Batı’nın eğitimdeki en önemli başarılarından biri de yeni nesilden azami derecede istifade etmeleridir. Her bir ferdi verimli hale getirip ondan istifade etmek için, çocukların beyin gücü ve kabiliyetleri doğrultusunda eğitim alanları geliştirmişler. Geliştirdikleri eğitim sisteminde, çocukları beyin güçlerine ve kabiliyetlerine göre, doğru yönlendirerek, onlardan azami derecede istifade ediyorlar.
Çocukları zeka türlerine veya zekaya bağlı becerilerine göre üniversitelere; kabiliyetleri iyi olan çocukları da ilgili meslek okullarına yönlendirerek hem kalkınma ve ilerlemedeki beyin ve insan gücü ihtiyacını karşılıyor, hem de okumuş işsizlerin sayısının artmasının ve kabiliyetli bireylerin atıl duruma düşmesinin önünü alıyorlar.
Batı, çocuğu sadece bilgi işlenecek bir beyin olarak görmüyor. Sağlıklı yetiştirilecek bir fert ve geliştirilecek bir kabiliyet olarak da görüyor. Çocuğa sadece bilgi vermiyor veya sadece çocuğa davranış kazandırmıyor. Aynı zamanda eğitim sistemi içinde sosyal ve kültürel faaliyetlere çok yer veriyor. Çocukların oyun ihtiyacını bilgiye dayalı ders kadar ve hatta ondan daha önemli görüyor. Çocukluğunu yaşatarak ve sosyal bir varlık olan çocuğun sosyal ve kültürel yönünü tatmin eden ve tamamlayan aktiviteler geliştirerek, çocuklara çok yönlü bir eğitim uyguluyor. Eğitimi ders işlemekten ibaret görmüyor. Eğitimi aynı zamanda çocukların sağlıklı bir kişilik olarak yetişme zemini görüyor. Eğitimin temelinde bu anlayış olunca, eğitim ve öğretim süresi de çocukların yapısına uygun belirleniyor. Yıl içine serpiştirilmiş ara tatillerle eğitim daha verimli hale getirilmiş.
Eğitim ve öğretim çocukları bıktıracak kadar uzun olmadığı gibi tatiller de çocukların okuldan kopacağı kadar uzun değil.
Batı eğitim sistemi belli bir müfredat, disiplin ve sistem üzerine oturtulmuş. Çocuklara davranış kazandırma eğitiminde Batı, disiplin, istikrar ve tutarlılığı esas aldığı gibi, eğitim sisteminde de disiplin, istikrar ve tutarlılığı esasa dönüştürmüşler. Sürekli değişen bir eğitim sistemleri yok. Yıllardır istikrarlı bir şekilde sürdürdükleri oturmuş bir eğitim sistemleri var. Eğitim sistemi sosyal hayatı da şekillendiriyor. Batı eğitim sisteminde yetişen fertler sabırlı, disiplinli, kuralcı oluyor. Bu sistemde yetişen fertlerin oluşturduğu toplumda kurallar rahat uygulanıyor ve yaşanıyor. Kuralları uygulamak ve kurallara uymak, genel ahlak halini alıyor. Kuralları çiğnemek ve kuralları çiğneyenler ise, tepki ile karşılanıyor.
Batı’da, toplumsal düzen konusunda insanlar genel olarak bütüncül bir ahenk görüntüsü veriyor. Herkes kurallara uyunca, toplumsal hayat bir makina gibi işliyor. Örneğin, şehir içi hat otobüsleri, duraklara asılmış çizelgede belirtilmiş tam dakikasında genellikle durakta oluyor. Çünkü planlı, kurallı dakikası dakikasına saat gibi işleyen ve kahir ekseriyetin bu işleyişe ve düzene uyup, yardımcı olduğu bir hayat var.
Bizde ise anne babadan başlayarak okulla devam eden ölçüsüz sevgi ve öfke; yersiz ödüllendirme ve cezalandırma; tutarsızlık ve istikrarsızlık hüküm sürdüğü için, fertler tutarlı, kararlı ve istikrarlı bir disiplin içinde yetişmiyorlar. Tutarsızlık, istikrarsızlık, disiplinsizlik beraberinde karışık, kuralsız, dağınık, ahenksiz bir toplum doğuruyor.