İbadetlerin dilini anlamanın insanı hikmet mektebine götürdüğünü; hikmetin şifresine erenlerin aşk ehli olduğunu bile bile neden ibadetlere yabancı dil muamelesinde bulunuruz?
Şeytan’ın sağdan yanaşması mıdır bu yoksa? Ya sen namazını kıl sana ne namazın hikmetinden!!!
Niçin nöbet tuttuğunu bilen asker mi daha hayırlıdır yoksa kendisine nöbet tut dendiği için nöbet tutan ama niçin nöbet tuttuğunu bile merak etmeyen asker mi daha hayırlıdır?
Hikmete ulaşmanın yolu konuşmaktır. Şuan ramazan ayındayız ya..
Haydi oruçla konuşalım.
Sevgili Ramazan neden bizden aç kalmamızı istiyorsun?
“Ben sizden neden açlık isteyeyim. Sizin bilinçsiz açlığınızın kime ne faydası olabilir ki! Ben açlık ayı değilim! Bilinç ayıyım, tamirat, tadilat ayıyım. Midenizin boş ya da dolu olması meselesi değildir kavgamız. Derdimiz ruhunuzun, vicdanınızın boş mu dolu mu olduğu meselesidir. Açlık ise sizi tamir aracıdır. Herkes kendini tamir(onarırsa) ederse arkasından tadil(değişim) gelir. Kendinizi tamirattan geçirin ki dünyanız tadilata(değişime) ersin, güzelleşsin”
Anladım. Peki başka… Başka ne istiyorsun bizden?
“Farkında ol… İçindeki devrimci ruhun farkında ol… Şehvetin, öfken, hırsın, kibrin, gereksiz ve kanalize edilmemiş nefretin sendeki devrimcilikten aşındırıyor, seni sıradanlaştırıyor. Seni tekrar devrimci hale getirmek için her yıl geri geliyorum ben.”
Beni devrimci mi yapmak istiyorsun?
“Elbette. Zaten şu an yeryüzündeki tüm sorunlar senin devrimci olamamandan kaynaklanıyor. Şöyle ki senin devrimci yüzün yeryüzüne adaleti hükümran kılmak içindir. Evet senin bir yüzün ibadet eder ama diğer yüzün siyaset eder, hakkı savunur, batıla/zulme isyan etmek ile programlanmışsın ama şeytan sana virüs bulaştırmış. Oruç ruhundaki virüsleri temizlemen içindir. Temizlen ve Allah için secdeye eğil; insanlık için ayağa kalk.”
Ama biz orucu acziyet olarak biliyoruz sen bize diyorsun devrim falan diyorsun
“Yukarıdaki cümleyi bir daha oku. Allah için secde insanlık için kıyam… Seni bu ay normalin dışında çıkmaya zorluyoruz. Çünkü sen statik, sıradan değilsin, sen diğerleri gibi değilsin, sen son ümmetsin. Diğerleri gece uyur, sen ayağa kalkar ibadet edersin, diğerleri gece yarısı yemek yemez, sen yiyeceksin. Diğerleri sabah yemeye içmeye başlar sen ise oruçlusun… Oruçlusun ama sakın…sakın oruç tutarken senden öncekilerin yaptığı gibi darmadağın olmuş gibi durma! Dedik ya sen devrimcisin. Rabbine karşı sonsuz bir acziyet diğerlerine karşı sonsuz bir azamet kuşanmalısın. Seni kendileri gibi yapmak için sana virüs (dünya) bulaştırıyorlar.”
Peki teravih neydi?
“Ya Rabb azciyetimizi topluca ifa etmeye geldik. Üstümüzden suyu kesersen, bizden nimetlerini çekersen şüphesiz perişan oluruz. Bizi rızıklandırdığın için şükre geldik… Bu meselenin ibadet boyutu… Bir de biz teravihte insanlığa şu mesajı veririz. “hani siz bizi gündüz aç- biilaç, zayıf zannediyordunuz ya… Görüyor musunuz dinamizmimizi… Görüyor musunuz asker gibi tek sıra nasıl dizilmişiz… Görüyor musunuz komutanın(imamın) komutlarına karşı nasıl hareket ettiğimizi… Disiplin mesajı veriyorsunuz diğerlerine..”
Yani biz Müslümanlar insanlığa teravih üzerinden acziyet ve disiplin mesajı veremedik diyebilir miyiz?
“Evet siz Müslümanlar mesajı vermediniz. Ama Allah insana aciz olduğunu, bir disiplin içinde yaşaması gerektiği mesajını başka bir askeri üzerinden verdi.”
Nasıl yani?
“Korona…”
Peki sevgili ramazan son soru… bu yıl bizi nasıl buldun? Biraz toparlanmış mıyız, düzelmiş miyiz?
“Evet bir düzelme var ama bu Kuran’dan mıdır koronadan mıdır bekleyip görmek lazım. Sokaklarınız geçen yıllara göre daha temiz, insanlarınız biraz daha saygılı… Evet topluca ibadet edemiyorsunuz ama bireysel ibadetleriniz daha içli… Sanırım ölümün kokusunu hissetmenin sonuçlarıdır. Oysa siz Allah ile ilişkilerinizde her an ölecekmiş gibi, haksızlığa bakışta hiçbir zaman ölmeyecekmiş gibi davranmalıydınız… Toparlanıyorsunuz… Rabbim bereketlendirsin”