Sait Şahin

Gönlüme hicret düştü

01.07.2011 08:48:28 / Sait Şahin

Bu hicretler ilk değil zaten. Uzunca muhacir listesine eklenen yeni isimlerdirler sadece. Yoksa bizim öyle muhacirlerimiz var ki, yeri yurdu bilinmez. Anne- babalar, bir kısım evlatlar, yakın akrabalar yıllardır onlardan haber dahi alamaz.

Hicretin her çeşidini yaşıyorken, arz-ı halimiz Rabbimizedir. Halimizi O`na arz eder, zulmü O`na şikâyet ederiz. Biz biliyoruz ki, asrın ashablığına, hatta Peygamber(sav)`in kardeşliğine soyunduk. Hicretin de Resullullah (sav)`ın kardeşliğine giden yolun bir güzergâhı olduğunu biliyoruz. Allah`a halis kul ve Resullullah`a (sav) hakiki yoldaş olmak, zamana göre işkence gerektirir, şehadet gerektirir, zindan gerektirir, hicret gerektirir...

Müslüman; ibadetleriyle, hayatıyla, ölümüyle Allah içindir. Hicret de Allah`a gidişin kendisidir. Bu yüzden Müslüman, yaşadığı hayat içinde her zaman muhacirdir. Mütemadiyen Allah`a doğru yol alan bir hicret halindedir. Allah`ın muttaki bir muhaciridir o. “Muhacir Allah`ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir” Hadisince hayat boyu hicret halindedir. Bu, hayatın her anında, her mekânında hükmü cari olan ve yaşanılan bir hicret. Kötülüklerin, şehvetlerin ve dünyevileşmenin şiddetle saldırdığı ortamlar ve zamanlarda, yüzü ve yönü Allah`a çeviren bir hicret. Bu hicret türünün adı, takvadır ve manen Allah`a gidiş ve O`na yolculuktur.

Bir de yurtlardan/diyarlardan hicret vardır. Dini yaşamanın fitne, esaret, işkence, şehadet olduğu diyarlar... İslam`ın garip zamanlarında, garip düşmüş Müslümanlara zalimlerin hayatı daralttığı diyarlar… Yeryüzünün onca genişliğine rağmen, mazlum Müslümanlara daraldığı diyarlar… Ehli zalim olan bu diyarlar aslında vatandır ve kutsaldır da. Bu diyarlar anne-babadır, eş-evlad, kardeş, akraba ve dostlardır. Bu diyarlar yuvadır. İçinde hayatın hatıralarını ve dostlarla muhabbettin gönül bağlarını barındırırlar. Bu diyarlardan ve barındırdıklarından hicret; hasrettir, hicrandır, gönle dolan mazlumiyetin acısı, ayrılığın gözyaşlarıdır. Koparıldığı topraklara dönüp, peygamber misal ilan-ı sadakattir: “Ey Mekke! Şüphesiz senin ehlin beni çıkarmasa idi ben seni terk etmezdim.” Bu hicretin adı, fedakârlık ve adanmışlıktır. Hem madden hem de manen Allah`a gidiş ve O`na yolculuktur.

Hicretin acıları ve düştüğü gönlü yakan ateşi vardır. Tarihe mal olmuş pek çok hicret numuneleri vardır. Acıklı, dokunaklı, kutsal, medhe layık... Her biri etkileyici ve numune-i imtisaldır. Fakat beni en çok etkileyenlerden biri, Ümmü Seleme`nin, kocası ve küçük oğlu ile giriştiği hicrettir ki daha Mekke`nin çıkışında yolları kesilir. Ümmü Seleme`nin kabilesi, kendisini kocasından zorla çekip alırlar, kızımızı götürmene izin vermeyiz diye. Ebu Seleme`nin kabilesi de kızarak küçük çocuğu alır, oğlumuzu size bırakmayız, diye. Sonuçta üç kişilik aile üç parçaya bölünür. Bir aile, üç firak, üç acı... Ebu Seleme yalnız hicret eder. Ümmü Seleme, kabilesinin tutsağı ve küçük oğul Seleme de baba kabilesinin elinde. Anne Ümmü Seleme her sabah çıkar, hicretin hicrana, ayrılık acısına dönüştüğü vadiye gider, ağlar. Mekândan hicreti yaşamak isterken, eşten ve çocuktan da hicret yaşar duruma düşmüştü. Bu hal bir yıl kadar sürer. Sonunda vicdan sahibi birilerinin insaflı arabuluculuğuyla anne ve çocuk bir araya getirilip, Ebu Seleme`ye gönderilir. Sonraki yıllarda kocası ölen Ümmü Seleme, Peygamberimize (sav) eş olma şerefi kazanır.

Bir de hicret denince akla Hz. Hacer gelir. Hicretin kendisi ile hicret olduğu ve hicretin kendisi ile mana bulduğu Hacer. Küçük bebesiyle hicreti, zirveleşir imanlı gönüllerde. Peygamber (sav) hicretin kemali konusunda, tüm muhacirlere Hz. Hacer`i adres göstermiştir: “Muhacir, Hacer gibi olmalıdır.” Milyarlarca hacı onların hatıralarını Hac farizası olarak yerine getirir. Kâbe ile beraber onun kabrini de tavaf ederler.

Ümmü Seleme`nin hicreti: Peygamber evinin sakini olmakla son buldu. Hz. Hacer`in hicreti de “Allah evinin” sakini olmakla son buldu. Allah`a giden her hicrette bir mükâfat bir şeref vardır. Duydum ki, bacıların gözlerinde yaşlar, yüreklerinde hicretin firak acısı var. Üzülmeyin bacılar, ağlamayın çocuklar! Sizin böyle yüce Allah`ınız var...

Evet, duvarlara sıkışmış gönlüme, kardeşlerin hicreti düştü. Eski-yeni, tarihi-çağdaş hicretler... Ayrılan eşler, yetimleşen çocuklar, evlatlarını elde tutamayan anne-babalar, dostlardan boşalmış garip memleket toprakları… Her birinin isimleri farklı olsa da Caferleşen muhacirler...

Siz uzak diyarlara yol alan muhacir kardeşler! Kendinizi korumakla yetinmeyin, fetihler yaşanır da dönersiniz bir gün, beraberinizde Caferler tarafından gönlü fethedilmiş kardeşler de getirin. Hicret o zaman hikmet olacak. Fetihler kadar yolunuza gönlümüzü, gözümüzü koyduk. Gönlü hicretli, gönlü hicranlı kardeşler bıraktınız arkanızda... Hep Allah muhaciri olarak kalın, dünya ve içindekilerin muhaciri olmayın sakın.

Hacer-misal muhacir olmak duası ile…

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar