Okumak, hakikate ulaşmanın kapısıdır. Hakikate ulaşanlar, hayatın manasına ulaşırlar.
Büyük kainat kitabını sadece madde olarak görmeyip, manası ile okuyan insan, kainattaki mükemmel düzene, varlıkların mucizevi oluşumuna ve yapısına bakıp, bu kainatın ve içindeki varlıkların (olağanüstü bir ilme, kudrete, hikmet ve hakimiyete sahip) bir yaratıcısının olduğunu okur ve görür.
Her bir varlığın bir yaratılış gayesi ve anlamı olduğunu okur. Bu okumalar sonucunda kainatın, anlamlar manzumesinden oluşan devasa canlı bir kütüphane olduğunu görür. Bir anlamda insanın da aklı, idraki ve şuuru ile bu büyük kainat kütüphanesini okumak için yaratılmış olduğunun farkına varır.
İşte o zaman, ilk emrin “Oku!” olmasının anlamını kavrar.
Kainat kitabını okumak sadece maddenin manasına ulaşmak değildir. Maddenin yararlarına ulaşmak ve onunla yaşama hayat katmaktır aynı zamanda. İnsanoğlu maddenin mana hakikatine ulaştıkça, yararına ulaştı ve madde üzerinden sanayi ve teknoloji geliştirdi.
İnsanoğlu madde dünyasını okuyup, maddenin sırlarını çözünce dünya başka bir dünya oldu.
Büyük kainat kitabını okumak, yaratıcıyı bulmaktır ve maddenin anlamını yakalamak ve faydalarına ulaşmaktır.
Tabi bu, tek başına yetmiyor ve bir de Allah’ın kelamı olan kitabı/Kur’an’ı var. Onu da anlamındaki hakikatleri ile okumak gerekir. Kainat kitabı, yaratıcısını gösterir. Kur’an-ı Kerim ise, Yüce Yaratıcıyı tanıtır. İnsanın kim olduğunu, ölüm ve sonrasını, insanın ve varlık aleminin niçin yaratıldığını, Allah’ın emir ve yasaklarını barındırır.
Kainat kitabını ve Kur’an’ı, anlamı ile okumayan bir insanın mana dünyası boştur. Okuyan insanın ise, mana dünyası doludur, zengindir.
Madde, mana ve bu ikisinden oluşan hayat ve hayatın muhtevası ve anlamları çok yönlü olduğu için, insan da çok yönlü okumalı.
Dini ilimleri, sosyal bilimleri, fenni bilimleri okumalı insan. Böyle olunca, hem insanın kalbi nurlanır, hem de aklı aydınlanır. Mana ve madde bütünlüğüne ulaşılmış olur. İnsanoğlu madde dünyasının zenginliğini yaşarken, mana dünyasının da dinginliğine ulaşır. Yani insan-ı kamil olur. Aksi durumda tek yönlü okumalar yaparsa; ya madde dünyası veya mana dünyası fakir kalır.
Okumanın mahiyeti, önemi ve anlamını yazmaktan amacım da okumayı teşvik etmek. Okumuyoruz maalesef. Okumadığımız için de madde ve mana alemimiz fakir ve hayatımız sorunlarla dolu. Tembelliğimiz de okumayışımızdan.
İnanın okursak, kalbimiz/ruhumuz canlanacak, aklımız aydınlanacak, harekete geçeceğiz; madde ve mana dünyamız hayat bulacak...
Çok uzattım...
Bulunduğum şehir Hamburg’da, arkadaşlarla okuma seferberliği başlattık. Eskiden kadınların grup olarak ayda bir, bir araya gelip gün yaptıkları ve altın, para topladıkları gibi, biz de ayda bir kitap topluyor ve okuyoruz. Her ay içimizden biri, arkadaşlarına bir kitabı yazılı ve imzalı hediye ediyor. O ay o kitap okunuyor ve ay sonunda da değerlendirmesi yapılıyor. Ay sonuna kadar kitaplarını okumamış olanlar, okumadıkları sayfa başına 50 cent ceza veriyor...