Sorumluluklarının bilincinde olan ve gençliğin gidişatını kendilerine dert edinenler tebliğ, eğitim vs. farklı faaliyetlerle, nesildeki yıkımın önüne geçmeye çalışıyorlar. Birer kurtarma ekibi misali enkaz altındakileri kurtarmanın gayretindeler. Yıkım ve hasar büyük şiddette olup ve bu şiddet artarak devam edince, bu çalışmalar da yaraya melhem olmuyor, malesef.
Buna karşılık toplumun büyük bir kısmı ise, bir taraftan dünyevileşmenin sefaletinde irtifa kaybederken, diğer taraftan gençliğin mevcut haline teslim-i silah etmiş ve acziyet derelerine yuvarlanmış. Bunlarda, gençliğin ıslahı konusu umutsuz vakaya dönüştüğü için yaptıkları tek şey, sorumluluklarını yerine getirmekten ziyade sadece şikayet etmektir. Şikayet ve sızlanma ile aslında çözüm arayışında da değillerdir. Aden sorumluluklarından gelen vicdan azabını dindiriyorlar.
Şikayet ve sızlanmayı bir tarafa bırakıp, gençlik binası tam çökmeden, toplum olarak çok acil çözümler üretmeliyiz. Zira bu bina çökerse, toplum olarak altında kalırız.
Gençlerin ahlak ve inanç yönüyle bozulması söz konusu olduğunda hemen herkesin müttefikan dillendirdiği iki husus vardır: Çocuk eğitimindeki ihmaller ve mevcut sistem.
İnançsızlığı eğitimleştiren sistem, ahlaksızlığı besleyip yayan düzen, bunların tesis edicileri ve icracıları ile bunda emeği geçen herkes, gençliğin yıkımından sorumludur, suçludur. Yeni nesil inşasında, inanç ve ahlak üzerine bina edilmiş çocuk eğitimi de hayat memat meselesidir. Sistem ve düzenin bozukluğu ile çocuk eğitimini, ekserimizin bilip dillendirdiği hususlardır. Fakat çoğumuzun göz ardı ettiği iki husus daha var ki, birinci dereceden anne-babaları ilgilendiriyor. Çünkü her fert, nihayetinde bir anne-babanın çocuğudur ve hayata diktikleri binasıdır.
Evet, çocuk yetiştirmek, bir bina inşa etmeye benzer. Bir binanın sağlam olabilmesi ve dış unsurlara karşı ayakta kalması için, olmazsa olmaz bazı şartları vardır. Bunlar içinde en önemlisi de binanın temeli ve kullanılan malzemenin kalitesidir. Deprem bölgesine temeli atılmış ve çürük / kalitesiz malzemeler kullanılmış bir bina, küçük sarsıntılarda çatırdar, büyük sarsıntılarda yerle bir olur.
Şeytanın fay hatları döşediği ve sürekli sarsıntılar yaşattığı bir hayata çocuk bina ederken, temel sağlam atılmalıdır. Resulullah (sav), anne-babalara çocuğun temelini nasıl atmaları gerektiğini bildirmiştir.
“Sizden biriniz eşinize yaklaştığı zaman: “Allahım! Şeytanı benden ve bize vereceğin rızık (çocuk)tan uzak tut” der de bu ilişkiden bir çocuk olursa, şeytan ona zarar veremez. Besmele ve Allah`a sığınma ile şeytanın fay hatları kırılır ve etkisizleşir. Aksi halde, Allahu Teala`nın şeytana hitaben dediği: “(onların) Mallarında ve evlatlarında onlara ortak ol” hakikatince, şeytanın evlada ortak olma tehlikesi filizlenir. (İsra:64)
Çocuğun temeli kadar, çocuk binasının yapı oluşum malzemeleri de önemlidir. (Çocuğun hayat kaynağından tutun, et, kemik, kalp, göz, dil, kulak, beyin hücrelerinde bütün organlarının yapı malzemesi, anne babanın yiyip içtikleri ve çocuklukta yedirip içirdikleridir. İnsan, beslendiği şeylerden oluşur. Yiyip içtikleri, ona beden olur. Haram olan yiyecek içeceklerden oluşan bir beden ve organları, harama meyyaldir ve şeytani komutların esiri olmaya müsaittir.
Çocuklarının temellerine ve yapı malzemelerine dikkat edenlerin evlatları, imana ve takvaya meyyaldir. Bediüzzaman ve Abdullah İbn-i Mübarek`in anne babalarının hayat hikâyeleri, buna en güzel iki örnektir. Çocuğun temeli ve yapı malzemesinin sağlamlığı, tek başına hidayet ve kurtuluş değildir. Çünkü her fert kendi yaşamında imtihana tabi tutuluyor. Anne babaların yaptıkları, imtihan dünyasının şiddetli meydan mücadelesine çocuklarını sağlam çıkarmaktır. Anne baba sorumluluklarını yerine getirirse, çocuk bu imtihan meydanına güçlü çıkar. Hayat içinde sürünse de anne babanın, çocuğun fıtratına işledikleri cevher bir yerde kendisini gösterir. Amerika`da dinden uzaklaşma felaketine şahitlik eden ve bazı sorunlar yaşayan Şehid Seyyid Kutub, yazdığı bir kitabını babasına ithaf ederken şu hakikati dile getirir “Yıllar sonra fark ettim ki, benim ahirete imanımın temelinde babamın, biz çocukken yemek sofrası etrafında yaptığı dua vardır.”
Günümüz neslinin harabiyetinde, besmelesiz temellerin, haram malzemelerle oluşturulan beden binalarının ve bu binaların iç (iman) dış (takva) izolasyonlarından yoksunluğun etkisi üzerinde durmak gerekir.
İmanlı ve ahlaklı bir nesil duası ile...