Daha önce taslağı meclise sevk edilip ilk bölümü üzerinde görüşmeleri tamamlanan ancak Meclis’in tatile girmesi sebebiyle görüşülmesi yeni yasama dönemine kalan Öğretmenlik Meslek Kanunu 1 Ekim Salı günü Meclis’in açılması ile gündeme alınarak yeniden görüşülmeye başlandı.
Taslağın Meclis’te görüşülmeye başlanmasıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili beklentiler peş peşe dile getirilmeye başlandı. Dile getirildi çünkü Meclis’te görüşülmesi beklenen ilk konulardan biri meslek kanunuydu. Ve ilk maddeleri görüşülerek kabul edildi.
Öğretmenlerin haklarını geliştirip kazanımlarını arttıracağız vaadiyle hazırlanan bu taslak beklentilerden çok uzak olup neredeyse var olan hakları geriletecek bir çalışmaya dönüşmektedir.
Hükümet gerek seçim sürecinde gerekse daha sonraki dönemlerde vaatlerde bulunarak eğitim camiasını beklentiye sokmuş ancak süreci uzattığı gibi vadettiği konularla ilgili gerekli adımları atmamış ve öğretmenleri hayal kırıklığına uğratmıştır.
Meclis’te, yasama sürecinin bu ilk günlerinde Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu öğretmenlerin hak ettiği değeri göreceği ve beklentilerine karşılık bulacağı şekilde revize ederek durumu düzeltmelidir.
Öncelikle sözleşmeli öğretmenliği kaldırmalı farklı isim ve niteliklerde öğretmen alımı yapmamalıdır. Atanacak öğretmenler akademiye alınırken özlük hakları diğer öğretmenlerle aynı olacak şekilde korunmalıdır. Atamalar KPSS puanına göre olmalı ve mülakat kaldırılmalıdır. Taslaktaki hali mağduriyetlere sebep olacaktır.
Uzman öğretmenlik süresini 5 yıl, başöğretmenlik süresini de 10 yıl olacak şekilde revize etmelidir. Çünkü bu, hükümetin seçim döneminde öğretmenlere verdiği önemli vaatlerdendir.
İl müdür yardımcısı, ilçe müdürü ve şube müdürlerinin uzman ve başöğretmenlik başta olmak üzere özlük hakları iyileştirilerek kanuna eklenmeli. Yönetici görevlendirme süreci liyakat ve ehliyete dayalı olacak bir şekilde kanuna eklenmeli ve yöneticilerin özlük hakları iyileştirilmelidir. Ayrıca yöneticilik ikinci görev olmaktan çıkarılmalıdır. Bu konuda ciddi beklentiler olduğu halde taslakta bu konuya dair hiçbir madde bulunmamaktadır.
Öğretmeni müfettiş raporu ve benzeri usullerle geri hizmete çekme türü mesleki güvencesizlik oluşturacak maddeler taslaktan çıkarılmalı. Bu tür maddelerin çok büyük mağduriyetlere yol açtığını 28 Şubat ve sonrasındaki süreçte tecrübe etmiştik.
Dezavantajlı bölgelerde çalışan öğretmenlerin çalışma sürelerini yasal zorunluluklarla arttırmak yerine ilave mali haklarla gönüllü olarak kalmalarını sağlayacak maddeler hazırlanmalıdır.
Öğretmenlere yönelik şiddetin önlenmesine yönelik maddeler, failleri caydırıcı nitelikte cezalar içerecek şekilde revize edilmelidir.
Öğretmenlerin çağımızın hızla değişen ihtiyaçları karşısında kendini geliştirebilecekleri başta hizmet içi eğitimler olmak üzere farklı olanaklar sağlanarak bu konu ile ilgili teşvik edici maddeler taslağa eklenmeli.
Öğretmenler için çok ciddi olanaklar sağlamak zorundayız. Çünkü bir ülkenin eğitim sisteminin kalitesi öğretmenlerinden daha iyi olamaz. Öğretmene yapılacak yatırımın eğitim sistemine ve ülkenin geleceğine yapılan yatırım olduğu bilinciyle Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu bir an önce Meclis’te yasalaştırmalıyız.