Bırak bütün bedenim parça parça olsun, bütün varlığım acının ateşinde yansın ve külüm rüzgârlara savrulsun... Ben yine sabreder ve Yüce Allah`a aşikâne taparım…
İlahi! Sana sığınıyorum... Muhabbetini kalbime öylesine yerleştir ki başka sevgilere yer kalmasın. Varlığımı baştan aşağı öylesine ele geçir ve kendine bağla ki, başkasını düşünmeyeyim ve içimde bir boşluk kalmasın...”
İkindi namazı duası ile beraber, yıllardır böbrek yetmezliğinden dolayı büyük acılar çeken yeğenime hem dua ediyor, hem de ona yazacağım mektubu düşünüyordum. Neler yazabilirdim; bir nebze olsun acılarına teselli, ruhuna maneviyat olacak. Bu düşüncelerle, yeni basılmış ve namazdan önce bize gelmiş olan yatağımın üzerindeki küçük kitaba elim gitti. Kitaba yüzeysel bir bakış için sayfalarını evirdim. Kitabın ortalarından açılan ilk sayfada yukarıdaki satırlar, okuduğum ilk satırlar oldu. Acılı yeğenimle bu satırları paylaşırken, sizlere de bedeni küçük, ruhu büyük bu kitabı tanıtmak istedim.
Dua Yayınevi patentli “Ruhun İrfanla Yükselişi” adlı kitap, pek çoğumuzun modern dünya sarmalında boğduğu kalp ve ruhumuza nefes aldırıp, irfanla yüz yüze getiriyor. O irfan ki maddeye mübtela insanlığın terkiyle göklerdeki ve çok az gönüldeki kutsiyetine çekildi. Şehid Mustafa Çamran, ihmal ettiğimiz ruhi/kalbi yücelikleri kutsal duygular mahremiyetinde bize hatırlatıyor.
Mustafa Çamran`ın ahlak ve duygu dünyasının incelikleri ile şahsiyetinin yüceliklerini eşinin diliyle dinlemiştim. Fakat bu küçük eserde M. Çamran, ruh dünyasının namahrem duygularını kendi diliyle aktarıyor.
Eseri okurken kendinizi bazen cihad meydanlarının adanmışlığında, bazen yıldızlara yükselişte, bazen gece karanlığının maşukla tatlı halvetinde, secdelerde dökülen gözyaşlarında ve çoğu zaman zulümle mücadelede, mağdurların, mustazafların, dul ve yetimlerin acılarının derdinde kendinizi bulursunuz. Ve bütün bunlara kutsallık katan ilahi aşkta ve bu aşkın yakıcı küllerinde bulursunuz, pörsümüş benliğinizi...
“İlahi! Sen biliyorsun ki, ben tacir değilim. Aşk ile ticaret yapmayı da küfür sayarım. Kalbimin fıtri arzusu olan ibadetine karşılık da ücret istemiyorum. Huzurunda durup ticaret hayalleri kurmaktan utanırım. Ben kendimi bir şey saymıyorum ki, seninle neyin hesabını yapayım, kaale alınayım. Ben Sen`den geldim, bana ait hiçbir şeyim yok ki, seninle yapılacak bir muamelede ibraz edeyim. (öne süreyim) Her ne varsa Sen`den dir...
“En büyük yaratıcılığın, aşkta tecelli olmuştur. Doğrusu aşkı yaratmakla, büyük bir mucize yaratmışsın!...”
“Gözyaşı, benim Allah`a olan deruni münacatımdır. Gözyaşı, ruhumun en mukaddes selamıdır. Gözyaşı, mabuduma takdim ettiğim en pahalı hediyedir. Gözyaşı, Yüce Allah`ın dergâhına olan tevbemdir. Gözyaşı, ruhumun ve kalbimin huzur ve istirahatıdır...”
“Yetimin bir damla gözyaşında eriyorum... Dulların ahında yanıyorum... Fakirin açlıklarında eriyorum. Mazlumların ve mahrumların karanlık dünyasında kahrımdan ölüyorum...”
“İnanıyorum ki, Yüce Allah, insanlara davaları yolunda tahammül edebildikleri eziyetlere ve acılara göre karşılık verir. Her insanın kıymeti, davası yolunda katlana bildiği acı ve eziyet kadardır. Ve görüyoruz ki, dava adamları, hayatlarında herkesten daha çok acı ve eziyetlere düçar olmuşlardır.”
“Annemin dizlerini özledim. Tertemiz bağrına sığınmak istiyorum. Başımı dizlerine koyup hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Şefkatine ihtiyacım var. Çocukluk dönemi ve şefkatli anne sığınağı ne güzeldi... O çucukluk dönemleri geçti. Lakin şefkat dolu sıcak bir sığınağa olan ihtiyaç devam ediyor.
“Allah`a bağlılık mutlak bir bağlılıktır. Sonsuz bir bağdır. Dokunma, hissetme, anlama ve kavramadan öte bir bağdır. Kalbin ve ruhun da ötesidir...
“Doğrusu ben herkesden ve herşeyden yabancılaşmışım. Aciz ve dertli, tefekküre dalıyorum. Bütün dünyadan kaçıyorum. Kâinatın ücra bir köşesine sığınıyorum ki; kırık kalbimden başka bir sırdaşım olmasın... Gam dünyasına geri dönmek istiyorum. Keder ve acılarımla birlikte olmak istiyorum. Tenha ruhum kelimelerin kalabalığında manasız ve irfanın tecellisinden nasipsiz olsun istemiyorum. İstemem !..”
Bu alıntılarla ehlinin ağzına bir parmak bal çalmış olayım. Fazlasını isteyen Mustafa Çamran`ın irfan sofrasına (kitaba) buyursun. Alanındaki boşluğu dolduracak böyle bir eseri istifademize sunduğu için Sadık Yıldız`a ve Dua Yayıncılık`a teşekkür ederim.
Madde dünyasında kalbinizi unutmamak duası ile..