Doğu Guta`da son günlerde çok büyük katliamlar yaşandı. Rusya ve rejime bağlı uçaklar, yasak kimyasallar kullandı. İnsanların sığındığı çadırlar dahi vuruldu. Bütün bunların sonucunda, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yüzlerce sivil hayatını kaybetti. Sonuçta Doğu Guta rejimin eline geçti.
Suriye konusunda Türkiye, İran ve Rusya anlaşmış gibi görünüyor.
Türkiye`nin son dönemlerde Suriye politikasında bu doğrultuda radikal değişikliklere gittiği bilinen bir şey. Aslında Suriye`de savaşın tarafı olan ve Türkiye`nin yanlış Suriye politikasının baş mimarlarından olan sayın Ahmet Davutoğlu da bunu başbakanlıktan ayrılmadan önce dillendirmeye başlamıştı.
Davutoğlu, “Suriye maalesef öyle bir noktaya getirildi ki her türlü kirli oyunun oynanabileceği bir zemin oluştu... Şimdi Suriye`yi üçe dörde, Irak`ı bölerek yeni Sykes Picot yazmaya çalışılıyor... İran ile mutabık kaldığımız tek husus Suriye`nin bölünmemesi. Tek bir devlet olarak kalması. Onlar da İsrail karşısında bölgede güçlü bir Suriye istiyorlar” demişti.
Suriye el birliği ile bu hale getirildikten ve fiili olarak bölündükten sonra Türkiye, İran ve Rusya ile birlikte Suriye`nin bölünmemesi için gayret sarf ediyor.
Ancak ortada iki sorun var.
Birincisi, yirminin üzerinde askeri üssü ile oraya yerleşen ABD.
İkincisi ise, Türkiye`nin Esed`i devirmek için daha önce destek verdiği gruplar.
Suriye`nin bölünmemesi hususunda ısrarcı olunursa Türkiye, İran ve Rusya ABD`ye savaş açmak zorunda kalacak.
Türkiye`nin daha önce destek verdiği gruplar konusunda ise, öyle görülüyor ki Türkiye İran ve Rusya ile anlaşmalı bir şekilde, bu grupların hakim olduğu bölgelerin ele geçirilmesine göz yumuyor.
Doğu Guta`da bütün bunlar yaşanırken hükümetten herhangi bir tepkinin gelmemesi, ister istemez kapalı kapılar arkasında varılmış muhtemel böyle bir anlaşmayı akla getiriyor.
Doğu Guta ile Afrin`in aynı günlere denk gelmesi de bu konudaki soru işaretlerini güçlendiriyor. Türkiye Afrin`e yönelik operasyonlara başlamadan önce Rusya`nın, Afrin`de bulunan askerlerini çekmesi bu anlama gelen bir adımdı. Bunları operasyon başladığı zaman da yazmıştık.
Afrin`e yönelik operasyon başladığı zaman, İran ve rejimin kontrolünde olan yerlerden PKK`lıların geçişine müsaade edilmesini, her ne kadar farklı yorumlansa da, o dönemde yazdığım “Afrin`i biraz daha netleştirelim” adlı köşe yazımda bunun büyük bir ihtimalle Türkiye, İran ve Rusya ile anlaşmalı olarak gerçekleştiğini, amacın da PKK`lıları Afrin`e toplayıp, toplu imha yoluna gitmek olduğunu yazmıştım. (https://dogruhaber.com.tr/yazar/sait-sahin/9923-afrini-biraz-daha-netlestirelim/)
Afrin içine sıkışan PKK bu planı görmüş olmalı ki, herhangi bir direniş sergilemeden çekildi.
Daha önce Halep, şimdi Doğu Guta. Yarın İdlib ve diğer yerler.
Daha büyük katliamların yaşanmaması ve İdlib ile diğer yerlerin, Halep ve Doğu Guta`nın kaderini yaşamaması için tarafların, askeri operasyonlara gerek kalmayacağı siyasi çözümler üzerinde anlaşmaları en doğru olandır.
Yoksa yazık olacak. Ümmetin evlatları başından beri kör ve kirli bir savaşa kurban edildi ve ediliyor.