Yusuf Arifoğlu

Prens Harry’nin itirafı aslında bir Batı ifşasıdır

10.01.2023 05:00:05 / Yusuf Arifoğlu

Prens Harry, muhtemelen bugün yayımlanacak olan Spare adlı kitabında kendi itirafıyla şu ifadeler yer alıyor: İlk günden itibaren amacım, doğru şeyi yapıp yapmadığım… Taliban'a ve sadece Taliban'a yakınlarda siviller olmadan ateş edip etmediğim konusunda hiçbir şüphe duymadan yatağa girmemekti. İngiltere'ye tüm uzuvlarımla dönmek istiyordum ama bundan daha çok vicdanım bozulmadan eve dönmek istiyordum… Bu sayıdan korkmamak bana çok önemli göründü. Yani benim numaram 25(Yani bu kadar kişiyi öldürdüm). Beni tatmin eden bir sayı değil ama utandırmıyor da.”

Aslında bu itiraf, sadece bir kişi veya Batılı bir aristokratla sınırlı değildir. Batılı bir anlayışa sahip herkeste olan bir potansiyeldir. Her an yakmaya, yıkmaya, işgal etmeye, sömürmeye ve gözünü kırpmadan insanları öldürmeye meyilli potansiyel bir yapının itirafıdır. İnsanları öldürmeyi dahi bir oyun, eğlence gibi gören bu meşum ve çirkin zihniyet nazarında öldürülen her masum insan satranç tahtasından düşürülmüş birer taştır. İnsana ve halklara bakışı problemli olan, benlik hırsı içinde dünyayı ateşe vermeye yatkın olan bu yaklaşım Kur’an’ın ifadesiyle ‘İş başına gelince nesli ve ekini(kültürü) yok eden’ bir yaklaşımdır.

Harry’nin ağzından dökülen sözler, aslında emperyalist Batı’nın da tarih boyunca yaptığı katliamların bir itirafıdır. Bu itiraf, işgal güçlerinin katlettiği mazlum insanların beldelerinde yaşattığı hesapsızca travmaların küçük bir örneğidir. 1995’te Bosna’da yapılan katliam üzerine Aliya İzzet Begoviç’in şu sözleri Batı’nın tam tarifidir: “Onların demokrasi, barış ve hoşgörü dediği ilkeler, Srebrenitsa’da toprağın altına gömüldü.”

Kendi ülkesinin değerlerini, inancının kıymetini ve halkının yüce gönüllülüğünü bilmeyen içimizdeki Batılı yanaşmalar ise hala Batı’nın ‘özgürlükçü, medeni ve modern’ olduğu yanılgısı içindeler. Batı’nın liderlerini bisiklete bindikleri için erdemli sayan bu yanaşmalar, görmek istemese de Batı’nın o bisiklete binen erdemli(!) liderleri şu an Suriye, Yemen, Doğu Türkistan, Filistin ve Afrika'nın dört bir yanında birer işgalci olarak bulunuyor, insanlara işkence ediyor, yurtları yok ediyor, iç savaş çıkarıyor ve soykırımlara sebep oluyor. Üstelik Batı, bu yüzüyle ta ilk haçlı seferlerinden beri Müslümanlara karşı sırıtıyor ve konum alıyor. Bizim Batı yanaşmaları ve Batı’ya karşı ezikler ise hala bisiklete binen Batılı katil idarecileri övüyor. Batılı liderlerin yumuşak sözlerine, dans edişine ve bisiklete binişine hayran kalanlar bilin ki gerçek Batı her zaman ‘ırkçı, açgözlü, pişkin ve katliamcı’ bir kimliğe sahiptir. Gerçek Batı; katliamlarıyla Zedong, Hitler, Stalin, Pol Pot, Bush ve Trump’tır.

 ‘Dünya dönüyor.’ diyen birini dahi engizisyon mahkemelerinde mahkûm eden Batı, teknoloji ve bilimde ilerlemekle taassuptan kurtulmamıştır. Aksine bilim ve teknoloji vesilesiyle ulaştığı güçle şımarmış, kudurmuş, taassup yönüyle katmerleşmiştir. Batı dünyasında gerçek bir medeniyet yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır. Batı’nın iç dünyasından dışa doğru her zaman aynı vahşetler infilak etmiştir.

Akif’in deyimiyle tek dişi kalmış canavar olan Batı böylesine vahşidir, komplekslidir ve merhametsizdir. Batı dünyasında bize yansıyan resimlerde sadece canavarlaşan insanlar, tavan yapan bencillik ve hırs, kalplerden kazınan merhamet, ahiretin hesaba katılmadığı bir yaşamdır. Bütün bu vahşetlere imza atan Batı büyük bir pişkinlik ve algı aldatmasıyla hakikatleri ters yüz ederek kendini şirin gösteriyor ya buna yanarım. Bir de Batı’nın aldatması karşısında Batı’ya şirinlik yapan ve Batı’yı şirin gösterenlere yanarım.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar