Peşinen söyleyelim; Dört Kitap’ın Laneti Nebi ve Sabi Katili israil; “her yöneldiği cephe direnişi bırakır, her hedefteki devlet belasından Allah’a sığınır ve sakınırsa(!?)” asla durmayacak; yaptığı terörün beterini işleyecektir!
“İşgal, suç, günah ve cinayetleri ibadet sayan bu Haydudu” durdurmanın tek yolu; “zaman ve zemine yayılmış kuralsız ama kararlı bir savaştır!” O da halihazırda mevcuttur! zinhar biline!
Nedeni mi?
Çünkü Büyük Şeytanın Afganistan’dan, Irak, Somali, Lübnan tecrübeleri bunu gösteriyor!
Buralara “Geldikleri gibi değil, zilletle çıktılar!”
Çünkü Müslüman devletler savaş alanına indiklerinde Siyonist’in hamilerini karşılarında bulurlar(!) ABD ve Avrupa’nın “hükümet, sermaye ve silahlarının” Siyonist’in emrinde olduğunu gördük tabi ki Gazze’den Bakınca! Devlet dışı unsurların durumu ise farklı…
Esasen Siyonist’in hesabı; “Batının tam ve sürekli desteğini almak” için Müslüman bir devleti, özellikle İran’ı savaş alanına indirmektir! İşbirlikçi yayınlar üzerinden işlenen de budur! “Fasık haberlerle…” sürekli akl-ı selimin… gururuna dokunmaları da bundandır.
Çünkü ABD ve Avrupa’nın Siyonist Karakol’a yaptıklarının benzerini İran da Direniş Cephesine yapıyor!
Kim bu Direniş Cephesi?
Bizatihi başta HAMAS olmak üzere tüm Filistin Direniş Cephesi’nin bileşenleridir. Hasan Nasrallah’ın liderliğindeki Hizbullah Hareketi, Yemen’de Ensarullah; Suriye ve Irak’taki Hizbullah… ile beraber Direniş Ekseni’ni oluşturuyorlar!
Direniş Ekseni; füze, dron, roket… atışlarıyla israil’i bunaltmış; efsanesini yıkmıştır!
Ne var ki Ümmetin zenginliklerini yönetenlerin ekseri, bunu görmekten aciz!
Buna rağmen Lanet çetesi durmayacak! Madem ki Siyonist Sermaye; aciz iktidarlar, işbirlikçiler.. istiyor! Madem ki Siyonizm; ABD ve Avrupa’nın silah, sermaye, medyasına hükmediyor; hükümetlerini belirleyebiliyor!...
O halde bu illet güçle, devlet olarak savaşmak yanlıştır!
Merhum İmam Humeyni de bunu uygulamıştı;
“Bugün ABD… herhangi bir İslam ülkesini işgale kalksa, hangi İslam ülkesi engelleyebilir? O halde direnmekten/savaşmaktan başka bir çaremiz yoktur! İşgale uğrayanlar yurdunu terk etmesin!..”
Evet; başka çare yoktur ama bu savaş, bir devletin yürüteceği bir savaş değil. Siyonist Sermayenin ayarlayacağı bir savaş hiç değil! İslam konferansı Teşkilatı diyeceğim ama “Sekseninde himmete muhtaç dede!...”
O halde “Yahudi ve hamilerinin yaşamı sevdiğinden daha ziyade şehadeti arzulayan devlet dışı unsurlar, direniş cepheleri.. desteklenmeli!
“Bu, zor…” diyenlere; “Gölge etmeyin başka ihsan istemez” deriz. Yoluna çıkmayın, dokunmayın!...
Direniş Eksenine giden yolların(!?); dağ ve tüneller yerine otoyollardan.. geçtiğini düşünün! O zaman:
* “Nefes nefese koşanlara! Kıvılcım saçanlara! Şafakla baskın yapanlara! Tozu dumana katanlara! Derken düşman topluluğunun ortasına dalanlara AND olsun!” (Adiyat 1-5)
O zaman; “Gül Devri ayş eyyamıdır zevk u safa hengâmıdır/ ÂŞIKLARIN Bayramı’dır…” (Nef’î)
İşte o zaman israil kaybedecektir!
Siyonist Sermayeli sömürgeci Kapitalizmin sermayesi eriyecektir! Düzmece ilahlarının başına İbrahim’in Baltası inecektir! Gidecek tabutlar, sefih sömürge merkezlerini yasa, karanlığa boğacaktır!
Ümmetin her coğrafyasından cihat cephelerine muvahhit/mücahit akacaktır!
Tam da bu yüzden; “Mehmetçik Gazze’ye” gitmesin! Gidemez de!..
Ambargoyu tam ve riyasız uygulayalım. Direniş Cephelerine gidecek yollara takoz olmayalım yeter!
Düzenli orduların orantısız gücü; “ne zaman, nereden, nasıl geleceği meçhul saldırılar” karşısında şansı olmamış/olmayacaktır!...
*Tam da bu yüzden Siyonist’in istediği; Aksa Tufanı’yla yıkılan yenilmezlik efsanesini diriltmek; emniyetini sınır ötesinin bir yerlerine taşımak, kukla ve işbirlikçilerinin bekasını sağlamak ve nihayet miri mera ve çayırlarımızda otlayıp semirmektir!
Zalimler, “Berren, behren we cewwen..” gideceklerdir; “İla Cehenneme Zûmerâ!” Mazlumlar da gidecek; “İla Cenneti Zûmerâ!” Vesselam.