Günümüz dünyasında teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişmekte ve insan hayatını çok ciddi bir şekilde kuşatmaktadır. Süreç o kadar hızlı gelişip değişiyor ki artık dijital süreçlerin insan yaşamına entegre olmasını bırakın, insanın dijital süreçlere entegresini iyiden iyiye konuşmaya başladık.
Bu durum hayatımızda pek çok kolaylık ve rahatlık sağlasa da dikkatsiz ve bilinçsiz kullanım beraberinde ciddi potansiyel tehlikeler de barındırmaktadır.
Bu tehlikelerin en başında bağımlılık gelmektedir. Dijital bağımlılık veya dijital obezite olarak ta nitelendirilen bu durum telefon, tablet ve benzeri akıllı cihazları aşırı derecede kullanma isteğinin oluşması; internet, sosyal medya ve dijital oyunlar gibi platformlarda çok fazla zaman geçirilmesine neden olmaktadır.
Dijital bağımlılık zamanı verimsiz bir şekilde tüketmeye sebep olduğu gibi sosyal ilişkileri, iş verimliliğini ve psikolojik sağlığı olumsuz etkiler. Yüz yüze iletişimin iyice azalmasına neden olan bu süreç, sosyal izolasyona yol açarak kişiyi derin bir yalnızlığa sürükler.
Sosyal medyada geçirilen yoğun zaman nedeniyle gerçek hayata karşı uyumsuzluk kişide psikolojik rahatsızlıklar oluşturmaktadır. Çevrimiçi ortamlarda oluşturulan yaşamlar, gerçek hayattaki kimlikten çok farklı olabiliyor ve bu bireylerin kendilerini kaybolmuş hissetmelerine yol açabiliyor.
Psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra bilgisayar, telefon ve tabletlerde geçirilen uzun süreler göz rahatsızlıklarına ve omurgada ciddi fiziksel rahatsızlıklara da yol açmaktadır.
Yoğun dijitalleşme ve sosyal platformlarda aşırı zaman geçirmenin en önemli sonuçlarından biri de gizlilik ve güvenlik risklerinin yanı sıra mahremiyet konusunda da büyük sıkıntılara yol açmasıdır. Bununla ilgili yapılan bir araştırmada sosyal medya platformlarının kullanıcılarının politik görüşlerini yüzde yetmiş beşler oranında doğru tahmin ettiğini gösteriyor.
Manipülasyon, bilgi kirliliği, gerçek bilgiye ulaşmanın zorluğu ve yanlış yönlendirilme başta olmak üzere ekran karşısında geçirilen sürenin artmasının insan hayatına çok vahim boyutlarda etki etmektedir. Eğer dikkatli olunmaz, yeterince tedbir alınmazsa dijitalleşen dünya telafisi olmayan hasarlara yol açar.
Alacağımız tedbirlerle dijital dünyanın oluşturduğu hasarları en aza indirmeye çalışabiliriz. Bu tedbirlerin en önemlisi ebeveynlerin hem kendi kullanımlarını sınırlandırması hem de çocukların kullanımını sınırlandırmalarıdır.
Bu konuda en çok yapılan hataların başında teknolojik aletlerin çocukları oyalamak için kullanılması. Telefon ve tabletler ebeveynler tarafından maalesef çocuk bakıcısı gibi kullanılıyor. Bu yüzden çocuklar erken yaştan itibaren internete, telefona ve tablete maruz kalıyor. Bu konuda hassas davranılmalı.
Yine evde ekran süreleri kısaltılarak alternatif aile içi aktivitelere yönelmeli ve sosyal aktivitelere yoğunluk verilmelidir.
Çocukların internette ne tür içeriklerle karşı karşıya olduklarını incelemeli buna yönelik kısıtlayıcı filtreler kullanılmalıdır.
Özellikle devlet tarafından dijital okuryazarlık konusunda dersler müfredatta yoğun bir şekilde işlenmeli, çocukların bu konuda bilinçlenmeleri sağlanmalıdır. Çocuklara internetin güvenli kullanımı ve olası tehlikeleri hakkında bilgi verilmeli, sosyal medyada nasıl davranmaları gerektiği öğretilmelidir.