Hakikaten Ramazan muhteşem bir ay.. bu ihtişamı ve hikmeti maalesef tam olarak anlayamıyoruz.
Aslında Ramazan ayı ve dolayısı ile oruç muhteşem bir tiyatro sahnesidir. Aç kalarak bir başkasını anlama oyunu oynuyorsun. Bana ne başkasından diyemediğin bir dine müntesipsin ya... O zaman ey mültimilyarder zengin, “sana bir lokma ekmek yok” oyununda başroldesin. Bırak ekmeği, bir de suyu kısarız senden... Şimdi anladın mı bir başkasını!
Açlık ve susuzluk sadece bir başkasını anlamak için değil; kendini de anlaman için gerekli... Sadece Rabbine değil; kendine giden yoldur da Ramazan ayı...
Aç ve susuz kalarak, kibrin, nefsin, dış koşulların, statünün, geleneklerin, yanlış bilgilerin kirlettiği ‘ben’i, susuzlukla dezenfekte ediyorsun. Her ben bir mikrop! Ve her ben’in üzerine bir sabır askeri gönderiyorsun: Ya bize katılırsın ya da (manevi olarak) ölürsün!
Ramazan ayı “kirlendim Allahım! Gıdım gıdım, yavaş yavaş, farkında olmadan is kaplamış gönlümün üzerini... Kirlendim Allahım arındır beni... Açlıkla arındır, beni suya hasret kalmakla arındır” deme ayıdır.
Ramazan 11 aylık olağan süreci tersyüz etmedir.
11 ay boyunca gündüz yer-içersin... Ramazanda yasak!
Diğer aylarda gece 2’lerde 3’lerde kalkıp atıştırmak aklına bile gelmez. Hatta aklına gelse ya kendini oburlukla ya da delilikle suçlarsın değil mi ama Ramazanda sünnettir bu.
Aslında Ramazan ayının her şeyi mesajdır bize...
Ey insan gündüzleri çok yiyorsun, geceleri çok uyuyorsun mesajıdır bu... neden gece uykusunu bölmüyorsun mesajı... Ya da gece namazına alıştırma evresi...
Diyeceksiniz ki peki gündüzün mesajı ne?
Bir baksanıza sağınıza solunuza, yeryüzünde böbürlenerek yürüme ayeti ne de güzel tecelli ediyor. Omuzlar yana düşmüş, başlar öne, eller sarkmış... Tabiri caiz ise Medine dilencisi... Evet yeryüzünde böyle yürü. Dedik ya bir tiyatrodur ramazan! Ey insan bırak afra-tafrayı, rol çalma... asıl oynaman gereken rol bu! Sen acizsin!
Evet kısaca Ramazan felsefesi bu...gülümseterek bitirelim...
Felsefenin Ramazanı yoktur amma velakin ramazanın felsefesi vardır