Sadullah Aydın

Amerikan Üsleri Birer Fitne Yuvası

13.01.2020 07:01:15 / Sadullah Aydın

Amerika’nın İslam ülkelerindeki askeri üslerinin, hatta elçilik ve konsolosluklarının neye yaradığını, ne işlev gördüğünü artık herkes biliyor. Bu üsler birer şeytan yuvası, fitne kazanlarının kaynatıldığı merkezler görevi görüyor. Bu üslerde darbeler tezgâhlanıyor, muhalif ülkelerin önemli lider ve komutanlarına yönelik suikast projeleri hayata geçiriliyor, uşak örgütler icat edilip alt yapıları hazırlanıyor, ülkeleri karmaşa ve fitnelere boğmak için isyanlar, kalkışmalar tezgâhlanıyor.

Amerika’nın şerrinden korunmanın, fitne projelerinin önünü almanın tek yolu bu üsleri kapatmak, elçilik ve konsolosluklarını ise denetim altına almaktır. Adı elçilik ve konsolosluk olan bu yerler birer casusluk yuvası çünkü.

Amerika’nın derdi sadece İran’la değildir. Aslında İran’ın yönetim biçimi ve mezhebi Amerika’nın umurunda bile değildir. Eğer İran direnen bir ülke olmasaydı, Amerika’nın dayatmalarına boyun eğseydi Amerika onun şimdiki yönetimini de mezhebini de baş tacı ederdi. Mesela Şah zamanında İran Amerika’nın baş tacıydı. Neden? O zaman da İran Şii’ydi. O vakitler İran Amerika’nın arka bahçesiydi. İran’ı Amerika yönetiyordu.

Amerika’nın derdi çıkarlarıdır, Müslümanların petrolüdür, zenginlik kaynaklarıdır. Amerika Müslümanların zenginliklerini sınırsız bir şekilde sahiplenmek istiyor. İslam dünyasını bir sömürü ve talan merkezi haline getirmek istiyor. Hırsız Amerika’nın gözü Müslümanların doğal kaynaklarında. Ataları Haçlıların yolunu takip ediyor. Haçlılar talan ve sömürü akınlarına dini bir kılıf giydirdiler. Çağdaş Haçlılar ise bu işi modern asrın sahte dini Demokrasi adına yapıyorlar…

Amerika’nın İslam dünyasına yönelik talan ve sömürü politikasının planlandığı, projelendirildiği, hayata geçirildiği merkezler ise İslam dünyasındaki askeri üsleri ve elçilikleridir.

Hain 15 Temmuz darbe girişimi İncirlik’ten organize edilmişti. Bu ülkenin meclisini bombalayan, seçilmiş hükümetini yıkmaya çalışan, halkın üzerine füzeler yağdıran, devlet yetkililerini öldürme girişimlerinde bulunan hainler bu fitne merkezi tarafından yönetiliyordu. 6-8 Ekim vahşetinin de mimarları Amerikalılardı. Kuklalarına, uşaklarına Müslüman halkı, İslami kesimleri katletme talimatı bu fitne yuvaları tarafından verilmişti.

Bu gün Irak’ta, Afganistan’da ve daha birçok yerde katliamların, vahşetlerin, iç çatışmaların, fitnelerin, karmaşaların fitili hep bu üsler, merkezler tarafından ateşlenmektedir. Müslüman halkları birbirlerine düşürmeye çalışan, mezhepçilik fitnesini, milliyetçilik bağnazlığını İslam âleminde yaygınlaştıran, Şii’den daha çok Şii, Sünni’den daha çok Sünni geçinen, kardeş kavgasına zemin hazırlayan kimselerin, kurumların, güçlerin arkasında hep Amerika’nın üsleri, elçilikleri vardır. Finans merkezleri bu şeytani yuvalardır. Böl, parçala, yut politikasının akıl hocası yine bu şeytan yuvalarıdır.

Müslümanlar, İslam ümmetinin acılarını, perişanlıklarını suçlularını başka yerlerde değil bu fitne merkezlerinde aramalı. Bu fitne merkezleri kapanmadıkça Müslümanlar için ne huzur, ne barış, ne vahdet mümkün görünmemektedir.

Bu anlamda Irak meclisinin bu casus yuvalarının, fitne merkezlerinin kapanmasına, işgalci katillerin defolup gitmesine yönelik aldığı karar diğer İslam ülkelerine de örnek olmalıdır. İslam ülkelerinin meclisleri ve hükümetleri bu fitne merkezlerinin, casusluk yuvalarının kapanması için cesur adımlar atmalıdırlar. Amerikan üsleri kapanmadan, casusluk yuvalarının şerrinden kurtulmadan bağımsızlıktan bahsetmek pek gerçekçi görünmemektedir.

Gerçekten ümmet için endişe duyan, ümmettin perişanlığından dolayı acı çeken, gözyaşı döken, İslam dünyasındaki talan ve sömürüye dur demek derdinde olan Müslüman aydınlar, âlimler, kanaat önderleri, siyasiler enerjilerini birbirlerine karşı değil, bu fitne yuvalarına karşı harcamalılar. Mezhepçilik, kavmiyetçilik ateşine odun taşıyan güçlerin bu fitne yuvalarında çöreklendiklerini bilmeliler. Ve bu fitne yuvalarının, casusluk merkezlerinin kapanması için seferberlik başlatmalı, hükümetleri üzerinde baskı oluşturmalı, bu konuda halkı bilinçlendirerek kamu vicdanını harekete geçirmeliler.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar