45 gündür israil denen terör şebekesi Gazze’de bebekleri, kadınları ve çocukları katledip dururken başta Müslüman olarak adlandırılan ülkeler olmak üzere dünya devletlerinin insaflıları bile sadece kınamakla yetiniyorlar.
Bu da terör şebekesini daha da cesaretlendirmekten başka hiçbir işe yaramıyor. Türkiye de kınayan ülkeler safında yer alıyor. Evet, herkesten yüksek sesle kınıyor her platformda mazlumluğu cesurca dile getiriyor.
Ama bu kınamaların, yüksek sesle tepki göstermelerin Gazzeli bebeklere hiçbir faydası olmuyor. Terör oluşumu hiçbir şekilde ne geri adım atıyor ne de bebekleri, kadınları öldürmekten vazgeçiyor.
Kınamak, çağrıda bulunmak hatta bir sivil toplum kuruluşu gibi davranmak ne zamana kadar sürecek böyle?
Terör şebekesinin insanlıktan, insani çağrıdan anlamadığı halen anlaşılmadıysa ne zaman anlaşılacak? Gazze üzerindeki sakinleriyle beraber haritadan silinince mi?
Buradan açıkça sormak istiyorum. Eğer Türkiye, israil bu saldırıları durdurmazsa ben savaşta taraf olacağım, deyip savaş gemilerini Kızıl Deniz üzerinden Gazze’ye doğru yola çıkaracak olursa ne olur acaba?
Amerika, İngiltere ve diğer Haçlı orduları savaş gemilerini yollamışken Türkiye de yollarsa ne olur ki? Kimden korkuyorlar?
Tezkere mi lazım? Hadi getirin Meclise ya da o gemilerin alınması için vergiler veren vatandaşlara bir sorun.
Artık anlaşılması lazım ki; diplomasinin, kınamanın, çağrıda bulunmanın zamanı çoktan geçmiştir.
Kınamak, bağırıp çağırmak, basın toplantılarında laf sokmak fayda vermiyor. Çünkü kınayanlar bu terör şebekesiyle ne ticareti ne de diplomatik ilişkiyi kesmiyorlar. Halk boykot ederken devlet mal satıp mal alıyor.
Halen Türkiye orijinli firmalar gemi gemi gıda maddesi gönderiyorlar terör şebekesinin askerlerine.
Katilleri doyurmak mı Türk firmalarının işi? Gazzeli, bebekleri daha iyi öldürsünler diye mi oralara yiyecek gönderiliyor? Elbette bunu sadece Türk firmaları yapmıyor ama kınama konusunda sesi herkesten daha fazla çıkan bir Türkiye varken, firmaların böyle davranması tarihi bir çelişki ve riyakârlıktır.
Bunun sorumlusu, ticarete engel olmayan devlettir.
Biliyoruz ki kişinin ayinesi laf değil iştir. Rütbe-i aklı söylediği sözde değil yaptığı işte görülür.
Hepimiz yaptıklarımızla ve yapmadıklarımızla imtihana tabi tutulmaktayız. Terör oluşumu yaptıklarıyla, bebekleri katletmesiyle suç işliyorsa İslam Devletlerinin yöneticileri ise bebeklerin ölmesine engel olmadıklarıyla, terör oluşumunu durdurmak için fiili adım atmadıklarıyla suç işliyorlar, sorumluluk altına giriyorlar.
Kim ne derse desin tarih, coğrafya ve insani değerler Türkiye’yi çağırmaktadır. Gazze’nin toptan yok olmaması için fiili olarak harekete geçmek, yüz yılın iftiharı olacağı gibi önümüzdeki bin yılın da tacı, şerefi, onuru olacaktır.
Ayasofya’yı açan iradenin, Karabağ’ı özgürleştiren gücün, savunma sanayisinde çok ileri bir noktaya gelen bir ülkenin elbette Gazze için de yapacakları vardır.
Zaman bir kez daha gerekirse, gemileri karadan yürütmenin zamanıdır.
Bir kez daha kutlu asker, kutlu ordu ve de kutlu komutan olmanın tam da zamanı şimdi.
Eğer ordu, Peygamber ocağıysa, asker Hz. Muhammed’e atfen Mehmetçik ise o zaman işte bunu ispatlamanın tam zamanıdır.