Selahaddin Yıldırım

Hayatı Takva ile korumak

25.04.2022 05:48:59 / Selahaddin Yıldırım

Bütün dini ibadetlerde olduğu gibi, oruç ibadetinde de asıl amaç korunmak (takva)tır. “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara,183) Ancak takvanın belli bir zamanla sınırlı değil, bütün hayat boyu devam etmesi gereken bir eylem olması gerektiğini anlamak gerekir. İslam diğer bazı inançlarda olduğu gibi belli kimi zaman dilimlerinde icra edilen kuru bazı ayin ve ritüeller şeklindeki bir ibadeti değerli bulmaz. İbadetlerin hayatın her eylem ve anına renk ve kokusunu yansıtması gerekir.

  Takva, kısaca ilâhi emirleri yerine getirmek, yasaklardan da  uzaklaşmaktır.  Sorumluluk bilinci taşımak anlamına da gelen takvayı Muhammed Esed şöyle tarif eder: “Takva; ‘Allah’ın seni gözetlediğinin şuurunda olarak davranışlarına yön vermendir.”

    Belli zamanlarda eda edilen ibadetler alınan ilaçlar gibidirler. Alınan bu ilaçların etkisini zamanın hepsine yayması ve hastalığı ortadan kaldırması gerektiği gibi, ibadetlerin de manevi dertlerimizi iyileştirmesi ve iyileştirici etkisini bütün zamanlara yayması gerekir.

  Hz Pir (ra) ibadetlerin bu hedefine vurgu yapar ve şöyle der: “Öyle bir abdest al ki, o abdest hiç bozulmasın. Öyle bir namaz kıl ki hiç bitmesin. Âşığa beş vakit namaz yetmez. Beş yüz bin vakit ister. Gerçek âşık, vuslatın bitmesini hiç ister mi?”

   İbadetlerin bu etkiyi yapabilmesi için ihlasla eda edilmeleri ve ibadet sahibinin takva elbisesini kuşanması gerekir. Takva, askerin silah ve teçhizatına sahip çıkması ve savaşa her an hazırlıklı olmak için gerekli eğitimi aksatmamasına benzetilebilir. Mümini koruyan, ona güç, kuvvet veren en etkin manevi bir güçtür takva. Mayınlı bir arazide yürüyen kimsenin dikkat ve hassasiyeti gibi, mümin de attığı adımlarda bu hassasiyete sahip olmalı, günah ve isyana düşmekten kaçınmalıdır.

   Her günah insanı zayıflatır. Takva ile korunulmadığı zaman bu günahlar insanın manen ölümüne  sebep olurlar.  Ramazan ayı takva elbisesini edinmek açısından en uygun vakittir. Ramazan ve orucu bir tür muhasebe ve daha iyiye doğru adım atmanın planlarını pratik olarak uygulama imkanı verir. Nefse hakim olmanın en kolay  uygulamasının ancak oruçla mümkün olabileceği gerçeği daima hatırlanmalıdır. Açlık, nefsani arzuları dizginlemenin olmazsa olmaz şartıdır.

    Orucu kuru bir açlık olarak görmemek gerekir. Açlığın özünde bedene sağlıkla   beraber ruhu olgunlaştıran bir özellik vardır. Meşhur hadiste ‘Oruç kalkandır’ buyrulmak şekliyle orucun içinde barındırdığı manevi güç, savaşta bedeni koruyan kalkana benzetilmiştir. Hz Pir orucun açlığını “Allah’ın sofrası” olarak tarif eder.

   İslam irfanında oruç için yapılmış bazı tasniflere de bakalım:

 Avamın orucu: Yeme, içme ve cinsî münâsebeti terkten ibarettir.

Havasın orucu: El, ayak, göz, dil ve diğer organların korunması şekliyle tutulan oruçtur.

Nefsin orucu: Yeme içme ve harama karşı perhizkâr olmaktır.

Aklın orucu: Heva ve heveslere aykırı hareket etmektir.

Ruhun orucu: Aşırı ihtiraslardan uzak kalmak ve kanaat sahibi olmaktır.

   Mevla oruç ve diğer ibadetlerimizi bütün bir hayatımıza  yayamaya bizleri muvaffak eylesin. Amin.

 

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar