Siyasi partiler, ideolojilerini hayata geçirebilmek için örgütlenme ihtiyacı hisseden kuruluşlardır. Türkiye’de 166 parti bulunuyor. Gerçekten amacı, günümüz dünyasının sınırları çizili halklarını adalet ve hakkaniyet çerçevesinde idare etmek olan partilerin faaliyet yürütmesi kadar normal olan bir durum yok. Ama bazı tabela partilerinin neden ısrar ettiğini anlamış değilim.
Bu tür partilerin literatüründe bırakın halka hizmeti, menfaatten öte veya toplumu kaosa sürüklemekten başka bir icraat bulunmuyor.
Misal; Zafer turizm, pardon Zafer Partisi… Şu ana kadar ortaya koyduğu siyaset, sadece ırkçılık ve yabancı düşmanlığı üzere. Ama öyle her yabancıya değil. Mesela Ukrayna’dan, Rusya’dan İngiltere’den gelip Türkiye’ye yerleşenlere yönelik bir yabancı düşmanlığı göremezsiniz. Ama Suriyeli, Mısırlı, Iraklı, Afganistanlı olunca, düşmanlık adeta bilinçli bir politika.. Neden mi? Müslüman oldukları için..
Partinin genel başkanı Ümit Özdağ, kendisi nereli olduğu ve nereden geldiğine bakmadan mülteci düşmanlığını körükledikçe körüklüyor. Bu harlanan kaos muhacir aileleri korku ve endişeye sevk ederken zaman zaman ölümlere bile sebebiyet verdi maalesef..
Asıl meseleye gelecek olursak.. Bu muhacir düşmanı Özdağ, geçtiğimiz gün alıntıladığı bir tweti şöyle yorumlamış; “HÜDA-PAR yanlısı vakıf okullarda İslam dinini anlatacakmış. Vatikan’dan Papa gelip anlatsa bu kadar zarar veremez. Siz mili ve yerli değilsiniz. Utanmıyor musun Yusuf Tekin. Şehitler seni bekliyor hesap sormak için ancak önce Türk mahkemelerine hesap vereceksin. @zaferpartisi @tcmeb”
Her fırsatta adeta Suriyeli avına çıkıp kaos üreten Özdağ, partisinin tek politikası ırkçılık zehrinin Suriye devrimiyle elinden uçmasıyla politikasız kalmış görülüyor. O da bu açığını daha önce de yaptığı gibi İslam’a ve İslami çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlara saldırmakla kapatıyor.
Özdağ’ın haber kaynağı ise Birgün Gazetesi. İslam’a ve değerlerine saldırmayı rutine bağlayan bu paçavranın haberine göre Milli Eğitim Bakanlığı ile Peygamber Sevdalılar Vakfı arasında bir protokol gerçekleşmiş. Neymiş bu protokol? Siyer yarışması protokolü.. İyi de bu yeni değil ki.. Vakıf, her yıl yüz binlerin katılımıyla düzenliyor bu yarışmayı..
Habere göre protokolün özeti şöyle geçiyor; “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli çerçevesinde madde ve mana, dünya ve ahiret dengesini gözeten; ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan ve geliştiren; içinde yaşadığı topluma ve insanlığa karşı sorumluluk bilinciyle hareket eden erdemli ve ahlaklı bireyler yetiştirmek amacıyla yarışmalar düzenleneceği..”
Bu cümleden anlaşılacağı üzere bu işin nesi yanlış!..
Müslüman olan bu halkın çocuklarına İslam’ı anlatmaktan daha normal ne olabilir ki.. Birilerinin gençliği uyuşturucu ve sapkın ahlaksızlıklarla ifsat ederken çıkmayan sesiniz, gençliği erdemli ve ahlaklı bir nesle dönüştürme çabası güden kişi ve kuruluşlar olunca neden çıkıyor?
Yok yok, sizin derdiniz başka, iyilik hareketine karşı kötülük hareketi.. Ortaklaştığınız zihniyetin doksanlarda, 28 Şubat dönemlerinde devletin yetki gücünü etkiledikleri günlerin özlemiyle yanıp tutuşuyorsunuz, biliyoruz.
Bugün, kötüleyeceğiniz kişi ve kurumlarda bir şey bulamayıp zorbalık da yapamayınca anca yalan, iftira ve karalamalarla algı oluşturmaya çalışmanız bu yüzden.. Ancak geçmişte “Çamur at, tutmazsa izi kalır” stratejisinin de artık maya tutmadığının farkında değilsiniz galiba..
Bu topraklar Alpaslan’a Anadolu’nun kapısını açan Kürt halkının Türklerle bin yıldır kardeş olduğu, Çanakkale’de Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman toplumların birlikte aynı cephede savaşarak kanlarını dökerek şehid düştüğü İslam beldeleridir. Ne ırkçılık yaparak bölebilirsiniz, ne de Müslüman halkımızın İslam kimliğini hayata geçirmesinden vazgeçirebilirsiniz… Sapkın ideolojik bağnazlıklarınız ve etki ajanlığı yöntemleriniz artık işe yaramıyor, bilesiniz…