Batı’nın, eğitimdeki başarılarını hep merak ettim. Bunu, yıllardır orada bulunan insanlardan, temas ettiklerime de sormaya çalıştım. Eğitim ve öğretim üzerinden sağladıkları bilim ve teknolojideki başarılarının ve ilerlemelerinin dışında, çocuk eğitimindeki başarıyı nasıl sağlıyorlar? Bunun cevabını aramaya ve bulmaya çalıştım.
Çoğunlukla bireye verilen değer üzerinde durdu, sorduğum insanlar.
“Çocuğa değer veriyorlar, bir birey olduğunu hissettiriyorlar ve ona bu muameleyi yapıyorlar, çocuğa zaman ayırıyorlar” dediler.
Doğrudur, bu önemli bir etken ama benim gözlemlediğim bir şey daha vardı; bu etkeni tamamlayan önemli bir husus: Batılılar ebeveyn çocuk, öğretmen öğrenci ilişkisini disipline etmişler. Sevgiyi, ilgiyi, hakkı, sorumluluğu, beklentiyi, almayı, vermeyi, ödüllendirmeyi, cezalandırmayı hep bu disiplin içinde sistemleştirmişler.
Tabi kast ettiğim bu disiplin, bizdeki sertlik, baskıcılık olarak algılanmasın. Tutarlılık, kararlılık ve istikrar manasında disiplini kastediyorum.
Çocuk ne yaptığı zaman ne ile kar şılaşacağını, ne yapmadığı zaman ne ile muamele göreceğini biliyor. Hal böyle olunca neye nasıl ulaşacağını, hangi hallerde neleri kaybedeceğinin bilincinde.
Anne babalarda tutarlılık ve karar lılık var. Sevgisinde ve öfkesinde tutarlı, vermesinde ve almasında tutarlı, ödüllendirmesinde ve cezalan dırmasında tutarlı ve kararlı.
Okul/öğretmen-öğrenci ilişkisinde de bu tutarlılık, kararlılık ve istikrar var. Ayrıca Batı’da eğitimin aile ve okul ayağında bir uyum var. Aileler, okulda çocuklarına öğretilenleri, gündelik
hayatlarında uygulayarak yaşıyorlar.
Böyle olunca çocuklar bir ikilem yaşamıyor. Çocuklar anne babalarının gündelik yaşamlarında, okulda öğren diklerine ters şeyler görmüyorlar. Bu da çocukların okulda aldıkları eğitimi tamamlıyor.
Mesela; çocuğa okul eğitimin de öğretilen; trafikte kırmızı ışıkta geçilmez kuralı konusunda Batılı çocuk, anne babası ile beraberken, anne babasının her halükarda bu kurala uyduğunu görüyor.
Doğulu çocuğun anne babasında gördüğü, okulda öğretilenin zıddına, “aman evladım geç, bir şey olmaz” yıkıcı anlayışını görmüyor, yaşamıyor.
Batılı anne baba çocuğunun okul eğitimini tamamlıyor, pekiştiriyor. Doğulu anne babalar ise çoğunlukla çocuklarının almış olduğu okul eğitimini deliyorlar.
Doğulu çocuk anne babasının yaşamında, okulda öğren diklerini görmüyor, bilakis zıddını
müşahede ediyor.
Eğitim konusunda düşüncelerini aldığım, 20 yıla yakın bir süredir Almanya’da olan orta yaşlarda bir arkadaşım ilginç bir tespitte bulundu:
“Batılılar, çocuk eğitiminde bir anlamda işi okul öncesi eğitimde bitiriyorlar. Kimi çocukları bir yaşından, kimilerini üç yaşından itibaren okul öncesi eğitime tabi tutuyorlar.
Burada çocuklara kuralları öğretiyor, sorumluluk bilinci ve iş yapma becerisi kazandırıyorlar. Anne babaların, bu yaştaki çocuklarının ayakkabılarını giydirmelerine engel oluyor, bunu
çocuklara yaptırıyorlar.Okulda geçirdikleri süre içinde yataklarını düzeltmeyi, derli toplu ve birlikte yaşamayı, ortak yaşam alanlarını nasıl kullanacaklarını burada öğretiyorlar.”
Okul öncesi eğitimde çocuklara, yaşamın temel esasları ve toplumsal kurallara uyma konusunda ciddi bir anlayış ve duyarlılık kazandırılmış oluyor.