Teknolojinin savaş amaçlı kullanılmasından doğan vahim sonuçlara teknoloji çağında insanlık adına tanıklık ediyoruz. En şiddetli savaşların en son teknoloji ile üretilmiş silahlarla donatılmış ordular tarafından yapıldığını günümüzde süren savaşlarda görmekteyiz. Ülkelerin meydan okumalarına, güç gösterilerine dönüşmüş savaşların insan ölümlerine kayıtsız kalındığına büyük bir üzüntüyle şahitlik ediyoruz.
İnsanların tarih boyunca gelişen teknoloji ile birlikte yaşamları değişirken ne yazık ki ihtiras, hırs, dünya sevgisi, ırk üstünlüğü (ırkçılık), güç sahibi olma ve dünyayı yönetebilme içgüdüsü gibi zalimane duygular hiçbir şekilde değişmiyor ve bu uğurda insanlık bir hiç olarak görülüyor. Tarih birçok zalime, dikta yönetimlere tanıklık etmiş ve yapılan acımasız savaşlara sahne olmuştur. Suriye`de benzer zalim yönetim acımasızca insan katlediyor ve hiçbir yönetici, hiçbir ülke bu barbarlığa dur demiyor ya da diyemiyor veyahut da demek istemiyor. Katil Esed rejiminin İdlib`te kitle imha silahları arasında yer alan sarin gazını kullanarak insanları katletmesi, özellikle çocukların öldürülmesi barbarlığın, zalimliğin, sınırını aşmışlığın son haddidir.
Sarin gazı, 1938 yılında Alman bir kimyager (Gerhard Schrader) tarafından bulunmuş bir sinir gazıdır. Aşırı zehirli olan bu gaz maruz kalan insanı felç ederek nefes almasını engelliyor. Komaya sokuyor. Solunum kasları etkilendikten sonra boğulma gerçekleşiyor. Acılı ve çaresiz bir ölüm getiriyor. 1991'de Birleşmiş Milletler tarafından kitle imha silahları kategorisine alınmış. Sarin gazının üretimi ve depolanarak saklanması 1993'te CWC (Kimyasal Silahlar Konvensiyonu) tarafından yasaklanmış.
Anlaşılan Katil Esed rejimi kitle imha silahı olan sarin gazının depolanmasında ve kullanmasında bir sakınca görmüyor. Uluslararası kanunları hiçe sayarak zalimliğine devam ediyor. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda Suriye'de yapılan bu acımasız katliam videolarını izlemek hepimizin vicdanlarını sızlattı. İslam âleminin suskunluğunu ve çaresizliğini çaresizce ölüme giden yavrularda içimiz acıya acıya bir kez daha görmüş olduk. Bu zalimane katliamı kınamadan başka bir icraatı olmayan bir İslam âlemi gördük. Katil Esed rejimine karşı kızılderili katliamı yapan, geçmişi kara Amerika'nın müdahalesini tasdik etmekten başka bir icraatı olmayan bir İslam âlemi Müslüman ölümlerine ne zaman dur diyebilecek bir birliktelikle hareket edecek yaşadıkça göreceğiz. Hani "İslam Ordusu" kurulmuştu. Bundan sonra dünya üzerinde Müslüman ölümlerine sessiz kalınmayacak ve müdahale edecekti. Nerede kurulan bu "İslam ordusu"? Nerede bu İslam Ülkeleri?
Müslümanlar hala batıya müptela. Derman, deva, ve ilacın Müslümanların birliği, beraberliği vahdeti olduğu er ya da geç anlaşılacak. İnşallah bu birliktelik, bu vahdet çok geç olmadan sağlanır. Aksi takdirde daha çok Müslüman ölümlerine şahitlik edeceğiz. Elimiz, kolumuz bağlı oturup müdahaleyi Batıdan bekleyeceğiz.