ABD’nin Kasım Süleymani’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırı, doğrudan İran’a açılmış bir savaştır.
On yıllardır ektiği fitne tohumları, gerçekleştirdiği işgaller ve çıkardığı savaşlar ile Ortadoğu’yu adeta cehenneme çeviren ABD, bu saldırı ile Ortadoğu cehennemini körüklemeye devam edeceğini gösterdi.
ABD’nin nihai hedefi, Sünnileri ve Şiileri ile İslam Alemini bütünüyle ateşe vermek. Bu amaçla bütün planlarını, İslam aleminde Sünni-Şii düşmanlığını tırmandırmak ve var olan savaşları büyüterek bölgesel mezhep savaşına dönüştürmek üzerine yapıyor.
ABD’nin bu amacını, planını, çabasını ve her yıl devlet bütçesinden bu amaç için ayırdığı büyük miktarda bir parayı aklı başında her Müslüman biliyor herhalde.
Peki, biz Müslümanlar ne yapıyoruz?
Genel olarak Sünnileri ve Şiileri ile İslam Alemi, bu konuda ABD’nin ekmeğine yağ sürüyor. İki tarafta da ciddi sorun ve birbirlerine karşı düşmanlık var. Bu, bugünün sorunu da değil. Yüzyılların oluşturmuş olduğu bir sorun. Son dönemlerde özellikle Irak, Suriye ve Yemen ile derinleşen bir sorun.
İslam Aleminin bir iç sorunu olan mezhepçilik ve bunun sahaya yansıyan acı sonuçları üzerine konuşacak olursak, dünden bugüne konuşacağımız çok şeyler ve karşılıklı çok yanlışlar var.
Suriye ve Yemen meselesini konuşacak olursak, İran’a ve Sünni ülkelere keseceğimiz çok faturalar var. ABD’nin ve siyonist rejimin İran düşmanlığı, İran’ın siyonizm ve emperyalizmin hedefinde oluşu, Filistin ve Bosna direnişlerine verdiği destekler vs. Şiiciliğin ümmet içi yanlışlarını aklamayacağı gibi; aynı şekilde bu oluşan tablo içinde, Şia ve İran düşmanlığı üzerine kurulu Sünniciliğin de payı göz ardı edilemez.
Kabul etmek gerekir ki, iki tarafta da aşırılıklar var ve iki tarafta da Sünni-Şii düşmanlığını artıran büyük yanlışlar var. Bu da ABD’nin ekmeğine yağ sürüyor.
ABD, Sisi’nin eli ile Mursi’ye darbe yapıyor, Şiicilik yapanlar seviniyor. Aynı ABD, Kasım Süleymani’ye saldırı düzenliyor, Sünnicilik yapanlar ve İran’a düşmanlık edenler seviniyor.
Bu, ABD’nin tam da istediği tablo! ABD bu tablodan güç alıyor.
Bu tablo ABD’nin işini kolaylaştırıyor. Bu sayede bir Sünni aleminden, bir Şii aleminden kaleleri birer birer düşürüyor.
Suriye, Yemen ve Irak, Şiicilik ve Sünnicilik bizim iç meselemiz. Suriye ve Yemen her ne kadar içimizi yaksa da ve her ne kadar Şiiciliği, Sünniciliği yanlış görsek de biz bu meseleye, özellikle barındırdığı siyasi boyutları ve daha büyük tehlikeleri itibarı ile bakıyoruz.
Her şeye rağmen bu düşmanlığı tırmandırmanın doğru olmadığını, bu fitnenin, başta ABD ve Siyonist rejim olmak üzere İslam düşmanlarına yaradığını; İslam’a ve Müslümanlara zarar verdiğini düşünüyoruz.
Üstad Bediüzzaman’ın yıllar önce dikkat çektiği uyarıydı bu: “Ey Ehl-i Hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat! Ve ey Al-i Beyt’in muhabbetini meslek ittihaz eden Aleviler! Çabuk bu manasız ve hakikatsız, haksız, zararlı olan nizaı aranızdan kaldırınız. Yoksa şimdiki kuvvetli bir surette hükmeyleyen zındıka cereyanı, birinizi diğeri aleyhine alet edip ezmesinde istimal edecek. Bunu (birinizi) mağlup ettikten sonra, o aleti (diğerinizi) de kıracak...”