bu iki grup görülen o ki; millete karşı herhangi bir sorumluluk hissetmiyorlar.
Kandil ve CHP için kutsal olan Çankaya’nın aynı heybede yer alması, aslında çok açık bir şekilde belli bazı kesimlerin kişisel ikballeri ve menfaatleri üzerine kurulmuş durumda.
Her iki parti açısından da halkın talepleri, ihtiyaçları, sorunları hiçbir anlam ifade etmiyor.
Kandil açısından bakacak olursak; sözüm ona Kürtlük davası güdüyorlar. Ama sormak lazım Kemalizm, Kürtlük için ne ifade ediyor acaba? Kürtlerin tarihinde Kemalizm hangi sayfada yer alıyor.
Dersim’de mi Zilan’da mı Piran’da mı? Sabiha Gökçen ve tayyaresi Kürtlere ne getirdi de bugün onu kutsayanlarla sözüm ona Kürtlük adına, Kürtlerin talepleri adına ittifak yapılabiliyor.
Şundan emin olun ki; her Kemalist ya Topal Osman’dır ya da Sabiha Gökçen…
Adına ‘Kent Uzlaşısı’ gibi itici ve 3. Sınıf kır sosyalizminin yansıması olan bir isim verilen bu ittifak, Kürtlerin hayrına değildir. İşte bu yüzden de Kandil tarafından istenmekte hatta dayatılmaktadır.
Bu, Kemalizm’i yeniden muktedir kılma, dağa taşa ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ yazdırma, okullarda ‘Andımız’ın okutulması suretiyle varlığını armağan etme ittifakıdır.
Bu ittifak ile hedeflenen; Kandil ve uzantılarını Kürtlerin tek temsilcisiymiş gibi göstermek ve onun üzerinden Kürtleri kendi geçmişinden, örf adetinden İslami mayasından uzaklaştırarak önce sekülerleştirme ardından Kemalistleştirme operasyonudur.
Evet, yapılan seçim bir yerel seçimdir. Ama hesaplar asla bu yerel seçim için yapılmamaktadır. Yerel seçimden hareketle Kemalist bir müteahhidi İstanbul üzerinden Cumhurbaşkanlığına taşıma seçimidir bu seçim.
Bu konuda öyle bir kurgu yapılmış ki; Kemalizm’in yeniden hâkim kılınması için herkesle ittifak yapmak mümkün hale getirilmiş. Bu konuda, Kandil üzerinden Kürtlere payandalık dayatılıyor.
Oysa görülen şu ki; Kandil’in silahlı dayatması azaldıkça, Kandil’in partisinin gücü de azalıyor. Bu da onları ellerindeki rantı yitirmemek adına Kemalistlere sığınmaya yöneltiyor.
Zaten aileyi ilkellik olarak gören bir yapının Kürtler için sunacağı hiçbir olumlu sonuç olmayacaktır.
Bakmayın siz kendilerine yakıştırılan Kürt Siyasi hareketi tipi sıfatlara ya da Kürtlerden oy almalarına. Bu aslında halen devam eden Devlet kaynaklı yanlış uygulamaların sonucudur.
Devlet aklı bir türlü onların ellerindeki argümanları ele almaya, özellikle Kürtçe ile ilgili adımlar atarak onların söylemlerini boşa çıkarmaya yetmedi. Bu da onlara söylem üstünlüğü sağlıyor.
Ama Kürtler, Kemalizm’e can simidi olamayacaklardır inşallah. Gidişat onu gösteriyor. Kandil’in Partisi, Kürtlük töresinden uzaklaştıkça Kürtler de ondan uzaklaşacaktır Allah’ın izniyle.